Cennette selamlaşmaktan başka konuşma olmayacak mıdır?

Tarih: 07.10.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Vakıa suresi 26. ayette "İşittikleri söz hep selam, selamdır." buyurulmaktadır. 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ayette geçen "selam selam" dan maksat; cennette insanların hoşuna gidecek memnuniyet oluşturacak sözlerin konuşulacağı, rahatsız edici hiçbir sözün olmayacağı anlamındadır. Yoksa selamlaşmaktan başka bir konuşma olmayacağı anlamında değildir.

Vakıa Suresi, ayet 25-26:

25. Orada hiçbir manasız söz duymayacaklardır. Günahla­ra sokacak söz de (işitmeyeceklerdir).

26. Ancak bir söz vardır. O da: «Selâm, selâm!»

Orada, o cennette o müminler asla boş bir laf, bâtıl bir söz, kendilerini günaha sokacak lüzumsuz bir konuşma işitmezler. Sadece esenlik, sadece güzellik ihtiva eden sözler işitirler. Orada ne saçma sapan, boş bir söz işitirler, ne de günaha girerler.

Çünkü o cennet, dünyada boş sözlerle, boş işlerle ve günahlarla kazanılmış bir yer değildir. Boş söz yok, günah yok, haram yok, lakırdı yok, dedikodu yok, gıybet yok, lüzumsuzluk yok. Sınırlar bitmiştir. Burada erkek-kadın sınırları vardı. Burada yeme-içme sınırları vardı. Burada haramlar vardı. Burada hadler, hudutlar, yasalar, ibadetler, kulluklar vardı. Burada farzlar, emirler, sünnetler, yasaklar vardı. Ama artık orada bunların hepsi bitti.

Orada zevk var, eğlence var; orada dilediğin her şeyi yapabilirsin. Zaten orada insanın diledikleri de onu günaha götürücü cinsten olmayacaktır. (Besâiru'l-Kur'an)

"Orada ne batıl ne de günahı gerektiren bir söz işitir­ler." İbn Abbas der ki: Ne batıl, ne yalan bir söz işitirler. Bani (lağv) boş söz demektir. "Günahı gerektiren" (te'sim) de "Ona günaha girdin dedim" sözünün mastarıdır.

Muhammed b. Kah dedi ki: "Günahı gerektiren" bir sözün olmaması, bi­rinin diğerini günaha girdiğini söylememesi demektir.

Mücahid dedi ki: "Onlar orada ne batıl ne de günahı gerektiren bir söz işitirler." Herhangi bir sövgü ve günahı gerektiren bir söz işittirmezler, de­mektir.

"Selâm, selâm diye bir sözden başka" buyruğundaki "diye" laf­zı "işitirler" fiili ile nasbedilmiştir, veya munkatı' bir istisnadır. Yani ancak onlar ... diye bir söz söylerler, yahut böyle bir söz işitirler, demektir.

"Selâm selâm" buyruğu da "diye" anlamındaki fiil ile nasbedilmiş­tir. Bu da, onlar ancak hayır söz söylerler, demektir. Mastar olarak da nasbedilmiş olabilir. Bu da; ancak onların birinin diğerine selam demesi müs­tesnadır, demek olur. Yahutta "diye" lafzının sıfatı, ikinci "selam" laf­zı da birincisinden bedel olabilir. Anlam da: Boş sözden uzak kalınabilecek ve ondan kurtulmanın mümkün olabileceği bir söz (işitmeleri) müstesnadır, şeklinde olur. Bununla birlikte "Selam olsun size" takdiri ile merfu olması da mümkündür.

İbn Abbas: Biri diğerine selam verir, birbirleriyle selamlaşırlar demektir, demiştir.

Onları melekler selamlar, yahutta aziz ve celil olan Rabbleri onları selâm­lar, diye de açıklanmıştır. (İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun