Yahudiler nasıl bozuldu?
- Yahudilerin dindeki ilk bozuklukları hadisini nasıl anlamalıyız?
- İbni Mesud radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İsrailoğulları arasında dinden sapma, ilk defa şöyle başladı: Bir adam bir başka adama rastlar ve: ‘Bana baksana! Allah’tan kork ve yapmakta olduğun şeyi terket. Çünkü bu sana helâl değildir.’, derdi. Ertesi gün, aynı işi yaparken o adamla tekrar karşılaşır ve kendisini yaptığı kötü işten nehyetmediği gibi, onunla yiyip içmekten ve birlikte olmaktan da çekinmezdi. Onlar böyle yapınca Allah Teâlâ kalplerini birbirine benzetti.” Sonra Resûl-i Ekrem şu ayeti okudu:
“İsrailoğullarından kafir olanlar Dâvud’un ve Meryem oğlu İsâ’nın diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, baş kaldırmaları ve aşırı gitmeleriydi. Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mâni olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi! Onlardan çoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin onlara ahiret hayatı için hazırladığı şeyler ne kötüdür! Allah onlara gazab etmiştir, onlar azab içinde temelli kalacaklardır. Eğer Allah’a Peygamber’e ve ona indirilen Kuran’a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.” [Mâide sûresi (5), 77-81].
- Hz. Peygamber bu ayetleri okuduktan sonra şöyle buyurdu:
“Hayır, Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zalimin elini tutup zulmüne mâni olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız ya da Allah Teâlâ kalplerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrâiloğullarına lanet ettiği gibi size de lânet eder.” [Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Tefsîru sûre (5), 6, 7.] Bu tercüme Ebû Dâvûd’un metnine aittir.
- Bu hadisi nasıl anlamalıyız?
- Mesela cumaya gitmeyen namaz kılmayan insanların yemek davetine icabet etmek onlara misafir olmak oturmak bu hadisin kapsamına girer mi?
- Yoksa bu hadiste apaçık zulümden mi bahsediliyor?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, küfre razı olmak küfürdür, zulme razı olmak zulümdür, günaha razı olmak da günahtır.
Bu nedenle, toplumda işlenen bu hatalara razı olan herkes o hataya ortak olmuş olur. Böylece hem bu hataları yapanlar hem de bunlara razı olanlar kadar hata edilmiş sayılır.
Çoğunluk bu hâle gelince, o toplum manevi anlamda bozulmuş demektir.
Buradan her Müslümanın kendine ders çıkrarıp durumuna göre ne yapması gerektiğine odaklnamalı ve önce kendimizi düzeltmekle işe başlayıp şu yolları izlemeliyiz:
- Nefisimizi ıslah edip onunla cihad etmeliyiz. En büyük cihadın nefsimizle olduğunu asla unutmayalım.
- Hayatımızı, Peygamber Efendimizin (asm) hayatına uygun hâle getirmeliyiz. Yani onun ahlakıyla ahlaklanmalıyız.
- Herkesi sevmeliyiz. Allah için onlara muhabbet beslemeliyiz. Hata ve kusurları için kin, nefret ve öfke yerine, acıyıp lütufla ıslahına çalışmalıyız.
- Her günahtan ve suçtan rahatsız olmalıyız, eğer ilmimiz varsa ve nasihatimiz de zarar vermeyecekse güzellikle ve tatlı dille tavsiyede bulunmalıyız.
Soruda geçen hadis-i şerife gelince:
Ebu Davud bu bilgiyi tamamlayıcı mahiyette üç ayrı bölümde zikretmiştir. (bk. Ebu Davud, 4336, 4337, 4338)
Nasıruddin el-Elbani, bu üç rivayetten ilk ikisinin zayıf olduğunu, 4338 nolu hadis rivayetini sahih olduğunu bildirmiştir. (bk. Ebu Davud, Talik)
Sahih olan bölümde şu bilgiler verilmiştir:
“Şüphesiz insanlar zalimi (zulmederken) gördükleri hâlde onun elinden tutup engel olmazlarsa, Allah azabını onların hepsine teşmil eder.”
Bu rivayetin diğer bir versiyonu şöyledir:
“Herhangi bir toplulukta günahlar ve suçlar işlenirken, oradakilerin güçleri yettiği hâlde o suçlara mâni olmazlarsa, Allah azabını onların hepsine teşmil eder.”
Tirmizi bu hadisi benzer ifadelerle Maide suresinin tefsirinde zikretmiştir. (bk. Tirmizi, 3047-48).
Tirmizi de bu rivayetin mürsel olduğunu bildirerek zayıflığına işaret etmiştir. (bk. Tirmizi, a.y.)
Buna göre, öncelikle her Müslümanın gördüğü her günahtan rahatsız olması gerekir. Eğer alim biriyse bunu diliyle düzeltmesi lazım. Toplumdaki hataları ve suçları düzeltmekle sorumlu olan devletin yetkili kulluk güçleri de elleriyle buna engel olmaları gerekir.
Bu görevler yapılmaz, aksine toplumun geneli de açıktan işlenenen günahları taklit ederek yaparsa veya bundan memnun olursa, o zaman toplumun bozulması yakındır demektir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Laiklik nedir?
- Bir Müslüman laik olabilir mi?
- Müceddidliğin alameti nedir? Aynı dönemde iki müceddid gelebilir mi?
- Allah'ın Ya Kafi ismine ve Allah bize yeter ayetine göre, insanlarla olan birlikteliğimiz, onlara ihtiyaç duyduğumuzdan değil, onlara faydalı olma gayesinden ötürü müdür?
- Kadınların millet vekilliği yapması ve devlet yönetiminde bulunması caiz mi?
- Yönetici kimsede olması gereken özellikler ve İslam'a göre yönetici anlayışı nedir?
- Gayr-i Müslim ülkelerde vergi kaçırmak caiz midir, kul hakkına girer mi?
- Türk-İslam birliğini savunmak ayrımcılığa girer mi?
- İslam dini toplumlardaki milli değerleri ve adetleri korumaya nasıl bakmaktadır?
- Yardıma muhtaç hastalara yardım etmek sevap mıdır?