İmamlığın peygamberlikten üstün olduğu iddiası Kur'an’da geçer mi?

Tarih: 09.07.2013 - 10:46 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İmametin nübüvvetten üstün olduğu Kur'an’da açıktır.

- Hz. İbrahim (as) nübüvvet makamı olmasına, vahiy gelmesine rağmen son dönemlerinde Allah'ın onu sınadığı ve bu sınanmalardan geçtikten sonra Allah'ın onu halife (imam) kıldığı bir gerçektir. Ve imamet makamına yükselmiştir. Hakeza Hz. Davud (as) düşmanını yendikten sonra Allah onu imam kılmıştır.

- Bu göre nübüvvet makamında olan Hz. Peygamberimiz (asm)'in de imamet makamı var mıydı; varsa Kur'an’da ve hadislerde delillerini gösterebilir misiniz?

- Yok ise Peygamberimiz (asm) diğer imamet makamında olan peygamberlerden nasıl üstün oluyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu bilgilerin hiçbir tarafı doğru değildir. Hiçbir ayette imametin nübüvvetten daha üstün olduğuna dair en ufak bir söz kullanılmamıştır. Özellikle bu imametten maksat, peygamberlerin imameti yani rehberlik ve önderlikleri ise, bu kavram zaten nübüvvetin içindedir ve ancak nübüvvet sayesinde kazanılmıştır.

Yok eğer, imametten maksat Şianın iddia ettiği gibi, ehl-i beyt imamlarının imameti ise, bunun nübüvvetten daha üstün olduğunu söylemek için gerçekten akıldan istifa etmek gerekir. Zira, hiçbir imam Allah’ın vahyine mazhar değildir. Böyle bir iddia zaten açık küfür olur.

İnsanlık camiasında en büyük payenin peygamberlerin olduğu her akıl sahibinin rahatlıkla anlayacağı bir konudur. Zaten, on iki  imamların şerefleri, rütbeleri, Hz. Peygambere neseben ve dinen ona bağlı olmalarından kaynaklanıyor. Ömer’i Hz. ömer yapan, Ali’yi Hz. Ali yapan Hz. Peygamber (asm)'dir.

İmamlık nübüvvetin bir yansıması olarak ve nübüvvete bir hizmetkârlık olması durumunda bir değer ifade eder. Yoksa, Kur’an’da kâfirler için de imam kavramı kullanılmıştır. Aşağıda meali verilen ayette bu gerçeği görmekteyiz:

“Eğer anlaşmadan sonra yeminlerini bozarlar, bir de dininize hücum ederlerse, artık kâfir güruhunun İMAMLARI (öncüleri / önderleri) ile savaşın. Çünkü onların gerçekte artık yeminleri ve ahitleri kalmamıştır. Umulur ki, hiç değilse bu durumda, inkâr ve tecavüzlerinden vazgeçerler.” (Tövbe, 9/12)

Keza, Kur’an’da İsrailoğullarının kralları, önderleri için de İmamlık vasfı kullanılmıştır:

“Biz ise o ülkedeki güçsüzlere ihsanda bulunmak, onları İMAMLAR (örnek şahsiyetler / önderler / krallar) yapmak ve ülkeye onları vâris kılmak, onlara dünya hâkimiyeti vermek; Firavun’u, Haman’ı ve onların ordularını ise korktuklarına uğratmak istiyorduk.” (Kasas, 28/5-6)

mealindeki ayetlerde bu gerçeği görmekteyiz.

Kur’an’ın bu açık ifadeleri ortada iken, hâlâ kalkıp da İMAMET kavramına mutlak olarak bir kutsiyet, bir masumiyet izafe etmek, Kur’an’ın verdiği iman şuuruyla bağdaşmaz.

İslam ve iman hakikatlerini folklorik bir eğlence gibi görmek veya bir futbol takımını tutar gibi tutmak, insanın ahiretine mal olacak kadar zararlıdır. Allah cümlemize hidayet nasip etsin.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun