Âl-i İmran suresi 115. ayette geçen, Ehl-i kitabın amellerinin boşa gitmeyeceği konusunu açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz,
"Ehl-i kitabın hepsi bir değildir. Onların içinde öyle dosdoğru bir cemaat vardır ki, gece saatlerinde Allah’ın âyetlerini okuyarak secdelere kapanırlar. Bunlar Allah’ı ve âhireti tasdik eder, iyiliği yayar, kötülükleri önler ve hayırlı işlere yarışırcasına koşarlar. İşte onlar salihlerdendirler. Yaptıkları hayır ve iyiliklerden, mükâfatsız kalan bir tek iyilik bile bulunmayacaktır. Allah günahlardan korunan takvâ ehlini pek iyi bilir." (Âl-i İmran, 3/113-115)
Ümmet-i kâime, hakşinas (hak tanıyan), doğru, doğrulan veya Allah için kalkan, müstakîm (doğru), âdil (adaletli) topluluk mânâlarına gelir.
Tefsir bilginlerinin çoğunun tercihine göre burada kitap ehlinden maksat, Musa ve İsa aleyhisselâma iman etmiş olanlardır. Ve bu âyetin iniş sebebi hakkında birkaç rivayet vardır:
1. Abdullah b. Selam, Sa'leb b. Said ve Üseyd b. Ubeyd gibi zatlar Müslüman oldukları zaman, diğer Yahudiler bunların aleyhinde bulunmuşlar küfür ve hüsranlarından bahsetmişlerdi. Bunlara karşı, onların faziletlerini açıklamak hakkında bu âyet inmiştir.
2. Necranlılardan kırk, Habeşten otuz iki, Rumdan üç kişi ki toplamları yetmiş beş zat İsa (as)'ın dini üzereyken Muhammed (s.a.v.)'i tasdik ederek iman etmişlerdi. Âyet bunlar hakkında inmiştir.
3. Peygamberimizin (asm) Medine'ye gelmesinden önce Ensar arasında Esad b. Zürare, Berar b. Ma'rur, Muhammed b. Mesleme ve Ebu Kays b. Sırme b. Enes muvahhidîn (Allah'ı bir tanıyanlar)den idiler. Cünüb oldukları zaman guslederler ve bildikleri kadar hanif dini ile amel ederlerdi. Resulullah (asm) gelince derhal tasdik edip, ona yardım ettiler.
4. Yukarıdaki âyetlerde kitap ehli yerildikten sonra hepsinin böyle olmayıp, içlerinde iyi sıfat ve hoş huya sahip olanların da bulunduğunun açıklanması için indiği de söylenmiştir.
Bazı tefsircilerin açıklamasına göre de burada kitap ehli deyimi, Müslümanları da kapsayan genel bir mânâda kullanılmıştır. Ve her halde âyetin siyâk (geliş şekli), cümlesindeki müminleri açıklama olduğu ortadadır.
Kitap ehlinin iman edenleri böyle. Genel olarak kâfirlere gelince; müminler, bunların servetlerinden ve dünya hayatı uğrunda çok harcamalarından endişe etmemelidirler.
Konunun akışından üslûpta, mânada bütünlük bulunmasından bu âyetlerin öncekilerin devamı olduğu anlaşılmaktadır. Önceki âyetlerde kötü davranışları ve vasıfları sebebiyle Ehl-i kitap kınandıktan sonra burada da hepsinin aynı olmadığına, içlerinde güzel ahlâk ve iyi nitelikler taşıyan kimselerin de bulunduğuna dikkat çekilmiştir. Elmalılı bu âyetlerin 110. âyette geçen "İçlerinde inananlar da var, fakat çoğu yoldan çıkmıştır." mealindeki cümlenin açıklaması mahiyetinde olduğu kanaatindedir.
Kur'an ölçülerine göre kim zerre kadar hayır işlerse âhirette onun karşılığını görür; kim de zerre kadar şer işlerse o da onun karşılığını görür. Nitekim yüce Allah 113 ve 114. âyetlerde Ehl-i kitaptan samimi olarak iman edip sâlih amel işleyenleri övdükten sonra 115. âyette onların yaptıkları hayırlı işlerin kesinlikle zayi edilmeyeceğini, karşılıksız bırakılmayacağını ifade buyurmaktadır. Âyetin "Allah kötülükten sakınanları bilir" mealindeki son cümlesi riyakârlarla samimi müminlerin birbirinden ayırt edileceğine, riyakârların görünüşteki imanlarının kendilerine hiçbir fayda sağlamayacağına işaret eder. Yüce Allah'ın samimi olarak iman eden Ehl-i kitaba böyle lütufkâr muamelesi İslâm'ın evrenselliği açısından son derece anlamlıdır. Zira kendilerini Allah'ın çocukları ve sevgilileri sayan, âhiret yurdunu başkaları için değil sadece kendileri için hazırlanmış bir yurt kabul eden ve Yahudiler yahut Hristiyanlardan başka hiç kimsenin cennete giremeyeceğini iddia eden Ehl-i kitabın egoizmine karşılık Kur'an, onlardan samimi iman sahibi olanların yapacağı en küçük bir hayrın dahi karşılıksız bırakılmayacağını haber vermektedir.
(Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu:I/485-486.)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Camilerin ve mescidlerin fonksiyonları nelerdir?
- MESCİDLERİ, CAMİLERİ SÜSLEME
- Faiz (riba) neden haramdır?
- Sabahları işyerini açarken okunacak dua nedir?
- Korku konusunda gelen vesveseden nasıl kurtuluruz?
- Şafii mezhebine göre, abdestte sargıların üzerini mesh etmekle ilgili hükümler nelerdir?
- Kureyş suresinin iniş hikmeti nedir? Neden özellikle Kureyş kabilesi için sure inmiştir? Kureyş kabilesine özgü sure inmesi Kur'an'ın evrenselliğine aykırı değil midir?
- Kur'an'da kaza namazının olmadığı, dolayısıyla kaza namazı diye bir namazın olmadığı söyleniyor, doğru mudur? Fıkhi delilleri ile bildirir misiniz?..
- "Fasık övüldüğü zaman, Allah gazap eder." hadisini açıklar mısınız?
- Peygamberimiz Hz. Muhammed’in söylemiş olduğu; "Güneşi sağ elime Ayı da sol elime verseniz, vallahi ben davamdan vazgeçmem." sözünün kaynağı nedir?