Hz. Vahşi Müslüman olduktan sonra Peygamber Efendimiz'in ona "Ancak gözüme gözükme." dediği rivayet ediliyor. Bu rivayet sahih midir?

Tarih: 19.07.2006 - 11:55 | Güncelleme:

Soru Detayı
Bunun sebebinin Hz. Hamza'nın şehit edilmesi dolayısıyla Peygamberimiz (asm)'in amcasını hatırlaması gösteriliyor. Bu rivayet sahih ise nasıl anlamak gerekir?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu rivayet sahihtir. Peygamberimiz (asm)'in, vahşinin kendisine görünmesini istememesinin sebebi, elinde olmadan beşer icabı olarak etkilenmesi ve üzülmesidir.

Vahşî, Hz. Hamza’nın Bedir savaşında öldürdüğü Tuayme’nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr bin Mutim’in kölesi idi. Habeşli olduğu için, el ile ok ve mızrak atmakta usta idi. Uhud savaşında, Cübeyr buna demişti ki:

- Hamza’yı öldürürsen seni azat ederim!

Daha o zamanlar Müslüman olmakla şereflenmemiş olan Ebu Süfyan’ın hanımı Hind de babasının ve amcasının intikamı için, Vahşî’ye mükâfat vâd etmişti.

Vahşî, Uhud’da taş arkasına pusuya girip, yalnız Hz. Hamza’yı gözetirdi. Hz. Hamza sekiz kâfiri öldürüp, saldırırken, Vahşî mızrağını atarak, onu şehit etti. Sonra, gidip durumu Hind’e haber verdi. Hind sevinip üzerindeki zinetlerin hepsini Vahşî’ye verdi. Daha da vereceğini söyledi.

Uhud savaşında Peygamberimiz (asm) birkaç kâfire bedduâ etmişti. “Vahşî’ye niçin lanet etmiyorsun?” dediklerinde, buyurdu ki:

- Miracda, Hamza ile Vahşî’yi kolkola, birlikte cennete girerlerken görmüştüm!

Hicretin sekizinci yılında, Mekke fethedildiği gün, Vahşî, Mekke’den kaçtı. Bir zaman uzak yerlerde kaldı. Sonra pişman olup, Medine’de mescide gelip, selam verdi. Resulullah Efendimiz selamını aldı. Vahşî dedi ki:

- Ya Resulallah! Bir kimse Allah'a ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup temiz iman etse, Resulullahı canından çok seven biri olarak, huzuruna gelse, bunun cezası nedir?

Resulullah Efendimiz buyurdu ki:

- İman eden, pişman olan affolur. Bizim kardeşimiz olur.

- Ya Resulallah! Ben iman ettim. Pişman oldum. Allah Teâlâ'yı ve Onun Resulünü her şeyden çok seviyorum. Ben Vahşî’yim.

Resulullah Efendimiz, Vahşî adını işitince, Hz. Hamza’nın şehit edilmiş hâli gözünün önüne geldi. Gözleri yaşlandı.

Vahşî, öldürüleceğini anlayarak kapıya yürüdü. Eshab-ı kiram kılıçlarına sarılmış, işaret bekliyordu. Vahşî, “Son nefesimi alıyorum!..” derken, Cebrail aleyhisselam geldi. Allah Teâlâ buyurdu ki:

- Ey Sevgili Peygamberim! Bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düşman etmeye uğraşmakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben onu affediyorum. Sen, amcanı öldürdü diye Vahşî’yi niçin affetmiyorsun? O pişman oldu. Şimdi sana inandı. Ben affettim. Sen de affet!..

Herkes, "Öldürün!" emrini beklerken, Resulullah Efendimiz buyurdu ki:

- Kardeşinizi çağırınız!..

"Kardeş" sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Peygamber Efendimiz Vahşî’ye, “affolunduğunu” müjdeleyerek buyurdu ki:

- Fakat, seni görünce dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum.

Hz. Vahşî, Resulullahı üzmemek için, bir daha yanına gelmedi. Mahcup, başı önünde yaşadı. Aynı mızrak ve okla peygamberlik iddiasında bulunan Yalancı Müseyleme’yi öldürdü ve büyük hizmet etti. Hz. Osman zamanında vefat etti.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

erhan77426

Vahşî Hazreti Hamza’yı şehit ettikten sonra Mekke’ye döndü. Mekke fethedilince de Taif’e kaçtı. Taifliler de İslâm’a girmek için Resûlullah’ın yanına gidiyorlardı. Artık Vahşî’nin kaçacak yeri kalmamıştı. Kâinatın Efendisi Vahşî’yi İslâm’a davet için haber gönderdi. Vahşî ise Resûlullah’a şu cevabı iletti: “Ya Muhammed beni nasıl İslâm’a çağırırsın?! Allah’a şirk koşanlar Allah’ın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürenler zina edenler günahlarının cezasını çekerler. Kıyamette o büyük duruşma gününde cezaları katmerli olur azap ve zillet içinde ebedî kalır. Hâlbuki ben bunların hepsini yaptım. Daha benim bir kurtuluşum olur mu?” Bunun üzerine Allah (cc) şu âyeti inzal buyurdu: “Ancak şu var ki dönüş yapıp iman edenler güzel ve makbul işler işleyenler bundan müstesnadır. Allah onların kötülüklerini iyiliklere günahlarını sevaplara çevirir. Çünkü Allah gafurdur rahimdir.” (Furkan 25/70)

Bunun üzerine Vahşî: “Ya Muhammed ‘Dönüş yapıp iman etme güzel ve makbul işler işleme’ çok çetin bir şarttır. Bana kalırsa ben bu işin altından kalkamam.” Hemen ardından şu âyet nazil oldu: “Şurası muhakkak ki Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında affeder.” (Nisa 4/48)

Yine Vahşî; “Yâ Muhammed bu konuda görüşün nedir? Affetmek Allah’ın hikmet ve iradesine bağlıdır. Bilmiyorum; beni bağışlar mı bağışlamaz mı?” diye sordu. Akabinde hemen şu âyet nazil oldu: “Ey Şanlı Nebî sen şunu tebliğ et: ‘Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O gafur ve rahimdir çok affedicidir merhamet ve ihsanı boldur.” (Zümer 39/53} Vahşî tam istediği cevabı almıştı. Derhal Müslüman oldu.

Bazı insanlar dediler ki: “Yâ Resûlallah! Biz de Vahşî’nin yaptığı gibi yapmıştık. Aynı şartlar bizim için de geçerli mi?” Fahr-i Kâinat “Bu şartlar bütün Müslümanlar için geçerlidir.” buyurdular. (Taberani Mu’cemu’l-Kebir 11/197)

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun