Omuz omuza kılınmayan cuma namazı geçersiz mi?

Omuz omuza kılınmayan cuma namazı geçersiz mi?
Tarih: 29.07.2020 - 08:43 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Cuma namazı esnasında fiziki mesafeden dolayı omuz omuza namaz kılamıyoruz, bu namazın sıhhatine zarar verir mi?
- Bu seklide namaz caiz olmaz diye cumayı terk eden arkadaşlar var. Bu şekilde namaz kılınmaz, kılınırsa geçersiz olur, diyorlar. Nasıl cevap verelim?
- Ayrıca, belki hastalık bulaşır diyerek cumaya gitmeyen sorumlu olur mu?
- Sorumlu olmamak için ne yapmalıyız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hayır, bu durum asla namaza zarar vermez, kılınan namazlar da geçerlidir.

Ayakta durması sakıncalı olan bir kişi, oturarak namazını kılar ve bu namaz ayakta durma sevabıyla beraber kılınmış olur.

Kıyam dediğimiz ayakta durmak farzdır. Ancak cemaatle namaz kılarken omuzların değmesi, farz değildir. Bir mazeret nedeniyle farzın terk edilmesi bile namazı bozmazken ve kılınan namaz geçerli olurken, farz olmayan bir şeyi yine bir mazeret nedeniyle terk etmek neden namazı bozsun veya sevabı azaltsın?

Bu tür vehimlerle cuma namazı gibi son derece önemli olan bir ibadeti terk etmek, bir Müslümana yakışmaz; bu durum ancak şeytanı sevindirir.

Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:

Cemaatle namaz kılmak amacıyla camiye gelen Müslümanların riayet edeceği en önemli hususlardan biri saf tutmaktır.

Hz. Peygamber (asm), safları düzgün tutmanın, namazı güzelleştiren (Müslim, Salat, 126; Buhari, Ezan, 74) hatta onu tamamlayan ve mükemmelleştiren bir unsur olduğunu ifade etmiştir. (Müslim, Salat, 124)

Nitekim bir defasında meleklerin Allah katında saf tutmalarını örnek vererek ashabının da onlar gibi olmalarını istemiş ve şöyle buyurmuştur:

“(Melekler) ilk safları tamamlarlar ve safta sık dururlar.” (Müslim, Salat, 119; Ebu Davud, Salat, 93)

Allah Resulü, safların düzgünlüğüne öyle önem verirdi ki namaza durmadan önce bizzat cemaatin saflarını düzeltir (Müslim, Salat, 128) ve omuzlarına dokunarak, “Düzgün durun, karışık durmayın ki kalpleriniz de karmakarışık olmasın!” uyarısında bulunurdu. (Müslim, Salat, 122)

İmamın, ilk safın önüne ve orta yerine durması ve daha sonra sırasıyla saflardaki boş yerlerin doldurulması (Ebu Davud, Salat, 98) talimatını veren Resulullah, imamın arkasına öncelikle ilim sahibi ve akil kimselerin sıralanmasını istemiştir. (Müslim, Salat, 123)

Efendimiz (asm), “İlk saftakilere Allah merhamet eder, melekler de dua ederler.” (Ebu Davud, Salat, 93; Nesai, İmamet, 25) buyurarak, ilk safın önemine işaret etmiş, caminin en gerisinde namaz kılanları ve önünde boşluk bulunan safa katılmayanları da şöyle uyarmıştır: “Allah da onları (rahmetinden) geri bırakır.” (Müslim, Salat, 130)

Hz. Peygamber Efendimiz (asm), erkekler için ilk safın, kadınlar için ise son safın en faziletli saflar olduğunu beyan etmiş, (Müslim, Salat, 132; Tirmizi, Salat, 52) çocukları da bu iki grubun arasında saf tutturmuştur. (İbn Hanbel, Müsned, V, 344)

Safların düzgün tutulması, Müslümanları hem şeklen hem de ruhen birlikte tutma amacına matuftur. Nitekim hiçbir sınıf, makam ve mevki farkı gözetilmeksizin omuz omuza dizilerek oluşturulan bu düzen, toplumun birlik ve dirliğinin en güzel yansımasıdır. saflar bu şekilde sık tutulmadığı takdirde Hz. Peygamber (asm), şeytanların gevşek tutulan saflar arasında küçük kara koyunlar gibi dolaştığını ifade etmiştir. (Ebu Davud, Salat, 93; Nesai, İmamet, 28) 

Bu sebeple Resul-i Ekrem (asm), Allah Teala’nın saftaki boşluğu doldurana rahmetiyle yaklaşacağını, safta boşluk bırakandan ise rahmetini keseceğini söylemişti. (Ebu Davud, Salat, 93; Nesai, İmamet, 31)

Neticede saflardaki düzen namazın kemaliyle ilgilidir. Omuzların omuzlarla bitişmesi de bu şekildedir. Ancak omuzların değmemesi veya açıklık bulunması, normal şartlarda bu kemale aykırı olmakla birlikte, namazı bozan bir durum değildir.

Kaldı ki, içinde bulunmuş olduğumuz durum böyle bir tedbir alınmasını mecbur kılmıştır.

Kovid-19 münasebetiyle cuma namazı ve diğer namazlar için camiye gitme hususunda ise şunları söylemek gereklidir:

Kovid-19 hastalarının veya bu hastalık riskinden dolayı gözetim altında tutulanların, cuma namazı veya başka bir gerekçeyle insanların toplu halde bulunduğu camilere veya diğer mekanlara gitmeleri caiz değildir. Hastalığın yayılmaması için karantina kapsamında tutulan kişilere cuma namazı farz değildir. Bu kişiler, cuma namazı yerine evlerinde öğle namazını kılmakla yükümlüdürler.

Cuma namazına gitme imkanı olmayan kişiler de aynı şekilde evlerinde öğle namazını kılarlar.

Hastalığın bulaşması bakımından yüksek risk grubunda olan kişilerin de uzmanların ve kamu otoritesinin verdiği uyarılara uygun olarak cuma namazı yerine evlerinde öğle namazı kılmaları uygundur. Cumaya gitmemeleri nedeniyle sorumlu olmazlar.

Cumaya gitmemek için başka herhangi bir meşru mazereti olmamasına rağmen hastalığın bulaşabileceği evhamıyla cuma namazına gitmemek caiz değildir. Gerekli tedbirleri alıp uygun cami ve mescitlerde cuma namazı kılmaları gerekir.

Bir Müslüman bütün tedbirleri aldığı ve cuma namazı kılmak için zamanında camiye gittiği halde, herhangi bir nedenle cuma namazını kılmadıysa, cuma namazını kılamadığı için sorumlu olmaz, onun yerine o günün öğle namazını kılar ve inşallah cuma namazı kılmış gibi sevabını alır.

Cuma namazı ve cemaatle namaza gelen Müslümanların hastalığın bulaşmaması için maske, fiziki mesafe, hijyen ve benzeri bütün tedbirlere uymaları gerekir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun