Allah, İsrailoğullarına neden Yahudi veya Yahuda adıyla hitap etmiş?

Tarih: 13.03.2022 - 16:15 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Tarihsel arka planı neydi? Mecazi miydi?
- Allah neden Hazreti Yakub'un dördüncü çocuğu Yahuda ile aynı adı taşıyan dini bir grup veya milleti bu şekilde adlandırdı veya hitap etti?
- İsrailoğlu Yahuda'nın özelliği neydi? Neden bu adı aldı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bir millet hangi unvan ile biliniyorsa, elbette onunla hitap etmek ve onunla ifade etmek gerekir. Hikmete de belagate da uygun olan budur.

Buna göre, Yahudi olarak bilinen bir milletti, elbette herkesin bildiği o isimle ifade etmek gerekir.

Bununla beraber, Kur'an’da Yahudilerden hem İsrâil, Benî İsrâil, Yehûd, Hûd ve Hâdû gibi kelimelerle hem de Ehl-i kitap diye bahsedilmektedir. Ancak yehûd kelimesi sadece Medenî surelerde geçmektedir. Çünkü Medine’de Yahudiler vardır ve onlar vesilesiyle kıyamete kadar gelecek olan bütün Yahudilere mesajlar verilmektedir.

İslam Kaynaklarında Yahudilik

Allah’ın birliğine imanı dinin esası, ilahi hükümleri ihtiva ettiğine inandıkları Tevrat’ı dinin temeli, ilahi vahye muhatap olan ve bu vahyi kavmine tebliğ eden Hz. Musa’yı peygamber kabul eden Yahudiler İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanların komşuları olmuşlardır.

Özellikle Medine döneminde Müslümanlarla ilişkileri Kur'an’a yansımış, bu ilişkiler Müslümanların onlarla ilgili değerlendirmelerinde önemli rol oynamıştır.

Tarih boyunca Müslümanlarla iç içe yaşayan Yahudilerle münasebetler İslam’ın onlara verdiği Ehl-i kitap statüsüyle ayrı bir önem kazanmış, karşılıklı yazışmalar ve reddiyelerle her iki din kendi bakış açısını ortaya koymuştur.

İslam’ın zuhurunda Arap yarımadasında Yahudiler Akabe körfezindeki Eyle Limanı’ndan Yemen ve Uman’ın en ücra köşelerine, Medine’den Bahreyn’e kadar uzanan bölgelerde yayılmış durumdaydı. Medine başta olmak üzere Hayber, Vâdilkurâ, Teymâ, Maknâ, Fedek, Tâif ve Yemen onların yaşadıkları başlıca merkezlerdi.

Mekke’de Yahudi yoktu, ancak bölgede her yıl düzenlenen panayırlara hem ticaret yapan hem de kahinlik faaliyeti gösteren Yahudiler de katılıyordu. Medine’de Benî Kaynuka, Benî Kurayza ve Benî Nadîr’le birlikte yirmiden fazla Yahudi kabilesi mevcuttu.

Hz. Peygamber (asm), Medine’ye hicret ettiğinde şehir nüfusunun hemen hemen yarısı Yahudilerden teşekkül ediyordu. (bk. Hamîdullah, İslam Peygamberi, 1/614-615)

Medine dışında en güçlü ve teşkilatlı Yahudi cemaati ise Hayber’de bulunuyordu.

Kur'an’da ve Hadislerde Yahudilik

İslam’ın Yahudilik ve Yahudilerle ilgili tespitleri ve değerlendirmeleri Kur'an-ı Kerim’e dayanmaktadır.

Kur'an’da, İsrailoğullarının tarihinden, inançlarından, kutsal kitaplarından, peygamberlerinden, ahlaki davranışlarından, sosyal ilişkilerinden ve Müslümanlara karşı hareketlerinden bahsedilmektedir. Ayrıca Hz. Musa ve İsrailoğulları ile ilgili kıssalara diğer peygamber ve kavimlerle ilgili kıssalardan daha geniş yer ayrılmıştır.

Müstakil olarak Hz. Musa’dan ve Firavun’la mücadelesinden söz eden ayetlerin dışında, yirmi dört surede İsrailoğulları ve Yahudilere dair bilgiler tekrarlanmaktadır.

Ayrıca Bakara ve Araf surelerinin büyük bir kısmı İsrailoğulları’na dair olaylara, Yahudilere yönelik uyarı ve hatırlatmalara hasredilmiştir.

İsrailoğullarına Kur'an’da bu kadar geniş yer verilmesinin sebepleri, Müslümanların Yahudilerle temas halinde olması, Hz. Muhammed (asm) ile İbrahim ve İsrailoğulları / Yahudiler arasındaki ortak temeli vurgulama ve onlara kendi dinlerinde meydana gelen sapmaları gösterme gereği, son peygamberin kendi aralarından çıkacağı şeklindeki inançlarına ve seçilmişlik iddialarına açıklık getirme zarureti şeklinde sıralanmaktadır.

Kur'an’da İsrailoğulları ve Yahudilerle ilgili ayetlerde hem olumlu hem olumsuz ifadeler yer almaktadır. Bir taraftan Allah’ın geçmişte İsrailoğullarına nimetler bahşettiği ve onları âlemlere üstün kıldığı ifade edilirken, diğer taraftan onların bazı küçük istisnalar dışında Rablerine verdikleri sözde durmadıklarına ve günahlarından dolayı lanetlendiklerine dikkat çekilmektedir.

Kur'an-ı Kerîm’de Yahudilerden hem İsrâil, Benî İsrâil, yehûd, hûd ve hâdû gibi kelimelerle hem de Ehl-i kitap diye bahsedilmekte, ancak yehûd kelimesi sadece Medenî surelerde geçtiği halde Benî İsrâil, Mekkî surelerde de yer almakta ve daha çok İslam öncesi dönemlerde vuku bulan olayların söz konusu edildiği ayetlerde görülmektedir.

Hicretten önce nazil olan seksen altı surenin hiçbirinde “Ey İsrâiloğulları” şeklinde bir hitaba rastlanmamaktadır. Bu ayetlerdeki hitap daima “Ey Âdemoğulları” yahut “Ey insanlar” tarzındadır.

Taha suresinde geçen (20/80) İsrâiloğulları sözü bir hitap olmayıp, nakledilen bir kıssada Yahudilere işaret etmek için kullanılmıştır. (bk. Hamîdullah, 1/596)

Yahudiler hakkındaki ayetlerin yarısına yakını Mekke’de indirilmiş, hemen tamamı İsrailoğullarına ayrılmış olan Taha ve Araf sureleri de Mekke’de nazil olmuştur.

Kırk bir yerde geçen Benî İsrail terkibi de Hz. Yakub’un çocukları ve onların soyundan gelenler, Musa’nın kavmi, birinci ve ikinci mabed dönemi Yahudileri, Hz. İsa’nın kavmi gibi eski dönem Yahudileri yanında Hz. Muhammed (asm) zamanında Arap yarımadasında yaşayan Yahudileri de ifade etmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun