Hz. Ebu Bekir'in bütün malını vermesi, İslam'ın orta yol anlayışına aykırı değil midir?

Tarih: 25.08.2014 - 10:24 | Güncelleme:

Soru Detayı

“Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun.” Ve

“(O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.”

- Bu ayetlerin ışığında bazıları Hz. Ebu Bekir (ra)'ın tüm malını Allah yolunda harcayarak ailesine bırakmadığını ve bu hareketinin bu ayetlerle uyuşmadığını söylüyorlar...

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetlerin meali:

“Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma! Sonra  ayıplanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun.” (İsra, 17/29)

“Rahman’ın o has kulları, harcamalarında ne israf eder, ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisinin arasında bir denge tuttururlar.” (Furkan, 25/67)

1) Önce şunu belirtelim ki, bu her iki ayette de cimrilik ile israf (malı saçıp savurma)dan söz edilmiştir. Cimrilik, muhtaç insanların ihtiyacını gidermeye engel olduğu gibi, saçıp savurmak da engeldir. Çünkü malını boş/lüzumsuz yere israf edenler de elinde bir şey bırakmadıkları için vermeleri gereken kimselere karşı bu yükümlülüklerini yerine getiremezler. (bk. Taberi, Zemahşeri, Razi, ilgili ayetin tefsiri)

- Bundan anlaşılıyor ki, ayette ifade edilen husus, bir kimsenin malının tamamını Allah yolunda harcamaktan ziyade, lüzumsuz yere israf edip malını saçıp savurmak suretiyle servetini tüketen kimselere yöneliktir.

- Bilindiği üzere her şeyde ifrat, tefrit ve vasat dereceler vardır. Malı harcama noktasındaki ifrat tarafı  israftır. İsraf bir malı haddi aşacak şekilde harcamak ve bu sebeple de müstahak olan nice kimseleri mahrum bırakmak anlamına gelir. Tefrit ise, cimriliktir ki, gerekli harcamaları yapmamaktır. Bunun vasat derecesi (orta yolu) ise israf ile cimrilik ortasını bulup Allah için harcamalarda bulunmaktır.

2) Nitekim, Furkan suresinde bu husus daha açık bir ifadeyle ortaya konmuştur. Buna göre, bir insan cimrilik edip muhtaç kimselere yardım etmediği zaman kötülenenler arasına girdiği gibi, başka muhtaçları göz ardı edip sadece bir/birkaç kimseye israf derecesinde servetinin tamamını verdiği takdirde de kötülenmiş olur.

Bu sebepledir ki, alimler İsra suresindeki ayette yer alan “kınanırsın” mealindeki ifadeyi “yükümlülüğünü yerine getirmediğin kimseler tarafından kınanırsın” şeklinde açıklamışlardır. (bk. Taberi, Zemahşeri, Razi, ilgili ayetin tefsiri, a.y.)

3) Bu ayetlerde söz konusu edilen “İsraf” kavramı Allah’ın rızasını gözetmeyen bir savurganlıktır. Allah rızasını gözeten bir harcama ne kadar fazla olursa olsun israf sayılmaz. İmam Azamın dediği gibi:

"Hayırda ve ihsanda (fakat müstahak olanlara vermek) israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur." (bk. Nursi, Lem'alar, 144)

4) Hz. Ebu Bekir gibi sadakatin zirvesinde bulunan bir zatın malının tamamını Allah yolunda harcamak üzere ortaya koyması ve ailesine Allah’ı ve Resulünü bırakması (Ebû Dâvûd, Zekât, 39) gibi müstesna bir durum sergilemesi onun bu sıddikiyet mertebesindeki şânına layık bir davranıştır.

Ayrıca, seferberlik, kıtlık ve acil-hayati ihtiyaçlar olduğunda; dinin, nefsin ve neslin korunması, malın muhafazasının önüne geçer. Böyle durumlarda, gerekirse bütün servet; maddi olan her şey feda edilebilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun