KABZ (Alışverişte Satılanı Teslim Alma)
Avuçlama, sahip olma, teslim alma, yakalama, dürme, alma, kanat çırpma. Bir şeyi teslim almak, ona sahip olmak, ele almak ve el koymak anlamında bir hukuk terimi. (Âyetlerdeki anlamı için bk. el-Bakara, 2/245, 283; et-Tevbe, 9/67; el-Furkân, 25/46; Tâhâ, 20/96; el-Mülk, 67/19; ez-Zümer, 39/67).
Tasavvufî bir terim olarak kabz takallüs, sıkılma, sıkışma anlamlarında olup, yayılma, açılma, iç açılması demek olan "bast" ın zıddıdır. Kabz, korku (havf) durağına tekabül eden ruhî bir haldir. İnsanda bu sıkıntı hâlini meydana getirenin Allah olduğu kabul edilir.
Es-Sarrâc bu iki terimi şöyle tarif eder: "Kabz ve bast yüce ve rûhî iki hal olup, ariflere mahsustur. Allah onları sıktığı zaman, yemek, içmek ve eğlenmek gibi caiz olan şeylerden ve gıdaların bir kısmından alıkoymada etkili olur. Ariflerin gönlünü açtığı zaman da, kendilerini korumayı üzerine almak sûretiyle, o câiz olan şeyleri yine kendilerine iâde eder. Kabz arifin öyle bir hâlidir ki, kendisine bu durumda marifetullahtan başkasına elverişli bir mekân bırakılmamıştır" (Kitâbü'l-Lüma', nşr. Nicholsun, s. 342). Orta ça; hristiyan tasavvufunda kabzını karşılığı olan terim, Fransızca "desolation" dur. Bu kelime sözlükte; yıkıklık, haraplık, büyük keder, büyük iç sıkıntısı anlamlarına gelir (İ. Hami Danişmend, Cirand Dictionnaire Francais Terc., İstanbul tv. I, 361).
Kur'an'da; "insanın gönlünde, işlerinde ve rızkında darlık meydana getiren de, genişlik ve bolluk veren de Allah'tır" (el-Bakara, 2/245) buyurulur. Kabz bir hukuk terimi olarak; bir şeyi almak, onu teslim almak, ona el koymak demektir. Kur'an'da, vadeli borçlanmalarda, borcun yazı ile tesbitini bildiren ayetîn devamında; "Eğer yolculukta iseniz ve yazıcı da bulamazsanız, teslim alacağınız rehinler de yeter" (el-Bakara, 2/283) buyurudur. Burada, "makbûza" kelimesi kabz kökünden ism-i mef'ul olup, "kabzedilmiş, teslim alınmış" anlamına gelir.
Hadis-i şeriflerde, satın alınan bir şeyin, teslim alınmadan önce, üçüncü bir şahsa satışı yasaklandığı için, akitlerde veya alma hakkı doğan şeylerde fiilen veya hükmen kabz önemli bir prensiptir (Buharı, Bul u, 54, 55; Müslim, Buyu', 29, 32, 34, 35, 39, 41; Ebû Davud, Buyû', 65).
Satım akdinde teslim; satılanı alıcının iktidar alanına geçirmek demektir. Bu teslim alma işlemine kabz denir. Teslim, satıcının, akitten doğan borçlarındandır. Alıcı da kabz ile yükümlüdür. Alıcı kabz ile, satın aldığı malda tasarrufa muktedir hâle gelir (el-Kâsânî, Bedâyîu's-Sanâyi', V, 244; bkz. et-Tehânevî, Keşşâfu lstılâhati'l-Fünûn, 126, 1198).
Menkul malların kabzı, alıcıya bu malda tasarruf imkânının sağlanmasıyla gerçekleşir. Gayrimenkullerin teslimi, alıcının içine girmesi veya arsayı görecek şekilde yakınında durması, yahut da kapı anahtarlarına sahip olması ile tamam olur. Ancak ölçü, tartı veya standart olup sayı ile alınıp satılan mislî malların kabzı, ölçülerek, tartılarak veya sayarak, satılanın tamamını teslim almakla gerçekleşir (el-Kâsânî, a.g.e, V, 234; İbn Abidîn, Reddü'l-Muhtâr, IV, 43; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî fî Uslûbihi'l-Cedîd, Dımaşk (ty), 213, 214; Mecelle mad. 262, 277).
Türk Borçlar Kanununa göre, teslim, menkullerde zilyedliğin nakli ile gerçekleşir. Gayrimenkullerde zilyedliğin nakli yanında, tapulu yerler için tapu siciline tescîl de şarttır (Feyzioğlu, Borçlar Hukuku, İstanbul 1970, I, 171, 174).
Hamdi DÖNDÜREN