Hz. Muhammed’in bir kişiyi yakmak istemesi merhametiyle nasıl uyuşur?
"Hz. Muhammedin birisini yakmalarına dair emir verdiğine dair hadisler var. Fakat sonra bunu yasaklamıştır." diye bir şey duydum.
- Bu doğru mudur? Doğruysa bu nasıl olabilir?
- Anladığıma göre Peygamber Efendimiz o adamı yakarak öldürün demiş ama sonra onu dediğine pişman olup Hamzete’l-Eslamî'yi yanına çağırıp bundan vazgeçtiğini söylemiş. Ama en başta niyetinde o adamı yakmak varmış yani.
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, bir kimsenin hak ettiği cezayı vermeyip ondan daha hafifini vermek rahmettir. Nitekim İslam dininden haberi olduğu halde inkâr ederek vefat edenin idam edilmeyip müebbet hapse çevrilip cehennemde kalmaları bir rahmettir.
Aynen bunun gibi, adalet gereği hakları yakarak öldürülmek olan bir cezayı, yakmadan öldürmeye çevirmek de bir rahmettir. Belki de Allah Teala bu rahmeti göstermek için, önce elçisine içtihat ettirmiş daha sonra da o hükmü değiştirmiş olabilir.
İslam dini müminlerin hayatında her şeye her yönden bir ölçü getirdiği gibi, savaşta ve savaş sonrası esirlerin durumu, suçluların cezalandırılması hususunda da bir ölçü getirmiştir.
Dolayısıyla savaş suçlarının ve toplumsal suçların cezalandırma yöntemleri içerisinde müsle yani ölü veya diri olarak insanların organlarını parçalama ve ateşle yakma yöntemiyle cezalandırma Peygamber (asm) Efendimiz tarafından yasaklanmıştır.
Peygamber Efendimizden (asm) rivayet edilen ve İslam'da genel kabul gören hüküm şu şekildedir:
"Gerçek şu ki, ateşle azâb etmek, ateşin yaratıcısından başka hiç kimse için doğru değildir." (Ebu Davud, Cihad, 122)
Hz. Peygamber'in (asm) soruda bahsi geçtiği şekilde önce emredip sonra bundan vazgeçmesi ise kendisine konuyla ilgili vahiy gelmesi veya başka sebeplerden kaynaklanıyor olabilir.
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor:
“Allah’ın Resulü (asm) bizi bir askeri seriyyede gönderirken, buyurdu ki: ‘Filan ve Falancayı (Kureyşten iki adamı) gördüğünüz zaman onları ateşle yakın’. Ancak biz yola çıkacağımız sırada Resulullah (asm) ‘Ben size falanca ve filanca adamı ateşle yakın.’ diye emretmiştim. Fakat ateşle yakmak yalnız Allah’a ait bir azaptır. Onun için onları gördüğünüzde (ateşle yakmayın) öldürün!” (Buhârî, Cihâd, 107, no: 3016)
Hz. Peygamberin (asm) Kuran’da açıkça zikredilmeyen bir konuda içtihat etme hakkı vardır. Onun yaptığı içtihadı bazen yanlış da olabilir. Nitekim;
- Bedir ganimetlerinin taksimi konusunda (Enfal, 8/67-68),
- Görme özürlü bir sahabiye karşı tutumunda (Abese, 80/1-12).
Hz. Peygamber (asm), Allah tarafından uyarılmıştır.
Keza,
- Eşlerinin hatırı için bazı helal yiyecek/içecekleri kendine haram kıldığı (Tahrim, 66/1),
- Savaş sırasında bazı münafıklara izin vermesi (Tevbe, 9/43),
ve benzeri bazı konularda da içtihat ettiği konular Allah tarafından tasvip görmemiş ve tashih edilmiştir.
Zaten peygamberlerin hatadan masum olmaları, hiç hata yapmazlar manasından ziyade, yaptıkları hataların Allah tarafından hemen tashih edilmiş olmasındandır.
Bu gibi yanlış içtihatların bulunması, onun hak peygamber olduğunun açık göstergesidir. Zira hiç kimse kendi aleyhinde olan uyarı ve azarları başkasıyla paylaşmak istemez. Nitekim;
“Hani hem Allah’ın nimet ve ihsanına, hem de senin iyiliğine nail olmuş olup da hanımını boşamaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelmiş olan kişiye sen: 'Eşini yanında tut Allah’tan kork!' demiştin. Allah’ın açığa çıkaracağı bir durumu içinde saklamıştın, çünkü insanlardan çekinmiştin. Halbuki asıl Allah’tan çekinmen gerekirdi…” (Ahzab, 33/37)
mealindeki ayetin indirilmesinden sonra, Hz. Aişe bu çarpıcı tabloya dikkat çekerek “Eğer Hz. Peygamber (asm) Allah’ın kitabından bir şey gizleseydi, bu ayeti gizlerdi.” demiştir. (bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri, Tirmizî, Tefsir, 34; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 8/524)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- 1400 sene öncesinden hadisler nasıl geldi?
- HZ. CEBRAİL'İN PEYGAMBER EFENDİMİZİ ZİYARETİ; VEFATLARINDAN BİR GÜN ÖNCEKİ DURUMU
- Peygamberimiz Hz. Muhammed, sadece kendisine bildirileni mi bilirdi?
- UHUD SAVAŞI-II
- TEBÜK GAZÂSI
- Fethedilen Mekke...
- Ficar Savaşı ve Erdemliler Topluluğu
- Hudeybiye
- ... ve Bedir
- Uhud Sonrası