İkisi de Ruha Zarar
YEİS VE UCUB... Ruh dünyamızın iki büyük düşmanı. En kısa ifadesiyle, yeis "kişinin cehennemini garanti görmesi," ucub ise "cennetini kesin bilmesi"dir. Bir başka ifadeyle, yeis "Allah’ın rahmetinden ümit kesmek" ucub ise "Onun azabından kendini emin sanmak"tır.
Halbuki hayrı da şerri de yaratan ancak Allah’tır. İnsan, hayrın ve şerrin sebeplerine müracaat etmekle, cenneti yahut cehennemi istemiş olur. İstemek kuldan, cevap vermek ise Allah’tandır. Şu var ki, istemek neticenin tahakkuku için kâfi değildir. Her şey, ancak Allah’ın dilemesi ve yaratmasıyla varlık sahasına çıkar.
Allah Kelâmında "istikâmet" olarak ifadesini bulan rıza çizgisinin iki düşmanı vardır: ifrat ve tefrit.
Bunlardan biri insanı yukarı doğru, diğeri ise aşağı doğru felâkete sürükler. Yeryüzünün ‘istikameti’ temsil ettiği düşünüldüğünde, güneşe doğru yaklaşmak ifrat, mağma tabakasına doğru inmek ise tefrittir; ikisi de insanı yakar, mahveder.
İnsanı böylece yoldan çıkaran aşırılıkların bir halkası da "yeis ve ucub"dur. İbadet yapmada ve hayır işlemede başarılı olamayan insanlarda ‘ümitsizlik’ hastalığı kendini gösterir. Başarıya ulaştığı halde nefsine söz geçiremeyen insanlarda ise, sonu kibir ve gurura varan ‘ucub’ hastalığı tezahür eder. Bunlardan birincisi tefrit, ikincisi ifrattır. İkisi de zarardır.
Ye’sin kaynağı Mesnevî-i Nuriye’de şöyle tespit edilir:
“Arkadaş! Amele ve taate muvaffak olamayan azabdan korkar, yeise düşer.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 65)
Ahirete inanan, fakat İslâm’ı yaşama konusunda nefsine söz geçiremeyen bir kişinin yakalanacağı ilk hastalık yeistir. Bu hastalığa düşen insan, Cenab-ı Hakk’ın keremini, ihsanını, affını hatırlamalı ve O’nun rahmetinin bütün günahları örtecek kadar geniş olduğunu düşünmeli. Böylece, kendisini ‘mutlaka cehenneme gidecek birisi’ olarak görme hastalığından kurtulur ve yeis âfetinden uzak kalır.
Kur’ân-ı Kerîm’de bu husus şöyle ders verilir:
“De ki: Ey (günah işleyerek) kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah bütün günahları bağışlayıcıdır. Şüphesiz ki o, çok bağışlayan ve esirgeyendir.” (Zümer, 39/53)
Ucub hastalığında yeisin zıddı bir durum söz konusudur. Burada kişi İslâm’ı elden geldiğince yaşamış, ancak bu ilâhî ihsanı kendi nefsinden bilerek başkalarına karşı üstünlük davasına kalkışmış ve cennetini garanti görme hastalığına tutulmuştur.
Bu hastalıktan kurtuluş reçetesi de yine Mesnevî-i Nuriye’de şöyle ifade edilmiştir:
“A’mâle güvenmek ucbdur. İnsanı dalalete atar. Çünkü insanın yaptığı kemâlât ve iyiliklerde hakkı yoktur; mülkü değildir, onlara güvenemez.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 65)
Bu noktada Kur’ân’daki şu ilâhî ikaza kulak vermek, kurtuluşun yolunu açacaktır:
“Sana gelen her iyilik Allah’tandır. Başına gelen her kötülük de nefsindendir.” (Nisâ, 4/79)
İyilik dediğimiz her ne varsa, bütün bunlar peygamberler tarafından insanlara öğretilmiştir ve onları işlemek için gerekli bütün şartları da Allah yaratmıştır. Meselâ, doğru söylemek bir hayırdır. Bu hayrı insanlara öğreten ilâhî kitaplar ve peygamberler olduğu gibi, o doğruyu söylemek için gerekli ağız, dil, tükürük bezi, gırtlak, beyin, sinir sistemi ve hava gibi bütün şartları yaratan da ancak Allah’tır.
İnsan bunları düşündüğünde, o hayırda çok az bir hisseye sahip olduğunu görür. Binlerce ilâhî mucizenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilecek böyle bir hayırda, insanın hissesi, sadece o güzel amele meyletmesi, cüz’î iradesini de bu yönde kullanmasıdır.
Bunu böylece bilip, övünmek ve kendine güvenmek yerine Allah’a şükretme ve ona minnettar olma yolunu tutmak gerekir. Bu yolda gitmeyenler ucub çukuruna düşerler.
BENZER SORULAR
- Yeis ve ucb nedir? İnsanın geçmişte yaptığı hatalardan, işlediği günahlardan pişmanlık duyması güzel; fakat bu insanı ümitsizliğe sürükleyebiliyor. Bundan nasıl kurtulabiliriz?
- "Mümin, Allah katındaki azabı bilseydi, cennetten ümidini keserdi. Eğer kâfir, Allah'ın rahmetini bilseydi, cennetten ümidini kesmezdi." anlamında hadis var mıdır, varsa nasıl anlamalıyız?
- Bilimde kanun ne demektir?
- Yaratma ve Klonlama
- ALLAH (C.C)
- Zat Cenneti ne demektir?
- Cennette rü’yet yani Allah’ı görme olacak mıdır?
- EL-MÜ'MİN
- Kötü bir şey yaptığını tahmin ediyorum demek gıybet mi?
- Hüsnüzannın ölçüsü nedir; nereye kadar hüsnüzan beslemeliyiz? Bunun somut bir ölçüsü var mı?