Milletlerin başlarına gelen bela ve musibetler, işlenen suçun çeşidine göre mi olur?

Milletlerin başlarına gelen bela ve musibetler, işlenen suçun çeşidine göre mi olur?
Tarih: 10.10.2011 - 08:14 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Her şeyi hikmetle yaratan Rabbimizin âdetine göre, hangi suçlara hangi musibeti gönderdiğini izah edebilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Ceza amelin cinsindendir.” manasındaki meşhur kuralın doğruluğunu teyit eden pek çok ayet ve hadis vardır. Konuyla ilgili bazı ayetlerin mealleri şöyledir:

“Göklerde ne var, yerde ne varsa hep Allah’ındır. Böyle olduğu için, sapıtanı ve doğru yolda olanı pek iyi bildiği, yaptıklarını kaydettiği içindir ki, kötülük işleyenleri, yaptıklarının karşılığı ile cezalandırarak, iyi hareket edenlere de en güzel mükâfatı verecektir.”(Necm, 53/31).

“İyi ve güzel davranışlarda bulunanlara en güzel mükâfat (cennet) ile daha da fazlası da (Allah’ın cemalini görmek) var.”(Yunus, 10/26)

“Sonra, o fenalık yapanların akıbetleri, en fena bir akıbet oldu.”(Rum, 30/10).

“İyiliğin karşılığı iyilikten başka mı olacak!”(Rahman, 55/60).

“(O inkârcılar) orada ne bir serinlik ne bir içecek tadarlar. İçecek olarak sadece kaynar su ile irin bulurlar. Bu, yaptıklarının tam karşılığıdır.”(Nebe, 78/24-26).

Konuyla ilgili bir kaç hadisin meali şöyledir:

“Kim dünyada Müslüman kardeşinin ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter.”(Aclunî, 2/252)

“Kim kardeşinin bir dünyevî sıkıntısını giderirse, Allah da kıyamet günü onun bir sıkıntısını giderir.”(Aclunî, 2/283)

“Allah kullarından ancak merhametli olanlara merhamet eder.”(Aclûnî, 1/216)

“Dilediğini yap; mutlaka karşılığını görürsün.”(Mecmau’z-Zevaid, 10/219).

“Allah’ı (n emirlerini) koru ki, Allah da seni korusun.”(Mezmau'z-Zevaid, 7/189).

Cezanın, işlenen suçun çeşidine göre olması; öncelikle, genel olarak iyiliğin karşılığı iyilik, kötülüğün karşılığı kötülük olması anlamındadır. Bununla beraber, verilen mükâfat veya cezanın yapılan işlere uygun bir şekilde olması da ikinci derecede düşünülebilen bir anlamdır.

- Bu ikinci anlamın bazı yansımalarını bazı olaylarda görmek mümkündür: Mesela;

a. Hz. Lut kavminin işlediği suç, bir nevi zina suçu olduğundan, gökten taşlanarak âdeta recmedilmişlerdir.

b. Hz. Hud’un kavmi olan Ad milletinin en belirgin özellikleri kuvvetlerine güvenmeleri idi. Gerçekten güçlü, kuvvetli bir yapıya sahip oldukları için, azgınlıklarında fırtına gibi esip geçiyorlardı. Bu şımarıklıklarına karşılık, ceza olarak kopan bir fırtınanın önünde duramayıp ezilip durdular.

Ayetlerde bu gerçeğe işaret edilmiştir:

“Âd halkına gelince: Onlar dünyada haksız ve sebepsiz yere büyüklük taslayıp, 'Kuvvet yönünden var mı bize galip gelecek?' dediler. Halbuki kendilerini yaratan Allah’ın, o mahlûklardan daha kuvvetli olduğunu görüp anlamadılar mı? Onlar Bizim âyetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardı. Biz de onların üzerine, o uğursuz günlerde bir kasırga gönderdik. Bunu onlara dünya hayatında bir rezillik ve rüsvaylık tattırmak için yaptık. Âhiret azabı ise daha çok rüsvay eder. Hem orada hiç kimse kendilerine yardım edemez.”(Fussilet, 41/15-16).

c. Hz. Salih’in kavmi olan Semud halkı, kendilerine bir mucize olarak gösterilen deveyi kesip yok ettiler. Allah da onların kökünü kazıdı.

“Zulmedenleri ise o korkunç ses tutuverdi de diyarlarında çökekaldılar. Sanki hiç orada yaşamamış gibi oldular, ortadan silindiler.”(Hud, 11/66-67)

mealindeki ayette amel ile cezasının bu münasebetini görmekteyiz. Âdeta, keserken zavallı devenin çıkardığı sese karşılık, onları da korkunç bir ses yakaladı. Deveyi çöktürüp kesmelerine karşılık, onlar da evlerinde çökekaldılar. Deveyi dünyadan yok edip sildikleri gibi, onlar da dünyadan silinip gittiler.

Bir hadisinde Hz. Peygamber (asm) şu beş şeye dikkat çeker:

1. Bir toplulukta açıktan fuhuş işlenir hale geldiğinde, onlar için taun (salgın hastalık) ve daha öncekilerde görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar.

2. Ölçü ve tartıda noksanlık yaptıklarında kıtlığa maruz kalırlar, geçim sıkıntısı çekerler ve zalim idareciler başlarına geçer.

3. Mallarının zekâtını vermediklerinde semadan gelen yağmurdan mahrum kalırlar. Eğer hayvanlar olmasa, kendilerine hiç yağmur gönderilmez.

4. Allah ve Rasulünün ahdini yerine getirmediklerinde, Allah onlara dışardan düşman musallat eder. O düşmanlar onların ellerindeki bir takım mallara sahip olurlar.

5. Onların idarecileri Allah'ın indirdiğiyle hükmetmediği ve Allah'ın indirdiğini seçmediklerinde, Allah onlara kendi içlerinde dahili fitne verir.(İbnu Mace, Fiten, Hadis No: 4259)

Hz. Peygamber (asm), bir hadislerinde de on beş kötü özelliğe dikkat çekip şöyle der:

"Ümmetim on beş özelliği kendinde gösterdiğinde belalar onları bulur:

1. Devlet malı ganimet sayılıp, belli bir zümrede olduğunda.

2. Emanete hıyanet edildiğinde.

3. Zekat vermek zor geldiğinde.

4. 5. Kişi hanımının (helal olmayan, heves ve kapris dolu) isteklerini yerine getirip, annesine karşı geldiğinde.

6. 7. Arkadaşlarına ikram edip, babasına kaba davrandığında.

8. Mescitlerde sesler yükseltildiğinde.

9. Bir kavmin en rezili onlara önder olduğunda.

10. Kişiye şerrinden dolayı ikram edildiğinde.

11. İçki içildiğinde.

12. İpek elbise giyildiğinde (erkekler için).

13. Şarkıcı ve şarkı aletleri yaygınlaştığında.

14. Bu ümmetin sonra gelenleri önce gelenlere lanet ettiğinde.

15. Dinsiz eğitim yapıldığında.

İşte o zaman, bir kızıl rüzgâr veya bir hasf veya bir meshi bekleyiniz. (Tirmizi, Fiten, 38)

Hadiste, bu on beş olumsuz özellik görüldüğünde üç sonucundan söz ediliyor:

- Kızıl bir rüzgâr. Evet, böyle bir rüzgâr yetmiş yıl boyunca kuzeyden dünyanın her tarafına esti. Avrupa'nın yarısını, ülkemiz halkının epey bir kısmını, koca Çini ve daha pek çok ülkeyi etkisi altına aldı.

- Hasf, çöküntü demektir. Bu özellikleri gösteren bir toplulukta elbette bir çökme olacaktır. Ülkemizde de yaşanan toplumda, ailelerde, ahlakta, namusta, fedakarlıkta görülen maddi- manevi çöküntülere bir açıdan bakılabilir.

- Mesh, insanın hayvana çevrilmesidir. Kur'an-ı Kerim'de bazı toplulukların maymun ve domuz haline çevrildiği anlatılır. Bu çevrilmenin, maddeten olması mümkün olduğu gibi, ma'nen olması da mümkündür. Örneğin maymun taklitçi bir hayvandır. Domuz ise, hayvanlar içinde eşini kıskanmayan tek hayvan... Bu açıdan bakıldığında sayılan özelliklerin tesiriyle, maymun tabiatında nice günah taklitçileri, domuz tabiatında nice namus yoksunları görülecektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun