Ehl-i sünnet insanları şirke mi teşvik ediyor?

Tarih: 05.06.2021 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- ​Sosyal medyada gezinirken şu iddialara rastladım:
“Ehl-i Sünnet dini, apaçık şirk dini ve hadis alimi dedikleri insanların hiçbiri o dini bilmiyor.
1. Reddedenin mürted ilan edildiği mütevatir hadislerin sayısında bile mutabık değiller.
2. En baba hadisleri olan ''Size Kur'an ve sünneti bıraktım'' hadisi Kütüb-ü Sittelerinde bile yok.
3. Ebu Hanife'nin reddettiği hadisleri kitabına alan Buhari, Ebu Hanife'yi “güvenilmez adam” ilan ediyor. İşin garibi Ehli sünnetçiler ikisine de tabi oluyor.
4. Said Nursi "namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur" der. Yani dinden çıkmıştır der.
- Ehlisünnet acayip bir şirk ve çelişkiler çöplüğü. Ne delilleri var ne bilgileri...”
- Bu kişinin bu iddialarına nasıl cevap verebiliriz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1) Bunun neresinde şirk vardır? Devasa bir külliyat literatürü olan hadis edebiyatında farklı yorumların, farklı sayıların bulunmuş olması ilmin zorunlu bir neticesidir.

Reddedenin mürted ilan edilmesinin mütevatir hadislerin inkârına bağlamak, ilmî kriter bakımından son derece önem arz etmektedir. Çünkü “rivayet edenlerin bir yalan üzerine birleşmelerinin aklen mümkün olmadığı...” şeklinde tarif edilen mütevatir hadis, elbette -insanın gücü nispetinde- bu hadisin Hz. Peygamberin (asm) sözü bulunduğuna dair kanaatin kesin olduğuna alimler ittifak etmişler.

Bu sebeple, bu tür bir hadisi inkâr etmek bir açıdan Hz. Peygamberi (asm) tekzip etmek, yalanlamak anlamına gelir. Bu tekzipten de irtidad çıkar. Bu tür hadislerin sayısındaki ihtilafın bu gerçeğe olumsuz hiçbir tesiri olmaz. Binlerce takva ve ilim sahibi alimlerin bu ittifakını hiçe saymak cehaletten kaynaklanan bir cesarettir.

2) “En baba hadis” ifadesi, bu söz sahibinin din kültürü bakımından çok cahil, edepten mahrum biri olduğunun göstergesidir.

Ayrıca, Kütüb-i sittede olmayan yüzlerce sahih hadis vardır. Kütüb-i sitte hiçbir sahih hadisi dışarıda bırakmayıp içine aldığına dair hiçbir muhaddisin bir iddiası olmamıştır. 

Bunun en büyük delili, bu sorudaki hadistir. Bu hadis;

Hâkim’in “el-Müstedrek”inde (1/171, h.no: 318);
Beyhakî’nin “es-Sünenu’l-kübra”sında (10/194, h.no: 20336)
ve Ebubekir el-Acurri’nin “eş-Şerîa” adlı eserinde (h.no: 1704) yer almış
ve İbn Abbas’tan rivayet edilen bu hadis alimler tarafından sahih olarak kabul edilmiştir. (bk. Zehebi, Telhis, h.no: 318; İbn Abdul-Berr, et-Temhid, 24/331)

Hatta İbn Abdul-Berr “Bu hadisin sıhhati o kadar kesindir ki senede bile ihtiyaç duymaz.” demiştir. (bk. et-Temhîd 24/331)

3) “Ebu Hanife'nin reddettiği hadisleri kitabına alan Buhari, Ebu Hanife'yi “güvenilmez adam” ilan ediyor” ifadesinde her iki alime de iftira vardır. Zira. “Ebu Hanife'nin reddettiği hadisleri kitabına aldığı” iddiası hiçbir ilmî mesnede sahip değildir.

Keza “Ebu Hanife'yi 'güvenilmez adam' ilan” ettiğine dair iddia da havada kalmaya mahkûmdur. Zira, İmam Buharî’nin, Sahih'inde isim vermeden İmam-ı Azam'ın bazı görüşlerini tenkit ettiği, sahih hadis rivayetine aykırı olduğunu belirttiği söz konusudur. Ancak sorudaki şekliyle İmam-ı Azamı eleştirdiğine dair elimizde herhangi bir bilgi yoktur.

İmam Malik’in dediği gibi, Allah’ın ve resulünün sözleri dışında herkesin sözleri eleştirilmeye açıktır. Fakat bu ilmi ve hasbi olan eleştirileri bir nevi düşmanlık olarak lanse edenlerin hesapları pek çetin olacaktır.

4) “Said Nursi 'Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur.' der. Yani dinden çıkmıştır der.” şeklindeki ifadeden, çok antika bir cehaletin, bir aymazlığın ve bir hayasızlığın kokusu geliyor.

“Yahu! Bilmiyorsan, sükût eyle bari insan sansınlar.”

Bu iddia sahibinin “hainin hükmü merduttur" sözünden yalnız “merdut” kelimesini anladığı anlaşılıyor. Halbuki her redd edilen şeye “merdûd” denilir. Genel manada merdûd’un mürted ile bir alakası yoktur.

Örneğin, 82 anayasası toplumun oyuna sunuldu, baskıya rağmen bazı bölgelerde %90’ından fazlası “redd” oyu kullanmıştı. Yani bunları merdûd kabul etmişlerdi.

Acaba bu bir “mürtedler”le ilgili bir sayım mı idı?

Keza, bu pandemide binlerce insan devletin maske takma hükmünü reddetti.

Şimdi bunları devlet yetkililerini mürted kabul etmiş mi oldular.

Bu konuda onlarca örnek getirmek mümkündür.

Umarız anlaşılmıştır... 

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun