El kesme ve recm cezası barbarlık mı?

Soru detayı 

- İslam'da zinanın recm cezası, hırsızlığın da kol kesme cezası vardır. Modern çağda bu hükümler barbarlık diye algılanıyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Müslüman olarak bize düşen, Allah ve Resulü (asm)'ın emirlerine teslim olmak ve onlara uymaktır.

- Çağdaş hukuk sistemlerinde zinanın bir suç olmadığı da bilinmektedir. Mümin olsun olmasın, aklı başında ve namus mefhumu bulunan bir kişi -kendi yakınlarıyla ilgili- böyle bir şeyin suç olmaktan çıkmasını hoş karşılaması mümkün müdür?

- Şunu çok net olarak belirtelim ki, İslam’da recim gibi hükümler caydırıcı ağır bir ceza müeyyidesidir. İnsanlık camiasında ve bütün semavî dinlerin ortak amaçlarından biri, neslin devamını sağlamaktır. Zina, nesilleri -değişik hukukî ve insanî kriterler bakımından- dejenere eden, karıştıran en alçak bir gayrımeşru yoldur. Bu  fuhuş, ağır bir suç olduğu kadar, serkeş nefisler için çekici bir suç işleme mekanizmasıdır. İslam gibi evrensel bir dinden, böyle alçak bir suçun önlenmesi için caydırıcı bir önlem almamasını bekleyemeyiz.

- Bu caydırıcı önlemin alınması yanında, zina suçunun tespit edilmesinin dört şahide bağlanması da dikkat çekicidir. Çünkü dört şahidin iki kişiyi bu konuda suçüstü yakalama imkânı yok gibidir. Ayrıca, bunu gördüğünü söyleyen kimseyi üç kişi daha desteklemezse, seksen değnekle cezalandırılacaktır. Bunun anlamı şudur: Kimse ulu-orta bu konuda konuşmasın, ağzını açmasın...

Nitekim Asr-ı saadette yapılan recimlerin hemen hemen hepsi, suçluların -vicdanlarında hissettikleri ağır suçluluk psikolojisinden kurtulmak için- bizzat itiraf etmelerinin sonucu olarak gerçekleşmiştir. Hatta itiraf edenleri, duymazlıktan gelen Hz. Peygamber (a.s.m)'in onları kurtarma yolunda her türlü çareye başvurduğu / itirafçının aklî dengesinin yerinde olup olmadığı, yaptığı işin zina mı yoksa onun  ön hazırlığıyla ilgili dalaşma mı olduğunu soruşturmuş ve sonuçta ısrarlı itiraflar karşısında onlara had uygulama cihetine gitmiştir.

- Hırsızın elinin kesilmesiyle ilgili Kur’an’ın hükmü -deyim yerindeyse- en çağdaş bir hükümdür. Çünkü bu çağ kadar hırsızı, şehir eşkıyası, kapkaçı, gaspçısı bol olan başka bir çağ olmamıştır. İnsanların bunlara karşı aldıkları yüzeysel ve düzeysiz cezaların, caydırıcı olmadığına dair -hırsızlar hariç- herkes hemfikirdir.

"İslam tarihinde, bu cezanın âdil bir şekilde uygulandığı ilk üç asırda -hırsızlık suçundan ötürü- kesilen ellerin sayısı yalnız altıdır." (İsmail el-Fehranî, “eş-Şeriatü beyne’s-salihin ve’l-Murcifin” el-Ehram, 17 Yenayır, 2011)

Şu anda, dünyanın her bir şehrinde her gün bu suçlar sebebiyle -talan edilen bunca servet yanında- en az bir veya birkaç -el değil- baş kesilmekte / mal sahibi zalimce öldürülmektedir. Buna caydırıcı bir önlemle dur demeye, her çağdan daha çok bu çağın ihtiyacı vardır..

- Bediüzzaman’ın şu tesbitine de kulak vermek lâzım:

“Bir zaman bir adam, bir sahrada, bedeviler içinde ehl-i hakikat bir zâtın evine misafir olur. Bakıyor ki, onlar mallarının muhafazasına ehemmiyet vermiyorlar. Hattâ ev sahibi, evinin köşesinde paraları oralarda açıkta bırakmış.

Misafir, hane sahibine dedi: "Hırsızlıktan korkmuyor musunuz, böyle malınızı köşeye atmışsınız?"

Hane sahibi dedi: "Bizde hırsızlık olmaz."

Misafir dedi: "Biz paralarımızı kasalarımıza koyduğumuz ve kilitlediğimiz halde çok defalar hırsızlık oluyor."

Hane sahibi demiş: "Biz emr-i İlahî namına ve adalet-i şer'iye hesabına hırsızın elini kesiyoruz."

Misafir dedi: "Öyle ise çoğunuzun bir eli olmamak lazım gelir."

Hane sahibi dedi: "Ben elli yaşıma girdim, bütün ömrümde bir tek el kesildiğini gördüm."

Elhasıl: Had ve ceza emr-i İlâhi ve adâlet-i Rabbaniye nâmına icrâ edildiği vakit, hem ruh, hem akıl, hem vicdan, hem insaniyetin mahiyetindeki lâtifeleri müteessir ve alâkadar olurlar. İşte bu sır içindir ki, elli senede bir cezâ, sizin her gün müteaddit hapsinizden ziyâde bize faide verir...” (Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şâmiye, Envar, s. 75-78)


Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Kategori: 
Okunma sayısı : 10.000+