Hicr suresi 40. ayeti açıklar mısınız?

Tarih: 30.03.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

"İblis dedi ki: 'Ya Rabbî! Beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki ben de dünyada onlara günahları süsleyeceğim ve ancak senin ihlasa erdirdiğin kulların müstesna, onların hepsini azdıracağım.' ” (Hicr, 15/39 ve 40)

İblîs bile, iman temeli üzerinde amelini ıhlâs ölçüsünde tutacak olan­lar üzerinde fazla bir tesirinin olmayacağını, sulta kuramayacağını, kavga ve mücadelenin ilk adımında itiraf etmek zorunda kalmış ve böylece kimler üzarinde olumsuz tesir meydana getirebileceğini açıklamıştır. İhlaslı kimselerle uğraşır; ancak onların üzerinde bir tesir kuramaz.

İlgili âyetle onun bu itirafının anılması, bizlere bilgi vermek ve ona göre hayatımızı düzene sokmamıza yardımcı olmak içindir. O bakımdan niyet ve amellerinde ihlas üzere olanların birtakım özellikleri söz konusudur. Onları şöyle özet­leyip maddeleştirebiliriz :

a) İbâdet ve günlük işlerinde yalnız Allah'ın hoşnutluğuna erişmeyi düşünürler.

b) Gösterişten, alkış ve övgüden tiksinirler.

c)  Alçak gönüllü olmaya çalışırlar ve Cenâb-ı Hakk'ın sonsuz kudre­tinin her şey üzerinde hâkim bulunduğunu düşünerek, tam bir mahviyet içinde teslimiyet gösterirler.

d)  Sevdiklerini yalnız Allah için severler, sevmediklerini de yine Allah için sevmezler.

e) Peygamber (a.s.m) Efendimiz'in yüksek terbiyesiyle edeplenmek is­terler; o bakımdan sünnete sımsıkı bağlanırlar.

f)  Farz, vacip ve sünnet ibâdetlerden derin zevk duyariar. Bir namaz­dan sonra ikinci namaz vaktini sabırsızlıkla beklerler.

g)  Allah sevgi ve korkusunu, O'na olan yüksek ve derin saygılarıyla birleştirip bütünleştirirler. Böylece ümitle korku arasında bir yol seçip, ha­yatlarını ona göre tanzim ederler. 

İşte ihlâs mertebesine erişen bahtiyarlar, bu yedi sıfat ve özellik­leriyle Cehennem'in yedi kapısını kendilerinden yana kapatmış olurlar. Ar­tık bu durumda şeytanın onlar üzerinde ciddi hiçbir sultası olamaz.

Azgınlar ise, bu yedi sıfattan yoksundurlar. Onların daha çok zevk al­dıkları değişik yedi şey vardır ki, hayatları boyunca onlara erişmek için mücadele verirler ve sonunda aynı yolun sonuna gelip hayatları noktala­nır. Onların sevip hoşlandıkları ve uğruna bir ömür tükettikleri yedi şeyi şöyle sıralamak mümkün:

1. Mal ve servet,

2. Makam ve riyaset,

3. Evlat ve torun,

4. Kadın ve şehvet,

5. Kaba kuvvet, haklara tecavüz ve insanlara karşı saygısızlık,

6. Sınırsız hürriyet, maddeyi hedef ve amaç seçmek, ona ulaşmak için aradaki her türlü ahlakî ve kutsal değerlen çiğnemek,

7. İnsanlara tepeden bakmak, gurur ve kibir taslamak, disiplin altı­na girmemek, manevî ve uhrevî müeyyide tanımamak veya önemsememek...

Birden dörde kadar olanlara, meşru sınırlar içinde ilgi duymak veya hoşlanmakta bir sakınca yoktur. Meşru sınırlardan maksat da Allah rızası doğrultusunda onun dinine, iyi ahlaka, fazîlet ve adalete hizmet etmek, insanların yüzünü güldürecek eserler ortaya koymaktır.

İşte azgınların, diğer bir tabirle sapıkların bu gibi aşırılıkları, meşru sı­nır tanımamaları, onlara Cehennem'in yedi kapısını açık tutar.

(Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 6/3226-3227.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun