Kadının sevabına kocası ortaktır, ama kadın kocasının sevabına ortak olamaz, sözü doğru mudur?

Tarih: 31.12.2014 - 03:21 | Güncelleme:

Soru Detayı

“Kadının işlediği sevapların aynısı kocası için de yazılıyor, fakat kadın kocasının işlediği sevaplardan istifade edemiyor." diye bir şey işittim.
- Bu meselenin İslam’da yeri var mıdır, alakalı ayet veya hadis var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sorudaki şekliyle bir ayet veya hadise rastlayamadık. Fakat, böyle bir bilgi Kur’an’ın ve hadisin genel prensiplerine ters düşüyor. Örneğin;

a) “İyilik ve takvada yardımlaşın.” (Maide, 5/2) mealindeki ayette kadın-erkek farkı olmaksızın güzel işlerde yardımlaşma emredilmektedir.

Emredilen her şeyin mutlaka bir karşılığı vardır. Zira emir farz-vacip veya sünnettir. Bunların hepsinin sevabı vardır.

Şu bir gerçektir ki, ailenin geçimi, idaresi, erkek ile kadının müşterek çalışmalarına bağlı olarak tahakkuk eder. Öyleyse, erkek ile kadın her ikisi de bu ortak çalışmadan sevap kazanırlar.

b) Kocasının ihtiyaçlarına yardım eden, çocuklarının bakımını yerine getiren ve ev işlerini yapan kadınların, bu işlerden dolayı, erkeklerin yaptıkları ama kadınların yapamadığı bazı ibadetlerden mahrum kalmadıkları, bu ibadetlere o kadınların da ortak oldukları müjdelenmiştir. Nitekim şu olay bunun en güzel örneklerinden biridir:

Esma isimli sahabiye, çok yerinde ve güzel konuşan, akıllı bir hanımdı. Rasûlullâh (asm)’ın huzûruna çıktığında, Efendimiz'e derin bir saygı içerisinde ve tatlı bir ifâde ile şunları söyledi:

"Anam babam sana fedâ olsun ey Allâh'ın Rasûlü! Ben kadınlar tarafından elçi olarak gönderildim. Allah seni bütün erkeklere ve kadınlara peygamber olarak göndermiştir. Biz kadınlar sana ve senin Rabbine îmân ettik. Lâkin biz evlere kapanıp kalıyoruz. Beylerimize hizmet edip çocuk yetiştiriyoruz. Siz ise cumâ namazları kılmak, câmilere ve cemâate gitmek, hastaları ziyâret etmek, cenâze namazı kılmak, hac üstüne hac yapmak, daha da önemlisi Allâh yolunda muhârebe ve cihâd etmek gibi fazîletlerle bizden üstün oluyorsunuz. Ancak siz hac, umre ve kâfirlerle mücâhede etmek üzere evinizden çıktığınız vakitlerde, biz sizin mallarınızı korur, iplik eğirip elbiselerinizi dokur ve çocuklarınızı besleriz. O hâlde bizler de o hayır ve sevaplı işlerin ecirlerinde sizlere ortak olur muyuz?"

Peygamber Efendimiz (asm) Esmâ'nın bu sözlerini dinledikten sonra, yanlarında bulunan ashâbına dönerek:

"Siz hiç din işlerinde soru soran bir kadından, bundan daha güzel sözler işittiniz mi?" buyurdu. Onlar da:

"Ey Allâh'ın Rasûlü! Biz bir kadından, böyle güzel ifâdeler beklemezdik!" dediler. Rasûl-i Ekrem tekrar ona hitâb ederek:

"Ey hatun! Diyeceklerimi belle ve seni gönderen kadınlara da anlat ki; hanımların kocası ile iyi geçinip, kocasının hoşnutluğunu kazanması o fazîletlerin hepsine eşit olur." buyurdu. (Beyhakî, Şuabu'l-îmân, VI, 421; Heysemî, Mecmau'z-zevâid, IV, 305)

Bu güzel haberle sevinen Esmâ Hatun hemen gidip duyduğu gerçekleri, ashâb-ı kirâmın hanımlarına muştulamış ve vazîfelerinin kıymetini anlamalarını sağlayarak şevklerini artırmıştır.

c) Bu konuda Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadeleri oldukça açıklayıcıdır:

“Nasıl ki dört beş adamdan iştirak niyetiyle biri gazyağı, biri fitil, biri lâmba, biri şişe, biri kibrit getirip lâmbayı yaktılar. Her biri tam bir lâmbaya mâlik oluyor. O iştirak edenlerin her birinin bir duvarda büyük bir âyinesi varsa, her birinin noksansız, parçalanmadan birer lâmba oda ile beraber âyinesine girer.”

"Aynen bunun gibi, Allah rızası için yapılan ortak işlerden hasıl olan sevabın tamamı her birinin amel defterine noksansız girer. Bu husus, ehl-i hakikat arasında meşhud ve vakidir. Allah’ın geniş rahmeti ve sonsuz kereminin de bir gereğidir." (bk. Lem'alar, s. 164-165)

Demek ki birbirine karşı hıyanet etmeksizin, Allah rızası ve aile hukuku için yapılan işlerden her iki taraf da istifade eder.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun