İmamı Rabbani Hazretleri, "Mektubat" adlı eserinde kıyametin hicri 2000 yılında kopacağını söyler. Bediüzzaman Hazretleri ise kıyametin kopacağı vakti kimse tam olarak bilmez, der ve hicri 1545 tarihini ima eder. Kıyametin kopma tarihi ne zamandır?
- Bediüzzaman Hazretleri ise kıyametin kopacağı vakti kimse tam olarak bilmez, ancak kalbine kuvvetli olarak ihtar edilen hicri 1545 tarihini kıyametin kopabileceği zaman olarak ima eder.
- Birincisi, bu yücelerin söylediklerine ne dersiniz?
- İkincisi, "kıyamet falan vakit kopacaktır" manasında Resulullah (asm)'tan bir söz çıkmış mıdır?
Değerli kardeşimiz,
Cifir ve ebced bir ilim dalıdır. Allah’ın gelecek ve geçmişle ilgili koyduğu bazı sırların anlaşılması ve şifrelerin çözülmesi için kullanılmaktadır. Fakat bunlar gaybı bilmek değildir. Sadece okumasını bilmektir. Çince bir yazıyı bilmeyen birisi resme bakıyorum zanneder. Halbuki bu dili bilenler çok manalar anlayacaktır.
İşte ebced ve cifir ilmi de Allah’ın geçmişe ve geleceğe yönelik koyduğu bazı şifreleri öğrenme ve okuma sanatıdır.
Bu ilim dalının özünü Hz. Ali (r.a) Peygamber Efendimiz (asm)'den almıştır. Bu nedenle bu ilmin kaynağı vahye dayanmaktadır. Hz. Ali (ra) aldığı bu sırları bazı kaide ve kurallarla belirlemiştir. Özellikle seyyidler sülalesinin bildiği söylenen bu kuralları kemaliyle ahir zamanda geleceği müjdelenen mehdinin bilebileceği söylenmiştir. (bk. Katip Çelebi, Keşfuzzunun, İlmu Cifir Maddesi)
Bu ilmin bazı Yahudiler tarafından bilindiğini gösteren açıklamalar vardır. Örneğin “elif, lam, mim” ayeti okununca Yahudiler ümmet-i Muhammedin ömrünün az olacağını söylemişler; fakat Peygamberimiz (asm) başka ayetler okuyunca seslerini kesmişlerdir.
Diğer bir örnek ise Kur'an’da geçen “beldetün tayyibetün” ifadesidir. Bu ifade ebced ilmiyle hesab edilince İstanbul'un fetih tarihi çıkmaktadır. (bk. İsmail Hekimoğlu, Yeni Ansiklopedi, Ebced Maddesi)
İşte Kur'an ve hadislerde gizlenmiş bu sırları okuma ilmine ebced ve cifir ilmi denilmektedir.
Bu konuda geniş açıklamalar ve örnekler için Abdulkadir Badıllı’nın hazırladığı ve Envar Neşriyat yayınlarında çıkan “Kudsi Kaynaklar” isimli eserine bakılabilir.
Allah’ın ilmi, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak bütün hadiseleri, zamanları ve mekânları kuşatmıştır. O ilmin haricinde hiçbir şey kalamaz ve ondan saklanamaz.
Henüz vukuâ gelmemiş gaybî olayları ancak Allah bilir. Allah’tan başkası gaybı bilemez.
"Mugayyebât-ı hamse" denilen beş şey vardır ki, bunlar yalnız Allah’ın ilmindedir.
1. Ana rahmindeki çocuğun bütün insanlardan farklı olan siması ve mânevî istidat siması.
2. Henüz gaybda olan ve şehâdet âleminde belirtileri bulunmayan bir yağmurun ne zaman yağacağı.
3. İnsanın yarın ne kazanıp, ne kaybedeceği.
4. İnsanın ne zaman, nerede ve ne şekilde vefat edeceği.
5. Kıyametin ne zaman kopacağı.
İslâm âlimleri, “Gaybı, Allah’tan başkası bilemez.” düsturuna karşı hürmetsizlik ve itaatsizlik etmemek için, gaybdan haber vermeyi yasak görmüşler. Haber verenler de yalnız işâret sûretinde perdeli ve kapalı olarak ihbar etmişlerdir.
İstikbalden haber vermekte kullanılan ilim, cifir ilmi ve ebced hesabıdır. Arapça harflerin her birinin belli bir rakam değeri vardır. Bu ebced hesabı, İslâmiyet’ten evvel de bilinmekteydi. Bu hakikati, Bediüzzaman şöyle teyid eder:
“Bir zaman, Benî-İsrâil âlimlerinden bir kısmı huzur-u peygamberî de sûrelerin başlarındaki ‘elif-lâm-mim’ gibi harfleri işittikleri vakit, hesab-ı cifrî ile dediler: ‘Ya Muhammed! Senin ümmetinin müddeti pek azdır.’ Onlara dedi: ‘Az değil.’ Sâir sûrelerin başlarındaki mukattaatı (kesik harfleri) okudu ve ferman etti: ‘Daha var.’ Onlar sustular."
“..Hazret-i Ali’nin (r.a) Kaside-i Celcelûtiyesi, baştan nihayete kadar, bir nevî ebced ve cifir hesabı üzerine telif edilmiştir. Hem, Cafer-i Sadık ve Muhyiddin-i Arabî (k.s) gibi gaybî sırlar ile uğraşan zatlar ve harf ilminin sırlarına çalışanlar, bu ebced hesabını gaybî bir düstur ve bir anahtar kabul etmişler.” (Şuâlar, Birinci Şua, s. 613)
İşte, âhir zamandan ve kıyametten haber veren bir hadis-i şerifi, Bediüzzaman ebced ve cifir ilmiyle tahlil eder ve bir takım tarihler çıkarır.
“Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî zâhirine ale’l-hakkı hattâ ye’tiyallahü bi emrihî.”
Meâlen: “Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar) hak üzerinde galip olacaktır.”
“Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî.” Ebced ve cifir ilmiyle rakam değeri Rûmi tarihle 1542. (Milâdî 2126)
“Zâhirine ale’l-hak.” Rûmî 1506 (Milâdî 2090)
“Hattâ ye’tiyallahü bi emrihî.” Rûmi 1545 (Milâdî 2129)
Risâle-i Nur talebelerinin ne zamana kadar devam edeceğini düşündüğü bir sırada, Ramazan-ı Şerifin onuncu gününün ikinci saatinde birden kalbine bu hadisin ihtar edildiğini söyleyen Bediüzzaman, 1506 tarihine, yâni, 2090 Milâdî tarihine kadar zâhir, âşikârâne, belki galibâne hizmetler yapılacağını, sonra 1542 tarihine kadar, yâni, Milâdî 2126 yılına kadar, gizli ve mağlûbiyet içinde irşad ve tenvir vazifesini sürdüreceğini; sonra 1545 de, yâni Milâdî 2129 yılında kâfirlerin başında kıyametin kopmasını îma ettiğini ve bunların Allah’ın ilminde olup ve doğrusunun Allah tarafından bilinebileceğini ifâde eder.
Fatiha-i Şerif’de, sırat-ı müstakîm üzerinde olan, yâni doğru yoldan gidenleri tarif eden “Ellezîne en’amte aleyhim” fıkrasının şeddesiz 1506 veya 1507 ederek, “Zâhirine ale’l-hak” fıkrasının rakam değerine aynen denk gelmesi, hadisin îmasını teyid edip remz derecesine yükseltmesi de çok anlamlıdır. Böylece, Risale-i Nur talebelerinin, âhir zamanda Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat denilen o büyük tâifenin âhirlerinde makbul bir grup olacağına işâret edildiği anlaşılır.
Kur’ân-ı Kerim’in ve hadis-i şeriflerin kıyametle ilgili îmalı işâretleri yanında, ilim adamları da bir takım hesaplamalar yapmaktadırlar. Güneş sistemine bağlı bir yörüngede dolanıp duran ve her yetmiş altı yılda bir dünyaya en yakın mesafeden geçen Halley Kuyruklu Yıldızı, en son 1980’li yılların başlarında yakınımızdan geçti. Bundan sonra, ikinci defa geçişinde Allah’ın emriyle gezegenimize çarpması kıyametin kopmasına sebebiyet verebilir. Hatta, üç mil genişliğindeki “Swift Tuttle” adlı bir kuyruklu yıldızın saniyede otuz yedi mil hızla dünyamızın üzerine doğru geldiği ve hesaplanan 14 Ağustos 2126 tarihinde dünyamıza çarpacağı ve bir milyon atom bombasından daha fazla etki yapacağı söyleniyor. Bütün bu anlatılanlar, ancak yaklaşık tahminlerdir. Yine en doğrusunu Allah bilir.
Peygamberimiz buyuruyor:
“Ben insanlığın ikindi sonrası geldim.” (İbn-i Kesir tefsiri, 12/6549)
Diğer bir hadisinde ise “Benim ümmetimin ömrü 1.500 seneyi pek geçmeyecek.” buyurmuş.
Kıyamet, kâinatın harap olması ve tekrar dirilmek üzere ölmesidir. Bizim ölümümüz de kendi kıyametimizdir. Kıyametimiz kopmadan sonsuzluk yurduna hazırlık yapmak ve Allah’ın emir ve yasaklarına boyun eğerek istikamet üzere hayatımızı geçirmek ise, yapılabilecek işlerin en isâbetlisidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kıyamet ne zaman kopacak?
- Ebced hesabı nedir; yapılması doğru mudur?
- Kıyamet ne zaman ve nasıl gerçekleşecektir?
- "Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek." ifadesi hadis midir?
- Ebced değerinde, miladi takvime ve hicri takvime göre neden farklılık var?
- Yakın zamanda, insanların ruhunda esaslı bir değişim yaşanacağı, algılarının inanılmaz bir şekilde açılacağı, farkındalığın artacağı ve artık maddenin hakikatini anlayacağı doğru mudur?
- Kıyamet anına kadar İslam, açıktan ve galip olarak devam edecek midir?
- Ebced, Hevvez, Hutti ve Rastgelelik
- Bu ümmetin ömrü bin seneyi geçecek; fakat bin beş yüz seneyi aşmayacaktır, sözü hadis midir?
- İncil'de geçen Faraklit kelimesinin Peygamber Efendimize işaret etmediği iddia ediliyor; bu kelimenin gerçek durumu nedir?
Yorumlar
Peygamberimizin bir başka hadisindede benim ümmetim benim ismimi duyduğu zaman göz yaşı dökenlerdir demiştir.Diğer bir hadisinde ise “Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek.” buyurmuş.
Yani 2100 lü yıllarda Peygamber efendimize(s.a.v)saygı tamamen bitecek burdaki hadislerden ben bunu çıkartım kıyametin vaktini değil Bu benim tamamen şahsi görüşümdür.
SORUDA YANLIŞLIK VAR İmam-ı Rabbani hazretleri kıyametin hicri 2000 yılında kopacağını değil, hicri ikinci bin yıl içinde kopacağını bildiriyor. Yani Bediüzzaman hazretlerinin verdiği tarih ile İmam-ı Rabbani hazretlerinin verdiği tarih tamamen uyum içindedir. Ayrıca peygamber efendimizin (s.a.v.) "Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek"(Kaynakları: Suyuti.el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu,el-havi lil Fetavi,Suyuti. 2 / 248,tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi.(Arapça) 4 / 262, Ahmed bin Hanbel.İlel.sh.89. hadis-i şerifi dikkate alındığında Bediüzzaman hazretlerinin verdiği tarihin doğru olma ihtimali çok kuvvetleniyor. Doğruyu kesin olarak Allah (c.c.) bilir. Bize düşen, her hususta doğru olma ihtimali yüksek olanları dikkate almaktır.
Şimdiye kadar bu hadisler insanlara camilerde veya okullarda bilgilendirilmedi çok merak ediyorum teşekürler
herkesin kıyameti kendi ölümüdür. insanoğlu biraz özel düşünebilse ibadetlerini tam anlamıyla yapabilse ...
Kıyametin ne zaman kopacagını allahtan başka kimse bilemez. Kıymetin kopacagı bir gerçek sonuçta, herkeste ona göre hareket etmeli. Sizler de bizi bu konuda aydınlattıgınız için teşekkür ederiz.