Duha suresinde, sen de dilenciye çıkışma, mealindeki ayeti niçin inmişti?

Tarih: 17.06.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamber Efendimiz (asm) dilencilere çıkışıyor, onları hor mu görüyordu ki bu ayet geldi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

"İhtiyaç ve fakirlikten dolayı yardım isteyen di­lenciye gelince, onu azarlama ve sert söz söyleme. Aksine ona ver veya güzel bir şekilde geri çevir." (bk. Duha, 93/9-11)

Katâde şöyle der: "Yoksulu kibarca ve nazik bir şekilde geri çevir..."

Buradaki ikaz Peygamberimiz (asm)'in yoksulu hor gördüğünden değildir. Ayetler, Peygamberimiz (asm)'in şahsında tüm ümmete hitap etmektedir. Yani kapına gelen yoksulu hor görüp onu azarlamanın caiz olmadığı Peygamberimize (asm) bildirilmiştir. Bu ayetten ümmetin kendisine çıkaracağı dersler vardır.

Peygamberimiz (asm) kısıtlı imkânlarına rağmen hiç bir fakiri boş çevirmediği, hatta onların borçlarını yüklendiği rivayetlerde geçmektedir.

İslâm Dini, dilenciliği hoş görmediği gibi, ihtiyacından dolayı dilenmek zorunda kalan fakir ve yoksulları eli boş çevirmeyi de tasvip etmemiştir. O bakımdan Müslüman cemaate yakışan odur ki, muhtaç oldukları halde yüzsuyu dökmeyi insanî ve dinî vakar ve terbiyesine yediremiyen fakirleri ve muhtaçları bulup onlara yardım elini uzatsınlar.

Aynı zamanda ihtiyacın­dan dolayı mecbur kalıp kapı kapı dolaşan fakirleri de güler yüzle, yumu­şak, tatlı dille karşılayıp imkânları elverdiği nisbette boş çevirmesinler.

Nitekim Resûlüllah (asm) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

«Yarım hurmayla da olsa miskini boş olarak geri çevirme!» (Tirmizi, Zühd, 37)

«Dilenciyi, yanık hayvan tırnağıyla da olsa (bir şey verip öylece) çe­virin.» (Nesai, Zekat: 70-76; Ebu Davud, Zekat: 3; Tirmizi, Zekat: 29; Ahmed: 4/70, 5/381, 6/381, 6/382,..)

Şüphesiz bu emir ve tavsiyeler, dilenciliği tasvîp ve teşvîk için değil, dilenmek zorunda kalanlara yardımcı olmanın, âlicenap davranmanın se­vap ve faydasını hatırlatmak içindir.

Ünlü veli İbrahim b. Edhem ne güzel söylemiştir:

«Dilenciler iyi dostlarımızdır ki, bizim azığımızı alıp âhirete taşırlar!»

İbrahim en-Nahaî de şöyle demiştir:

«Dilenci, âhiret postacısıdır. Birimizin kapısına gelir de "Yakınlarını­za ve dostlarınıza göndereceğiniz bir şeyiniz var mıdır?" diye sorar...»

Dilencinin ısrarla istemesine gelince : Kur'ân ve Hadîs'te bu davranış yerilmiş ve asla hoş karşılanmamıştır. Çünkü ısrarlı istemede, kendini faz­la acındırma, dilenmeyi sanat edinme ve Müslümanı huzursuz etme anlam ve işareti vardır.

Cenâb-ı Hak, muhtaçlardan söz ederken şöyle buyurmaktadır:

«(Sadakalarınızı) kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde (el açıp) dolaşmayan (kapı kapı gezmeyen) fakirlere (verin) ki, onlar yüzsuyu dök­mediklerinden, durumlarını bilmeyen onları zengin sanır. Onları -siz Allah yolunda olanlar- çehrelerinden tanırsınız. İnsanlardan, yüzsüzlük ederek istemezler.» (Bakara, 2/273.)

Böylece İslâm, ihtiyaç sahibi olup dilenmek zorunda kalan kişiyi, az çok bir şey vermek suretiyle memnun etmeyi, bir şey verme imkânı olma­dığı takdirde güzel, tatlı sözle geri çevirmeyi tavsiye etmekte ve böylece fakirle zengin arasındaki köprü ve dengenin bozulmasını önlemektedir.

Bir de ilim, ahlak, terbiye ve edep, iş ve sanat öğrenmek üzere gelip bir şeyler soranlar olur ki, onlara ayrı bir ilgi göstermek vaciptir. İmam Ebû Hanîfe'nin dediği gibi: «Öylesinin ayağının altına altundan eşik dö­şemek çok daha uygun olur.»

İşte bu maksatla gelip bir şey sorana tepe­den bakmak haram olduğu gibi, asık bir cehreyle karşılamak ve sert bir dil kullanmak da asla doğru değildir. Soruya muhatap olan ilim adamı, sorulanı hemen cevaplayacak bilgiye sahip değilse, durumu nazik bir ifa­deyle söylemekten çekinmemeli, ona, o konuyu daha iyi bilen başka bir ilim adamını tavsiye etmelidir. Sorulanı biliyorsa, o takdirde soran kişiye, fazla bekletmeden gereken cevabı vermelidir. Zira Resûlüllah Efen­dimiz (asm) bu konuda ümmetini aydınlatarak şöyle buyurmuştur:

«Kime bir konudan, bir ilimden sorulur da, o (da onu bildiği halde) giz­leyip söylemezse, (âhiret gününde) ateşten bir gem ile gemlenir.» (Ebu Davud, İlim: 9; Tirmizi, İlim: 3; İbn Mace, Mukaddime: 24; Ahmed: 2/263,..)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun