Anne Amine, Baba Abdullah

Her ikisi de Mekke’nin soylu ailelerinden. Hz. Muhammed’in soyu geriye doğru 20 nesil boyunca net olarak bilinmekte. Amine 15, Abdullah ise 18 yaşındadır. Hem komşu hem de yakın akrabadırlar. O nedenle de daha evlilik öncesinden birbirlerini iyi tanıdıkları kesin. Soylu fakat fakirdirler. Baba mesleği olan tüccarlığı devam ettiren Abdullah evlendikten 10 gün sonra ailesine daha rahat şartlar sunabilmek için, kârlı olmasını umut ettiği uzun bir sefere çıkar. Şam’a giden bir kervana katılır. Küçük bir sermayesi vardır. Ve biraz kâr da eder. Fakat geri dönüş yolculuğu sırasında hastalanır. Kervan Medine’ye vardığında yola devam edecek hali kalmaz, daha da ağırlaşır. Ve Medine’de eşinin akrabalarının yanında vefat eder. Vefat ettiği evin önüne de defnedilir. Acı haber tez ulaşır, Mekke’ye. 6.5 aylık gelin, 15 yaşındaki Amine dul, henüz ana karnında 6 aylık bebe Muhammed ise yetim kalır. Amine-Abdullah çifti 6.5 aylık evlilikleri boyunca topu topu 10 gün beraber olurlar. Muhammed bebe ise babasını hiç göremez bile. Açıkça bellidir ki kader bu evliliği sadece Hz. Muhammed’ in vücut bulabilmesi için onaylamıştır. Ve daha dünyaya gelirken babasız, altı yaşında da anasız kalması ise O’nun eliyle insanlığa sunulacak olan şefkat ve merhamet duygularını iliklerine kadar hissedebilmesi, yetim olmanın, ezik olmanın, garip olmanın, fakir ve sahipsiz bulunmanın ne demek olduğunu, bu acıların ne denli derin ve yakıcı olduğunu bizzat yaşayarak öğrenebilmesi içindir. Bu sayede yetim, fakir ve zulme uğramış insanlara yardım etmenin değerini anlar, bu duygular O’nu bütün yaşamı boyunca ezilenlerin dostu ve sığınağı yapar. Hatta maddi yaşamı sonlandıktan sonra da bütün zamanlar boyunca ve O’nu biraz olsun tanıma olanağına sahip olmuş bütün mekânlarda.

20 Nisan 571’de dünyaya gözlerini açan Muhammed bebeği zor bir hayat beklemektedir.

Kendisi acılara doğar ama onunla beraber Mekke’de insanlar bolluğa kavuşur. O’nun doğduğu seneye Mekke Arapları “ bolluk senesi” der. Ve aynı sene içerisinde, Hz. Muhammed’in doğumundan 50 gün önce “ Fil Olayı” yaşanır. Mekke’nin ve Kâbe’nin dini-ticari işlevini kıskanıp, Yemen’e, kendi başkentine aktarma hevesinde olan Yemen kralı Ebrehe’nin komutasında büyük bir ordu, Mekke’ye saldırır. Maksatları Kâbe’yi yıkmaktır. Büyük savaş filleriyle de desteklenen ordu, Mekke sınırlarında bir mucizeyle karşılaşır ve ‘Ebabil’ adı verilen kuşların pençelerinde ve gagalarında taşıdıkları ‘Siccil’ denen cehennem taşlarıyla yok edilir.

Abdullah’tan Hz. Muhammed’e kalan bütün miras, bir hizmetçi, 5 deve, birkaç keçi, bir kılıç ve biraz da gümüş paradan ibarettir. Fakat çok anlamlıdır ki, 63 sene sonra Hz. Muhammed’ ten varislerine kalacak olan maddi miras bu kadar bile olmayacaktır.

Doğduğu andan itibaren çevresi O’nun sıradan bir çocuk olmadığını giderek daha net hisseder. İlk dikkat çeken fiziksel yetenekleri ve performansı olur. 2 aylıkken her tarafa yuvarlanmaktadır. 3 aylık olduğunda ayakta durmaya, 4 aylıkken duvara tutunarak yürümeye, 7 aylık olduğunda ise koşmaya başlar. 8 aylık olduğunda da konuşmaktadır.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun