İçki yapılan yere üzüm satmak caiz midir?

Tarih: 22.08.2014 - 09:35 | Güncelleme:

Bu soruyu sesli dinle
Soru Detayı

- Biz tarımla uğraşıyoruz. Üzüm yetiştiriyoruz. Köyümüzün yakınlarında üzüm fabrikası var. Bu fabrika oranını bilmediğim gibi üzümü sirke, serum, meyve suyu, pekmez ve içki yapımında kullanıyor.

- Bizim bu fabrikaya götürdüğümüz üzümden kazandığımız paranın tamamı haram mı olur?

- Eğer üzümün çoğunluğu veya hepsi içki yapımında kullanılıyorsa kazandığımız para helal olur mu? Bunun için bir oran var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam'da prensip olarak yenilmesi, içilmesi veya kullanılması caiz olan bir şeyi üretmek ve satmak da caizdir. Üzüm üretimi ve satışı dini bakımdan meşrudur. Ancak aslen helal olan bir şeyi (üzüm); harama dönüştüreceği ya da kötüye kullanacağı bilinen kimseye (örn. içki fabrikası) hammadde satışı konusunda İslam alimleri iki görüş ortaya koymuşlardır. Konu, ilgili kaynaklarda genel olarak üzüm ve şıra örneğinde ele alınmıştır. Ebu Hanife’ye göre üzüm veya şıranın, bunları şarap yapacağı bilinen bir kimeyse satılmasında bir sakınca yoktur. Çünkü üzüm ve üzüm suyu temiz ve helal olup bunların satılması ve parasının kullanılması caizdir. Burada satıcı kötü bir kasıt taşımamaktadır. O, sadece malını satıp ücretini elde etmek istemektedir. Alıcının maksadı ise kötüdür; aldığı üzüm ve şıradan şarap yapmak istemektedir (Zeylai, Tebyinü’l-hakaık, VI, 28; Fetava-yı Hindiye, III, 110). Kur’an’da da ifadesini bulduğu gibi,

 “Hiçbir günahkar da diğerinin günahını çekecek değildir.” (Zümer, 39/7).

Nitekim, üzüm asmasını, elde edeceği üzümden şarap yapacak olan kimseye; yine bir araziyi, şaraplık üzüm asması dikecek olan kimseye satmak caizdir.

Ebu Hanife’nin kıyasa / genel hukuk mantığına dayalı görüşü böyle olmakla birlikte, onun iki talebesi İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed “istihsan” yolu ile yani şekle uygun gibi görünen kıyası terk etmeyi gerektiren daha önemli bir içerik ve sebep dolayısıyla bu tür satışları mekruh görmüşlerdir. Çünkü üzümü ya da şırayı, onu şaraba çevirecek birine satmak bir günaha destek ve imkan sağlamak anlamına gelir. Şu halde üzümün şarap imalatçısına satılması şarap üretim ve tüketiminin artmasına sebep olacak, satılmaması ise bunu önleyecektir (Serahsi, el-Mebsut, XXIV, 49).

Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre üzüm veya şıranın, bunlardan şarap üreteceği bilinen bir kimeyse satılması haramdır. Çünkü bu tür bir satış; şarap gibi Allah’ın imal ve kullanımını yasakladığı bir şeyin yapılmasına yardım ve destek anlamı taşımaktadır. Oysa Cenab-ı Hak  

“İyilik ve takva üzere yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın.” (Maide, 5/2)

buyurmuştur (Şirbini, Muğni’l-muhtac, II, 37, 38; İbn Rüşd el-Ced, el-Beyan ve’t-tahsil, IX, 394-395; İbn Kudame, el-Muğni mea’ş-şerhi’l-kebir, IV, 306).

Ayrıca Peygamber (asm) de içkiyle alakalı on kişiyi lanetlemiştir:

"Sıkan, kendisi için sıkılan, içen, taşıyan, kendisi için taşınan, içiren, satan, parasını yiyen, satın alan ve kendisi için satın alınan..." (Tirmizi, Büyu', 59; İbn Mace, Eşribe, 6).

Görüldüğü gibi İslam alimleri farklı bakış açılarından hareketle konu hakkında, birbirine zıt iki farklı görüş ortaya koymuşlardır. Bu durum, söz konu satışın helal olup olmadığı konusunda en azından bir şüphenin var olduğunu ortaya koymaktadır. Şüpheli şeylerden kaçınmak ihtiyata uygun olur. Hz. Peygamber (asm),

"Sana şüphe veren şeyi bırak, şüphe vermeyene bak!" (Tirmizi, Kıyamet, 60).

“Helal olan şeyler belli, haram olan şeyler de bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helal mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli şeyler vardır. Bunlardan sakınanlar, dinini ve ırzını korumuş olur. Sakınmayanlar ise zamanla harama düşerler...” (Buhari, İman, 39; Müslim, Müsakat, 107)

buyurmuştur. Bununla birlikte üreticinin üzümü sattığı kimsenin, bunu içki üreticisine satması halinde sorumluluk üreticiye değil, bu konuda aracılık yapana ait olur (Zeylai, Tebyinü’l-hakaik, VI, 28).

Yukarıdaki bilgiler ışığında denilebilir ki, üzüm üreticilerinin alternatif pazarlar aramaları ve ürünlerini bu pazarlarda değerlendirmeleri ihtiyat açısından daha uygun olur. Ancak böyle bir pazar imkanı bulunamayıp üzümlerin elde kalıp çürümesi söz konusu ise Ebu Hanife’nin fetvasıyla amel edilmesi mümkündür.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun