er-Razi, beş ezeli ilke teorisiyle küfre mi girmiştir?

Tarih: 25.04.2018 - 00:01 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Zekeriyya er-Razi, ilkçağ Yunan filozoflarından beş şeyin kadim olduğunu rivavet etmiştir. Bunlar, Yaratıcı, külli nefs, ilk heyula, mutlak zaman ve mutlak mekândır. Razi varlığın var oluşunda bu beş şeyin zorunlu olduğunu belirtir.

Zekeriyya er-Razi'ye göre yaratıcı ezelidir, cisim değildir ve değişime uğramaz; çünkü O oluş ve bozuluştan uzaktır. Her şeyin düzenleyicisi olup kendi kendine kaimdir.

Külli nefs ise Zekeriya er-Razi’ye göre ilahi iradenin kendisine yönelmesi açısından kadimdir. Heyula ise, suret almamış madde olarak külli nefsin kendisine yöneldiği diğer bir kadim ilkedir. Mutlak mekân ise heyulayı kuşatan mekândır. Bu da heyulanın yöneldiği bir oluş olarak kadimdir. Mutlak zaman ise ölçülsün ya da ölçülmesin mutlak mekândaki heyulanın zamanı olarak kadimdir.

Zekeriya er-Razi mümkün varlıkların var oluşlarına rasyonel bir açıklama getirmeye çalışmıştır. Allah’ın iradesini kabul eden Razi yoktan yaratma düşüncesi yerine akılcı bir bağlamda ilahi iradenin işleyişi ile mümkün ve hadis varlıkların doğasını bir araya getirmeye çalışmıştır.

Zekeriya er-Razi, İslam dini açısından ulûhiyete ait zati bir sıfat olan kıdem’i dört ayrı kademeye paylaştırmaktadır. Ancak, onun anlayışında yaratıcının bu kıdem mertebeleri içerisinde akdemiyeti söz konusudur. Zira söz konusu kıdem anlayışı bir sıralama içermektedir. Değişken dünya ve tikel oluşlar açısından külli nefs, heyula, mutlak mekân ve zaman kadim iken, ilahi zatın yaratmaya yönelmemiş saltlığı açısından hadistirler. Bu nedenle ilk ezeli ilkeye el-Bari ismini vermektedir.

Zekeriya er-Razi’nin tekfir edilebilmesi için ilahi bir sıfatı inkâr etmesi gerekmektedir. Oysa o kıdem sıfatını inkâr etmemekte, ancak bu sıfatı akılcı bir tarzda mümkün varlıklar açısından yorumlamaktadır. Onun eski Yunan felsefesi bağlamındaki bu yorumu, İslam akaidinin kendisinden önceki bir felsefe ile temellendirilmeye çalışılması açısından yanlıştır.

Bu tür İslam öncesi felsefeler ile İslam akaidini yorumlamak, İslam dininin hassas olduğu tevhit inancına aykırı yorumlara kapı aralamaktadır. Doğru olan, İslam akaidinin Kur'an ve sahih sünnet bağlamında kökene sadık kalarak anlaşılmasıdır.

Allah’ın zatının imana konu olan benzersizliği, onun yaratmasında ve diğer fiillerinde de geçerlidir. Onun zatı ve de fiillerinin işleyişi insan aklının hegomanyasına tabi değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun