"...Hüküm vermek ancak Allah'a aittir..." (Yusuf, 12/40) ayetini nasıl anlamalıyız?
- Seçimlerde oy kullanmak bu ayete ters düşmüyor mu?
Değerli kardeşimiz,
"... Hüküm vermek ancak Allah'a aittir; kendisinden başkasına değil, O'na tapmanızı emretmiştir..." (Yusuf, 12/40)
Hakiki olarak hüküm vermek ancak Allah'a aittir. Hüküm, hâkimiyyet, yönetim başkasına değil, ancak Allah'a aittir. Kur'an bu gerçeği önemine binaen birçok ayetlerle dile getirerek tüm insanları ve özellikle de hüküm verme yetkisini elinde bulunduran ve saltanatın gerçek sahibi olduğunu iddia edenleri uyarmıştır. İktidar sahibi kullar ise O'nun hükümlerini uygulamakla yükümlüdür.
Her şeyin yaratıcısı olan Allah inanç, ibadet ve toplumsal konularda nasıl davranması gerektiğini kitap ve peygamberler göndererek bildirmiştir. Yusuf suresinde geçen ayette de "Allah'tan başka ilah addedilenlerin düzmece tanrılar olduğu, yaratıcı, hüküm sahibi ve tapılacak tek mabudun eşi ve benzeri olmayan Allah olduğu nazara verilmiş, inanç konusunda insanların neye inanması gerektiği" belirtilmiştir.
İslam Toplumunun yönetim şekli konusunda Kur'an ve hadisin bize sağladığı malzeme sadece genel ilkelerdir. Geri kalan düzenleme insanların akıllarına havale edilmiştir. İnsanlar yaşadıkları çağın genel eğilim ve ihtiyaçlarını da dikkate alarak, İlahi ilkeler çerçevesinde toplumsal düzenlerini kurmak durumundadırlar. Ne Kur'an ne de hadis külliyatı bize belli bir yönetim şablonu dayatmamaktadır. Bu konuda Kur'an'ın bize önerdiği ilkeler "adalet", "istişare", "liyakat", "hak" gibi evrensel ilkelerdir.
"Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar..." (Nahl, 16/90)
Bu ayete göre insanlar hayatlarının tüm cephelerinde adalet ve iyiliği gerçekleştirmek durumundadır.
- "Allah'ın Hakimiyeti" ile "Halkın Hakimiyeti" nasıl bir arada düşünülebilir?
Bediüzzaman bu konuda ilginç sayılabilecek "mülk-melekut" ayırımını yapar ve yaklaşımını bunlar üzerine bina eder. "Mülk alemi" fizik ve organik alemi, "melekut alemi" ise fizik ötesi olan gayb alemini ifade eder. Mülk aleminde insan özgür bırakılmış, kendisine verilen cüz-i irade ile karar verme yetkisi verilmiştir. Melekut aleminde ise doğrudan İlahi kudret egemendir. Sebepler ve fizik aleme ait kanunlar orada geçerli değildir.
Bu yaklaşıma göre bizim muhatap olduğumuz alem mülk alemidir. İnsan iradesi bu alanda etkili olmakta, serbestçe seçebilmekte, insanın kudreti kendi fiillerini üretebilmekte ve bundan dolayı insan yaptığından da sorumlu olabilmektedir. Melekut alemi ise "daire-i itikat"tır. İnsan her şeyin dizgini Allah'ın elinde olduğuna itikat etmekle yükümlüdür. Ancak muamelat aleminde kendi aklıyla ve iradesiyle en iyi ve en yararlıları seçmek ve yapmak durumundadır.
Mülk alemindeki etkinlikleri Cenab-ı Hak insanların tasarrufuna bırakmıştır. Akli ve vehyi ilkeleri dikkate alarak insanlar sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel düzenlerini kendi ihtiyaçları doğrultusunda geliştirip kurabilir, gerektiğinde de değiştirebilirler.(Prof. Dr. Bünyamin Duran, Köprü Dergisi, s. 64)
Beş yıl boyunca idarecileri tenkit etme ihtiyacı duyan millete, idarecileri seçme ehliyeti verilmiştir. Halk da bunları seçmek için sandık başına gider. Bunları seçerken en iyi olanları seçmeye çalışırız. Bizim niyetimiz, onların devletimize daha faydalı olduğudur. Yoksa “bunlar, zararlı insanlardır” diye seçsek elbette sorumlu oluruz. Bundan sonraki iş, idarecilerin mesuliyetine kalmıştır.
İslam dininin belli bir yönetim şeklini mecbur etmediğini görüyoruz. Bu konuda temel kaide ve kurallar getirmiştir. Bunlar, adalet, eşitlik, harama girmemek şartıyla hürriyet gibi esaslardır. Bu sebeple yolculuğa çıkarken bile bir başkan seçmeyi emreden dinimiz, elbette vatan ve millet idaresine geçecek insanların seçimine kesinlikle karşı çıkmayacaktır. Diğer taraftan, ilk halifeler de hep seçimle iş başına gelmişlerdir.
Bir Müslümanın kendini yönetecek insanlardan vatanına, milletine ve mukaddesatına hizmet edececeğine inandığı birilerine oy vermesi helaldir. Hatta böyle bir görevden kaçması da doğru değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur'an'la büyük bir mücadele ver." (Furkan, 25/52) ayetini günümüzde nasıl yaşamalıyız?
- Allah emaneti ehline veriniz dediği halde, neden kendisi, zalim ve cahil olan insana emaneti vermiştir?
- Allah her şeyi en güzel biçimde mi yaratmıştır?
- Müslümanlar için hangi yönetim modeli idealdir?
- Mana alemi ne demektir?
- Kur'an mealinde ve tefsirlerde geçen "hüküm vermek" ne demek?
- Alemlerin en büyüğü nedir?
- Peygamber efendimiz kendisine daha inmeyen bir ayet hakkında fikir yürütebilir miydi? Tevbe suresi gelmeden önce kafirlerden cizye aldı mı?
- Peygamberimiz Hz. Muhammed’in söylemiş olduğu; güneşi sağ elime ayı da sol elime verseniz vallahi ben davamdan vazgeçmem, sözünün kaynağı nedir?
- Öldükten sonra nelerle karşılaşacağız ve nasıl bir sorgu suale çekileceğiz?