"Onları nerede yakalarsanız öldürün…" ayetini açıklar mısınız?
"Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Dinden döndürmek için işkence yapmak, adam öldürmekten beterdir..." (Bakara, 2/191)
- Bu ayeti açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz,
İlgili Ayetlerin meali:
"Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Dinden döndürmek için işkence yapmak, adam öldürmekten beterdir. Yalnız, onlar, Mescid-i Haram’ın yanında sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla orada savaşmayın, fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa siz de onlarla savaşın. İşte kâfirlerin cezası böyledir. Şayet onlar vazgeçerlerse siz de vazgeçin. Zira Allah çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur." (Bakara, 2/191-192; bk. Fetih, 48/24)
Fitne: Dilde, yabancı maddelerden arıtmak için altını ateşe sokmaktır. Sınama, imtihan etme, işkence; ayrıca musibet, bela, günah, fesat manalarına gelebilir. Şirki ve dinsizliği yaymak, dinden döndürmek, Allah’ın haramlarını çiğnemek, asayişi bozmak, vatandan çıkarmak birer fitnedir. Bu âyette: hak dinden döndürmek için işkence etmek mânasınadır. Mekke müşrikleri, ashabdan bazılarına hürmetli aylarda işkence etmişler, onlar da dayanıp şehid olmuşlardı. Bu âyet, böyle bir işkencenin, hürmetli aylara riayet edip etmemeden daha mühim olduğu gerekçesiyle, işkenceyi durdurmak için savaş ilanına cevaz vermiştir. Nüzul sebebi özel ise de, hüküm geneldir.
Mekke döneminde müşrikler tarafından yoğun baskılarla, zulüm ve hakaretlerle uygulanan bu fitne faaliyetleri, hicretten sonra da bilhassa Medine dışındaki Müslüman kabilelere yönelik olarak sürdürülmüş, henüz Müslümanlığı yeterince benliklerine sindirememiş olan bu kesimlerden bir kısmının putperestliğe dönmeleri bile sağlanmıştır. (bk. Nisa, 4/91; Taberî, V, 201-202.) Ayrıca bu şekildeki bir inkâr tehlikesi, yalnız bu dönemlerde olmuş bitmiş bir durum olmayıp, sonraki zamanlarda benzer durumlar yaşandığı gibi, günümüz dünyasında da Müslümanlar dinleri, inanç ve ahlâkları konusunda zaman zaman son derece ağır imtihanlar yaşamakta, çok yönlü ve çok çeşitli yıkıcı faaliyetlerle karşı karşıya kalabilmektedirler. Bu sebeple Kur'ân-ı Kerîm'in, söz konusu fitneler karşısında mutlaka tedbirli olmayı ve olabildiğince bu tür gelişmelerle mücadele etmeyi amaçlayan uyarısının önemi devam etmektedir.
Bu âyet Hz. İbrahim (as)'den beri kutsal mekân olma özelliğini sürdüren Mescid-i Haram dahilinde kan dökmeyi yasaklayan geleneği devam ettirmekte; bir saldırı vuku bulursa buna karşı konulması emredilmekte, saldırıdan vazgeçilmesi halinde Allah'ın gafur ve rahim olduğu bildirilerek, Müslümanların da, artık savaşmayı durduranlara karşı şiddet kullanmamaları gerektiği ima edilmektedir. (Kur'an Yolu, Diyanet, İlgili ayetin Tefsiri)
İnsan başkasına haksızlık yapmaktan sakınacağı gibi, başkalarını haksızlık yapmaktan da alıkoymağa çalışmalıdır; bu bir görevdir. Şu var ki, kendimize yahut bir başkasına yapılan haksızlığı giderme konusunda bazı İslamî ölçüler vardır; bunlara uyulması gerekir.
Mesela, bir kötülük, bir haksızlık görüldüğünde onun el ile olmazsa dil ile önlenmesi, o da olmazsa kalben o işe karşı olmakla mukabele edilmesi Peygamberimiz (asm)'ın bir emridir. Bu hadis-i şerifi yetkili âlimlerimiz şöyle açıklamışlardır:
Münkeri yani kötülüğü el ile men etmek devletin ve diğer yetkililerin vazifesidir. Dil ile men etmek ise alimlerin, bu konuda bilgi sahibi olan kişilerin vazifesidir. Elinde bir yetki olmayan, o kötülüğü dil ile önleyecek ilim gücünden de mahrum bulunan kimseler ise kalpleriyle buğz edecekler, yani o kötülüğe iç alemlerinde karşı çıkacaklardır.
Buna göre, bir haksızlığa maruz kalındığında onun izalesi için yetkili makamlara müracaat etmek, o kötülüğü önleme gücüne sahip kişiler varsa onların devreye girmesini sağlamak gerekir. Bütün bunların bir sonuç vermediği hallerde ise kişinin o hakkını alması mahşer meydanındaki büyük hesap gününe kalmış demektir. Yoksa fertler kendi başlarına öldürme ve cezalandırma yetkisine sahip değiller; aksi takdirde anarşi çıkar...
İlave bilgi için tıklayınız:
- Tevbe Suresi 5. ayette "Müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün." der. Bu ayeti açıklar mısınız?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Bakara suresi 191: Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Dinden döndürmek için işkence yapmak, adam öldürmekten beterdir, ayetini açıklar mısınız?
- Bakara 2/191 ve Tevbe 9/29 ayetlerinde olduğu gibi, Kur’an’da geçen şiddet ayetleri nasıl evrensel olur; bu ayetleri gayri müslimlerin yanında nasıl okuruz?
- Cihad “Ya İslam ya ölüm” demek midir?
- Tevbe suresi 29. ayete göre, gayri müslimlerin hepsine savaş açmak gerekir mi?
- Tevbe suresi 5. ayet mealine göre, ölü nasıl esir alınır?
- FİTEN
- "Müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün." ayetini nasıl anlamalıyız?
- Tevbe sûresi, 5. ayette; "O müşrikleri nerede bulursanız öldürün." hükmü var mıdır? Bu ayeti nasıl açıklarsınız?
- Kur'an'da, "O müşrikleri nerede bulursanız öldürün." geçmektedir. Bu ayeti nasıl açıklarsınız?
- Ayette geçen “nefislerinizi öldürün” ifadesine, “kendinizi öldürün” diye mana vermek doğru mudur?