Mahşerde herkes dilediği gibi savunma yapabilecek mi? Birisi çıkıp -hâşâ- "Allah'ım, ben yaratılmak istemeden sen beni yarattın ve ben istemediğim halde beni imtihana maruz bıraktın. Şimdi zorla katıldığım bir imtihandan dolayı beni hesaba çekiyorsun."

Tarih: 10.11.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evvelâ şu hakikati hatırlatmakla mevzuya başlamakta fayda mülâhaza ediyoruz. Hesap sormak, siğaya çekmek, ancak Allahü Azimüşşân'ın hakkıdır; mahlûkatın O'na sual ve hesap sormaya hakkı yoktur. Umum mülkün yegane sahibi, tek hâkimi Allahü Azimüşşân'dır. O Sultan-ı Ezel ve Ebed kendi mülkünde elbette dilediği gibi tasarruf eder. Amma O Âdil-i Hakîm ve Rahîm-i Mutlak'ın bütün tasarrufat-ı hakîmane, rahîmâne ve âdilânedir. Hiç kimse O'nun mahlûkatına O'ndan başka şefkatli ve merhametli olamaz.

Yukarıdaki soruyu soranların görünüşte acıdıkları, gerçekte ise kendi günahlarına özür olarak ileri sürmek istedikleri o şahıs, Cenâb-ı Hakk'ın kuludur. Bizimle ilgisi sadece insaniyet cihetiyledir. Onu, ana rahminde bir damla su halinden rahmet ve inâyetiyle insan şekline getiren, ona akıl ihsan eden ve dünyadan faydalanabilmesi için gerekli bütün maddi ve manevî cihazlarla teçhiz eden Allahü Azimüşşân'dır. Öyle ise, o adama karşı hiç kimse onun Rahîm olan yaratıcısından daha şefkatli olamaz.

Haşir meydanı, hayvanların bile gerek insanlardan ve gerekse birbirilerinden olan haklarının alınacağı, hattâ bir kâfirin Müslümanda olan hakkının dahi hesaba katılacağı bir yüce adalet divânı olarak insanları beklemektedir. Hayvanların birbirinde olan küçük haklarını bile, mahiyetini bilemediğimiz hassas bir teraziyle tartan O Âdil-i Mutlak, elbette ki insanları da o mutlak adaletiyle muhakeme edecektir.

"Allah, kişiye ancak gücünün yeteceği kadar teklif eder." (Bakara, 2/286.)

buyurmakla, kullarına çekemeyecekleri yükleri teklif etmediğini açıkça bildirmektedir. Âdil-i Mutlak olan Allahü Azimüşşân her insana bu dünya imtihanını kazanacak bir akıl ihsan etmiş, akıl hastaları ile sinn-i teklife ulaşmayan çocukları imtihandan muaf tutmuştur.

Mahşer meydanındaki hesap Kur'an da şöyle buyuruluyor:

"O gün insan sınıflarından her birini rehberleriyle (izinden gittiği kimselerle birlikte) çağıracağız. Artık kimin kitabı (defteri), sağından verilirse, onlar kitaplarını, en küçük haksızlığa uğratılmayarak okuyacaklardır." (İsrâ, 17/71).

Herkese "Amel defterini oku!" denilecek (İsrâ 17/14). Her insan da amel defterinde neler yazılı olduğunu anlayacaktır.

"Yüce Allah, kula bu gün şahid olarak nefsin ve şahidler olarak Kirâmen Kâtibin melekleri kâfidir, der ve sonra ağzı mühürlenir ve azaları da dünyada neler yaptıklarını anlatır." (Müslimden et-Tâc, V, 372).

"O gün onların ağızlarını mühürleriz. İşleyip kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şehâdet eder." (Yâsin, 36/65).

Kıyamet gününde biz o müşriklerin ağızlarını mühürleriz. Artık ağızlan konuşamaz olur. Dünyada işledikleri isyanları bize elleri bildirir. Ve dünyada kazandıkları kötü amellerine ayakları şahitlik eder. AlIah Teala bu âyet-i kerimelerde, kıyamet gününde, kâfir ve münafıkla­rın hesap verme şekillerini beyan etmektedir. Enes b. Mâlik diyor ki:

"Birgün biz Resulullahın yanında bulunuyorduk. Resulullah güldü ve: "Neden güldüğümü biliyor musunuz?" dedi. "Allah ve Resulü daha iyi bilir." dedik. Resulullah dedi ki: "Kulun Rabbiyle konuşmasına güldüm. Kul diyecek ki "Ey Rabbim, sen bana zulmetmekten beni beri kılmamış mıydın?" Allah "Evet beri kılmıştım." diyecek. Kul, "Ben kendi aleyhime benim dışımda birinin şahit­lik etmesine izin vermem." diyecek. Allah ise: "Senin aleyhine bizzat kendi şa­hitliğin ve Kiramen Kâtibîn meleklerinin şahitliği kâfidir." diyecek ve onun ağ­zını mühürieyecektir. O kişinin organlarına: "Konuş!.." denecek, organları da yap­tığı işleri anlatacaktır. Sonra kişiye konuşma izni verilecek o da organlarına: "Kahrolun, ezilin. Ben sizi savunuyordum." diyecektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun