Riya ikiyüzlülük nedir?

Tarih: 08.06.2016 - 00:41 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Riya ya da iki yüzlülük ile ilgili Kuran’dan ayetler, hadisler, rivayetler gönderir misiniz?
- Ne kadar çok olursa o kadar iyi olur...

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Riya, Allah için yapılması gereken amel ve ibadeti kullara gösteriş olsun diye yapma anlamında bir ahlak terimidir.

“Görmek” anlamındaki re’y kökünden türeyen riyâ (riâ’), hadislerde ve ahlâka dair eserlerde -süm‘a (şöhret peşinde olma) kelimesiyle birlikte- “saygınlık kazanma, çıkar sağlama gibi dünyevî amaçlarla kendisinde üstün özellikler bulunduğuna başkalarını inandıracak tarzda davranma” şeklinde açıklanır.

Kaynaklarda dünyevî konulardaki riyakarlıklara yer yer değinilse de (Meselâ bk. Muhasibi, er-Riaye, s. 183-184) daha çok ihlâs ve sıdk kavramlarının karşıtı olan riya üzerinde durulmuştur.

Riya;

- “Allah’tan başkasının hoşnutluğunu kazanma düşüncesiyle amelde ihlâsı terketme” (et-Tarifat, “riyâ” md.),

- “Allah’a itaat eder görünerek kulların takdirini kazanmayı isteme” (Gazzâlî, III, 297)

- “İbadeti Allah’tan başkası için yapma, ibadetleri kullanarak dünyevî çıkar peşinde olma; Allah’ın emrini yerine getirmek maksadıyla değil insanlara gösteriş olsun diye iyilik yapma” (Kurtubî, V, 422; XX, 212),

- “İnsanların görmesi ve takdir etmesi için ibadeti açıktan yapma” (İbn Hacer, XXIV, 130) gibi şekillerde tanımlanmıştır.
Kuran-ı Kerim’de riya kavramı üç ayette isim (Bakara, 2/264; Nisa, 4/38; Enfal, 8/47), iki ayette fiil (Nisa, 4/142; Maun, 107/6) olarak yer almaktadır.

Bakara, 2/264 ve Nisa, 4/38. ayetlerinde ibadet niyeti taşımadan, Allah rızasını gözetmeden, sadece gösteriş olsun diye sadaka verenler, Enfal, 8/47. ayette gösteriş ve şöhret için savaşa katılanlar, Nisa, 4/142 ve Maun, 107/6. ayetlerinde ise gösteriş için namaz kılanlar kınanmıştır.

Riya ile İlgili Bazı Ayetler

“Ey iman edenler! Sadakalarınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne Allah'a inanır, ne ahiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın hâline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağanak inmiş de onu yalçın bir kaya halinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez.” (Bakara, 2/264)

“Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman etmedikleri halde mallarını, insanlara gösteriş yapmak için harcarlar. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır!” (Nisa, 4/38)

“Münafıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı pek az anarlar.” (Nisa, 4/142)

“Allah, zulme uğrayanların dışında, çirkin sözün açıkça söylenmesinden hoşlanmaz. Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.” (Nisa, 4/148)

“Çalım atarak ve halka gösteriş yaparak yurtlarından çıkanlar ve Allah yoluna engel koyanlar gibi olmayın. Allah onların bütün yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.” (Enfal, 8/47)

"Şüphesiz ki biz, sana bu Kitab’ı hak ile indirdik; öyle ise (sen de) dinde O’na (karşı) ihlaslı (samimî) bir kimse olarak Allah’a kulluk et! Dikkat edin! Halis (gerçek) din, ancak Allah’ındır..." (Zümer, 39/2-3)

“Artık vay o namaz kılanların hâline! Ki onlar, namazlarından gaflet edenlerdir (ona ehemmiyet vermezler)! Onlar ki, riyakarlık (gösteriş için ibadet) ederler!” (Maun, 107/4-6)

Riya ile İlgili Bazı Hadisler

Hadislerde hem riya kelimesi hem türevleri geçmektedir. Hz. Peygamber (asm), “Ümmetim için gizli şirk ve şehvetten kaygı duyuyorum.” demiş, “Sizden sonra da hâlâ şirk olacak mı?” sorusuna, “Evet, fakat güneşe, aya, taşa ve puta tapmak şeklinde olmayacak, insanlar ibadetlerini riya için yapacaklar.” cevabını vermiştir. (Müsned, IV, 124)

Bir kutsî hadiste Cenâb-ı Hak, “İşlediği bir amelde benden başkasını bana ortak koşan kişiyi de onun şirkini de reddederim.” buyurmuştur. (Müsned, 2/301, 435; Müslim, Zühd, 46; İbn Mace, Zühd, 21)

Resûl-i Ekrem (asm) riyayı “küçük şirk” diye nitelemiş, Allah’ın kıyamet gününde insanlara amellerinin karşılığını verirken gösteriş için ibadet ve hayır yapanlara, “Ey riyakârlar! Dünyada amellerinizi gösteriş olsun diye kimin için yaptıysanız gidin onu arayın, bakalım bulabilecek misiniz?” şeklinde hitap ederek onları huzurundan kovacağını bildirmiştir. (Müsned, 5/428, 429) Diğer bir hadiste, dünyada Allah’ın kendilerine nimetler ihsan ettiği kimselere uhrevî hesap sırasında bu nimetlere karşılık ne gibi ameller işlediklerinin sorulacağı, bunlardan;
- bazılarının
şehid oluncaya kadar O’nun uğrunda savaştıklarını,
- bazılarının O’nun rızası için ilim öğrendiklerini, Kur’an okuduklarını,
- bazılarının da O’nun rızası için cömertçe hayırlar yaptıklarını söyleyecekleri;
ancak bu amelleri gerçekte gösteriş için yaptıklarının kendilerine bildirileceği ve ve sonunda hak ettikleri cezaya çarptırılacakları
belirtilmektedir. (Müsned, II, 322; Müslim, İmare, 152; Nesai, Cihad, 22)

Bir hadiste de ibadet ve hayırlarıyla şöhret peşinde olanların gizli kötülüklerinin Allah tarafından teşhir edileceği, riya ile amel edenlerin riyakârlığının açığa vurulacağı ifade edilmektedir. (Müsned, V, 270; Buhari, Rikak, 36, Ahkam, 9; Müslim, Zühd, 47, 48)

Riyanın amellere ne ölçüde zarar vereceği konusu da kaynaklarda ele alınmıştır. Buna göre amellerde esas olan gizliliktir, çünkü gizlilik ihlaslı olmayı ve riyadan kurtulmayı sağlar.

Ancak amelleri açıktan yapmanın sakıncasının bulunmadığı, hatta faydalı olduğu durumlar da vardır. Nitekim Kur'an-ı Kerim’de, “Sadakaları aşikare olarak verirseniz bu ne güzel! Eğer yoksullara gizlice verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara, 2/271) buyurulmuştur.

Ayrıca hac, cihad, cuma namazı gibi gizlenmesi mümkün olmayan ameller de vardır. Namaz, oruç ve sadaka gibi gizlice yapılabilen amellerin insanlara örnek olup onları da hayırlı faaliyetlere teşvik etmek amacıyla açıktan yapılması daha faziletlidir.

Hz. Peygamber (asm), bu şekilde davranan kimsenin hem kendi amelinden dolayı hem de örnek olduğu kişi sebebiyle iki misli ecir kazanacağını bildirmiştir. (Müsned, II, 397, 505; Müslim, Zekât, 70; Ebu Davud, Sünnet, 6)

Bir kimsenin, insanların mümin olduğuna şahitlik etmeleri ve onun gibi davranmaları için alenen ibadet etmesinde de sakınca görülmemiştir.

Ayrıca farzların hakkı ilan ve teşhir olup onların açıktan yapılması İslâm’ı ve onun şiarlarını ortaya koyma anlamına gelir. (Razi, 7/73-75; Kurtubî, 5/423; 20/213)

Her durumda en önemli husus ihlasın eksiksiz olmasıdır. Şayet böyle bir tehlike yoksa başkasına örnek olup öncülük etmek için ameli açıktan yapmak faziletlidir; gösteriş tehlikesinden kaygı duyulduğunda ise gizliliğin daha faziletli olduğunda ittifak edilmiştir.

Amellerden önce, amel esnasında ve amellerden sonra riya duygusuna kapılmanın ibadetlerin kabul edilip edilmemesini ne ölçüde etkileyeceği konusu üzerinde de durulmuştur. (Meselâ bk. Muhasibî, er-Riaye, s. 208-213; Gazzali, İhya, 3/307-318; Kurtubî, 5/422-424)

İlave bilgi için tıklayınız:

Riya nedir; riyadan nasıl kurtuluruz? Teveccüh-ü nas hakkında bilgi verir misiniz?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun