İhramlının avladığı hayvanın değeri için neden iki şahit istenir?

İhramlının avladığı hayvanın değeri için neden iki şahit istenir?
Tarih: 04.02.2019 - 09:48 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Maide suresinde ihramlının av yapması yasaklanır, eğer avlanırsa öldürdüğü hayvanın değerini tesbit için iki tane şahit istenir. Buna ne gerek var ki, bunun hikmeti nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Maide suresi 95. ayette Rabbimiz şöyle buyurur:

"Ey iman edenler, ihramlı iken av hayvanı öldürmeyin. İçinizden kim kasten onu öldürürse, öldürdüğü hayvanın dengi ona cezadır. (Öldürülen avın kıymetine) içinizden iki adaletli kişi hükmeder." (Maide, 5/95)

Ayet-i celilenin beyanıyla; ihramlı olan bir kimsenin avlanması haramdır. Eğer avlanarak bir hayvanı öldürmüşse, öldürdüğü hayvanın misli kadar ceza vardır.

Ayetteki mislin manası, öldürülen hayvanın kıymetidir. Yani ihramlıyken bir hayvanı öldüren, öldürdüğü hayvanın kıymetinde bir hayvanı kurban eder ya da öldürdüğü hayvanın kıymeti kadar sadaka verir verir. Demek ihramlıyken, mesela bir tavşanı ya da bir kuşu avlayan kimse, öldürdüğü tavşan veya kuşun kıymeti kadar bir meblağı sadaka olarak vermelidir...

Peki, hayvanın kıymetini kim belirleyecek?

Ayet diyor ki: Öldürülen avın kıymetine, içinizden iki adaletli kişi hükmeder. Yani öldürülen hayvanın kıymetini öldüren kişi değil, iki adil kişi takdir edecektir. Demek bir tavşanın kıymetini bile, öldüren kişi zannına göre tespit edememekte, o tavşanın kıymetini adalet sahibi iki kişi belirlemektedir.

Acaba, bir kuşun veya bir tavşanın kıymetini dahi, iki adil kimseye tespit ettiren Allah Teâlâ, hiç mümkün müdür ki, İslam'ın hükümlerini anlama hususunda bizi başıboş bıraksın ve sadece zannımızın hakemliğini kâfi görsün?

Yani Allah Teâlâ, bir dirhemin dörtte biri kıymetindeki tavşanın değerini iki adil kimseye tespit ettirsin, böyle basit bir meseleyi bile vehmimize ve zannımıza bırakmasın; daha sonra şeriatın helalini, haramını ve İslam'ın diğer kıymetli meselelerini, bizlerin anlayışına bıraksın; zannımızın hakemliğini kabul etsin ve "nasıl anlıyorsanız öyle amel edin" desin...

Bu olabilir mi? Elbette olamaz.

Daha Arapça bilmeden kendini müçtehid zannedenlerin ve Kur'an'ın mealinden hüküm çıkaranların vay haline!..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun