Kadınların hayız olmasının hikmeti nedir?

Tarih: 05.10.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kadınlar âdet hali görmeseler daha iyi olmaz mıydı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Fıkıh ilminde hayız, ergenlik çağına giren sağlıklı kadının rahminden düzenli aralıklarla akan kanı ifade eder. Kadınlarda ergenlikten menopoza kadar görülen bu fizyolojik olaya da hayız hali (mensturasyon, regl), âdet görme, âdet kanaması, aybaşı hali gibi isimler verilir.

Hayız hali, kadında döl yatağının (rahim) iç yüzünü kaplayan zarın, yumurtanın döllenmeyip ölmesi ve hormon salgısının kesilmesi üzerine parçalanarak kanla birlikte dışarı atılmasından ibarettir.

Bildiğiniz gibi her şeyin sahibi Allah'tır  Mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Ancak bir ismi Hakim, bir ismi de Rahim olan Allah, yarattığı her şeyi hikmetiyle ve rahmetiyle donatıyor. Bedenimizde ve ruhumuzda olan her şey nasıl gerekliyse, kadınların adet görmesi de öyle gereklidir ve hikmetlidir.

Nitekim adet görmesi zamanından önce kesilen kadınlarda bir çok rahatsızlıklar olduğu uzmanlar tarafından ifade edilmektedir. Bunu anlamak için tıp kitaplarının ilgili bölümlerine bir göz atmak yeterli olacaktır.

Hayız kanının gelmesi:

- Normal bir durum olup, kadını erkekten ayıran bir özellik ve göstergedir.

- Sağlıklı olmanın ifadesidir.

- Vucudun resetlenmesi ve yenilenmesidir. Kadın adet ile kendi kendini yenilemektedir.

- Kadının rahminde biriken ve döllenmeyen yumurtaları dışarıya atmaktır; hastalığa sebep olacak olan durumlardan temizlenmektir,

- Bir temizlenme işlemidir.

- Erkeğin ihtilam olması erkekliğe atılan ilk adım olduğu gibi, adet gören kız çocuğunun bu durumu da kızlığa atılan ilk adımın göstergesidir.

Tarih boyunca âdet kanaması birçok toplumda çok ters yorumlanmış, çeşitli kültürlerin ve yanlış inanışların etkisiyle âdet gören kadın toplumdan ve beşerî ilişkilerden dışlanmıştır.

İslâm dini bu yanlışlıkları düzeltmiş, hayız gören kadını günlük hayattan, özel ve sosyal ilişkilerden uzak tutmamış, âdet kanamasının fıtrî ve tabii bir hadise olduğunu belirtmiş, kadını ruhen ve bedenen rahatsız eden bu özel durumda ona karşı gayet normal davranılmasını, bu durumun onun günlük yaşantısını ve beşerî ilişkilerini etkilememesini istemiştir.

Uzmanların verdiği bilgiler:

Kadınlar, yaklaşık 13-46 yaşları arasında, her ay, bir yumurta hücresini yumurtalıklarından karın boşluğuna atarlar. Atılan bu yumurta, rahim tüpüne geçer ve eğer spermle karşılaşırsa burada döllenir.

Rahim, yumurtanın döllenme ihtimaline karşı kendini her ay düzenli olarak tekrar tekrar hazırlamaktadır; çünkü eğer tüplerde sperm ile yumurta hücresi döllenecek olursa, bu döllenmiş yumurta rahme gelerek yerleşecek ve adeta bir tohumun toprağa ekilmesi gibi, rahme tutunup gelişecektir. Nasıl ki bir tarla, gübrelenerek, sürülerek, sulanarak tarıma uygun hale getirilmekte ise; aynı şekilde rahim de kendini döllenmiş yumurtanın tutunması, kök salması, beslenmesi ve gelişmesi için hazırlamaktadır.

Kadınlarda adet kanamasının başlamasından genellikle 14 gün sonra yumurta hücresi atılmaktadır. Eğer bu yumurta hücresi sperm tarafından döllenecek olursa, döllenmiş yumurtanın rahim boşluğuna girmesi 3-4 günü bulur. Rahme tutunmak içinse bir iki güne daha ihtiyacı vardır.

Rahmin hazırlanması, adet kanamasının hemen ardından başlar ve döllenmiş yumurtanın rahme tutunması muhtemel günlere kadar devam eder: Rahim iç yüzeyini örten ve adet kanaması sırasında dökülmüş olan hücre tabakası, östrojen hormonunun etkisiyle yeniden çoğalır; iç yüzeydeki bezler giderek büyür ve yeni kan damarları şekillenir. Rahmin destek dokusunda, besin (yağ ve şeker) depoları artar. Rahim bezleri tarafından besleyici özellikte salgılar üretilir; bunlar “rahim sütü (uterine milk)” olarak adlandırılır ve bu şekilde döllenmiş yumurta rahim tarafından adeta emzirilir.  

Eğer döllenme olayı gerçekleşmezse, rahim, bir sonraki ay atılacak yumurta için yeniden hazırlanmak üzere, gerilemeye yüz tutar. Rahim iç yüzeyinin kalınlığı azalır. Kan damarları daralır. Kanamalar ortaya çıkar. İşte kanama ile birlikte, rahmin iç yüzey tabakasının dışarı atılmasına “adet kanaması (aybaşı, ay hali)” adı verilmektedir.

Bu durumu bir benzetme ile açıklayabiliriz: Çok önemli bir misafirin, her ayın belli bir günü evinize gelme ihtimali olsun. İşte tıpkı o misafir için her ay eski yatağın atılarak yenisinin hazırlanması gibi, rahim de döllenmiş yumurta için sürekli olarak yeni baştan hazırlanmaktadır. Burada adet kanaması, eski yatağın atılması olayına benzer.

Şöyle bir soru akla gelebilir: Niçin serilmiş olan yatak devamlı o şekilde kalmıyor da, her ay yenisiyle değiştiriliyor? Niçin beklenen misafirin gelmeyeceği anlaşıldığında serilmiş olan yatak alelacele kaldırılıyor da, bir sonraki ay gelmesi muhtemel zamana kadar bu yatakla devam edilmiyor?

Son yıllarda yapılan moleküler çalışmalara dayanarak, bu soruya şöyle bir cevap verilebilir: “Çünkü döllenmiş yumurta için hazırlanmış o yatağa, eğer kaldırılmazsa, istenmeyen başka misafirler de yerleşebilir!

Örneğin, sekretuar safha denen dönemde rahim tarafından yüksek miktarlarda üretilen (1, 2) ve döllenmiş yumurtanın rahme tutunmasında görev alan (3) DAF/CD55 molekülüne, aynı zamanda E.coli denen hastalık yapıcı bakteri de fimbrialarıyla tutunabilmekte ve böylece dokuya yerleşerek hastalıklara yol açabilmektedir (4, 5). 

Kaynaklar:

(1) Mobley HLT, Warren JW. Urinary Tract İnfections. Molecular Pathogenesis and Clinical Management. USA. American Society for Microbiology. 1996. p355-362.
(2) Kaul AK, Kumar D, Nagamani M, Goluszko P, Nowicki S, Nowicki BJ. Rapid cyclic changes in density and accessibility of endometrial ligands for Escherichia coli Dr fimbriae. Infect Immun. 1996 Feb; 64(2):611–15.
(3) Francis J, Rai R, Sebire NJ, El-Gaddal S, Fernandes MS, Jindal P, Lokugamage A, Regan L, Brosens JJ. Impaired expression of endometrial differentiation markers and complement regulatory proteins in patients with recurrent pregnancy loss associated with antiphospholipid syndrome. Mol Hum Reprod. 2006 Jul;12(7):435-42.
(4) Van Loy CP, Sokurenko EV, Moseley SL. The major structural subunits of Dr and F1845 fimbriae are adhesins. Infect Immun. 2002 Apr;70(4):1694-702.
(5) Nowicki B, Hart A, Coyne KE, Lublin DM, Nowicki S. Short consensus repeat-3 domain of recombinant decay-accelerating factor is recognized by Escherichia coli recombinant Dr adhesin in a model of a cell-cell interaction. J Exp Med. 1993 Dec 1;178(6):2115-21.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun