İblisin Allah'tan aldığı rahmet nedir?
- Hz. Muhammed (sav) alemlere rahmet olarak gönderildiğine göre, İblis bu rahmetten yararlanmış mıdır, ne tür bir rahmet verildiği bilinmekte midir?
Değerli kardeşimiz,
- Hz. Muhammed (asm)’in alemlere rahmet olarak gönderilmesi hususunda farklı yorumlar yapılmıştır. Ancak en yaygın görüşe göre, ayette geçen “alemler”den maksat, mümin ve kâfir olan bütün insanlardır.
Müminler, onun gösterdiği yolda yürümek suretiyle, hem dünya hem ahiret hayatında elde ettikleri mutlu ve kutlu bir hayat ile rahmete mazhar olmuşlardır. Bu ümmetin kâfirleri de bu dünyada inkârcılıkla helak olan eski ümmetler gibi helak olmamakla onun rahmet yönünden istifade etmişler ve etmektedirler. (bk. Taberi, Razi, Kurtubi, Enbiya 21/107. ayetin tefsiri)
- Hz. Peygamber (asm) de değişik hadislerinde, kâfirler için de rahmet olarak gönderildiğini beyan etmiştir. (bk. Suyuti, ed-Durru’l-mensur, ilgili ayetin tefsiri)
Hatta insanlar, kendisinden bazı kâfirlerin aleyhinde beddua etmesini istediği zaman, “Ben lanetçi olarak değil, rahmet olarak gönderildiğim.” (bk. Suyuti, a.g.y) diyerek isteklerini reddetmiştir.
Bu yorumlarda genellikle yalnız insanlar nazara alınmış olmakla beraber, imtihana tabi tutulan cinlerin mümin ve kâfirleri de buna dahildir. (bk. el-Bikai, ilgili yer).
- Diğer bir yoruma göre, Hz. Muhammed (asm) bütün insanlara ve cinlere rahmet olarak gönderilmiştir. Çünkü ortaya koyduğu İslam dini, herkesi hidayete davet ediyor. Hem dünya hem ahiret saadetini temin eden prensipler vazediyor. Ancak, kâfirler bu rahmeti, bu nimeti kabul etmedikleri için kendilerini ondan mahrum ediyorlar. (bk. el-Meraği, ilgili yer)
- Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, İblis bu rahmetin içinde yoktur.
Zaten Kur’an’da değişik ayetlerde şeytan için “recim = rahmetten kovulmuş” ifadesinin kullanılması bunun delilidir.
Şayet bu umumi rahmetten dünyada İblis’e bir pay aranacaksa, onun da kıyamete kadar hayatta bırakılması, neslinin de toptan helak edilmemesi gibi hususlar bu rahmet cihetine birer örnek olabilir.
- Burada “Müminlerin başına gelen musibetler ve sıkıntıların rahmet cihetiyle nasıl telif edilebilir?” şeklinde bir soru akla gelebilir. Bunun cevabını ehlinden alacağız:
“Eğer denilse: Mübarek İslâmiyet ve nuranî Asr-ı Saadetin başına gelen o dehşetli kanlı fitnenin hikmeti ve vech-i rahmeti nedir? Çünki onlar, kahra lâyık değil idiler?"
"Elcevab: Nasılki baharda dehşetli yağmurlu bir fırtına, her taife-i nebatatın, tohumların, ağaçların istidadlarını tahrik eder, inkişaf ettirir; her biri kendine mahsus çiçek açar; fıtrî birer vazife başına geçer."
"Öyle de: Sahabe ve tâbiînin başına gelen fitne dahi, çekirdekler hükmündeki muhtelif ayrı ayrı istidadları tahrik edip kamçıladı; 'İslâmiyet tehlikededir, yangın var!..' diye her taifeyi korkuttu, İslâmiyet'in hıfzına koşturdu. Her biri, kendi istidadına göre câmia-i İslâmiyet'in kesretli ve muhtelif vazifelerinden bir vazifeyi omuzuna aldı, kemal-i ciddiyetle çalıştı."
"Bir kısmı hadîslerin muhafazasına,
- Bir kısmı şeriatın muhafazasına,
- Bir kısmı hakaik-i imaniyenin muhafazasına,
- Bir kısmı Kur'an’ın muhafazasına çalıştı ve hâkeza...""Her bir taife bir hizmete girdi. Vezaif-i İslâmiyette hummalı bir surette sa'yettiler. Muhtelif renklerde çok çiçekler açıldı. Pek geniş olan âlem-i İslâmiyetin aktarına, o fırtına ile tohumlar atıldı; yarı yeri gülistana çevirdi."
"Fakat maatteessüf o güller ve gülistan içinde ehl-i bid'a fırkalarının dikenleri dahi çıktı."
"Güya dest-i kudret, celal ile o asrı çalkaladı, şiddetle tahrik edip çevirdi, ehl-i himmeti gayrete getirip elektriklendirdi. O hareketten gelen bir kuvve-i anilmerkeziye ile pek çok münevver müçtehidleri ve nuranî muhaddisleri, kudsî hâfızları, asfiyaları, aktabları âlem-i İslâmın aktarına uçurdu, hicret ettirdi. Şarktan garba kadar ehl-i İslâmı heyecana getirip, Kur'an’ın hazinelerinden istifade için gözlerini açtırdı.” (bk. Mektubat, s. 100-101)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet