Dinden çıkan kimselerden sayılan ve “Tıraş olacaklar” denilen kişiler kimlerdir?

Tarih: 12.08.2014 - 14:12 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Resulullah (asm) buyurdular ki: “Ümmetimde ihtilaf ve ayrılıklar meydana gelecek. (Onlardan) bir grup lafıyla güzel, ameliyle kötü olacak. Bunlar Kur’an’ı okuyacaklar, ancak köprücük kemiklerinden aşağı geçmeyecek. Bunlar, dinden tıpkı okun avı delip geçmesi gibi çıkarlar. Onlar, ok, kirişine dönmedikçe bir daha dine geri gelmezler. Bunlar mahlûkatın en şeriridir. Onları öldürene ve onlar tarafından öldürülene ne mutlu! Onlar insanları Kitabullah’a çağırırlar, fakat Kitap’tan zerre kadar nasipleri yoktur.” Yanında bulunan Ashap: “Ey Allah’ın Resulü onların alameti nedir?” diye sordular da: “TIRAŞ OLMAK!” buyurdular. [Ebu Davud, Sünnet 31, (4765); Buhari, Fezailu’l-Kur’an 36, Menakıb 25, Edep 95, İstitab, 6, 7; Müslim]

- Bu hadisi şerifin tarif ettiği tras olmayan topluluğu ya da kişileri nasıl betimlemeliyiz? Samimiyetsizliğin baş gösterdiği bu günlere işaret ediyor olabilir mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Konuyla ilgili iki hadis rivayeti şöyledir:

Birinci Hadis:

"Ahir zamanda yaşça küçük, akılca kıt birtakım gençler çıkacak. Yaratılmışın en hayırlısının sözünü söylerler, Kur'ân'ı okurlar. İmanları gırtlaklarından öteye geçmez. Okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkarlar. Onlara nerede rastlarsanız onları gebertin. Zîra, onları öldürene, kıyamet günü, Allah'ın vereceği ücret var." [Buhârî, Fezâilu'l-Kur'ân 36; Müslim, Zekât 154; Ebu Davud, Sünnet 31, (4767); Nesâî, Tahrîm 26]

- Alimler, burada yaşça genç, akılca kıt gençlerle Haricîlerin ve kastedildiğini anlamışlardır. Nitekim, Teysîr isimli esere alınan bu hadis, Haricîlerle ilgili fitne başlığı altında kaydedildiğinden, burada da aynı anlayışı görmek mümkün.

Ancak Resûlullah (asm)'ın hadisleri, aynen Kur'ân gibi her devre baktığı için, kıyamete kadar gelecek zaman içinde her devir insanı, kendi zamanına tatbik etme hakkına sahiptir. Nitekim, günümüzün fitnelerinde gizli ve münafık güçlerin cahil gençlerimizi, İslâmî sloganlarla aldatıp istismar edebildikleri bilinmektedir. Kendilerine İslam Devleti adını verip, İslama aykırı hareket ederek, dünyayı fitne ve fesada veren gruplar da bunlara dahildir.

- Kur'ân okumalarına rağmen imanlarının gırtlaklarından öteye geçmemesi Kur'ân'ı anlamadıklarına, ahkâmını hayatlarında tatbik etmediklerine, halkı aldatmak için, slogan olarak onları zikrettiklerine delalet eder. Bunlar, bir avı delip, ondan hiçbir bulaşık almadan öbür tarafa geçen ok gibi, İslâm'dan hiçbir pay kapmamış olarak dinden çıkarlar.

İbnu'l-Esîr, en-Nihâye'de bu insanların dine giriş ve çıkışlarını "ok"un bir ava giriş çıkışına benzetmesini, oka avdan hiçbir şeyin takılmaması sebebine bağlar.

- Hadisin Ebu Dâvud'daki bir veçhinde "Onlar Müslümanları (büyük günah işleyince kâfir olurlar diyerek) öldürürler. Fakat put ehlini bırakırlar. Eğer ben onlara yetişecek olsam, vallahi Ad kavminin ölümleriyle öldürürüm." buyurulmuştur.

"Ad kavminin ölümü" tabiriyle, "köklerinin kesilmesi"nin kastedildiği belirtilmiştir. Çünkü o kavim helak olmuş, arkası kesilmiştir.

Alimler bu hadisi, Haricîlere tatbik edip “büyük günah işleyenleri kâfir addederek” diye ifade etmişler. Ancak günümüzde benzeri davranışlara düşen kitlelerin davranışlarını aynı tabirlerle kayıtlamak gerekmez. Üstelik İslam âlemi şimdilerde ne kadar geniş bir alana yayılmıştır. Müslümanlara musallat olacak bu heriflerin ileri sürecekleri bahaneler her köşede bir başka şey olabilir. Ama onların sonunu da Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) haber vermektedir:

"Âd kavminin ölümüyle ölmek." Hadisi şerheden alimler, "Âd kavmi öldürülmedi, (atom bombasından hasıl olan fırtınayı hatırlatan) bir rüzgâr ile toptan helak edildi" derler.

İkinci Hadis:

"Ümmetimde ihtilâf ve ayrılıklar meydana gelecek. (Onlardan) bir grup lafıyla güzel, ameliyle kötü olacak. Bunlar Kur'ân'ı okuyacaklar, ancak köprücük kemiklerinden aşağı geçmeyecek. Bunlar, dinden tıpkı okun avı delip geçmesi gibi çıkarlar. Onlar, ok, kirişine dönmedikçe bir daha dine geri gelmezler. Bunlar yaratılmışların en kötüleridir. Onları öldürene ve onlar tarafından öldürülene ne mutlu! Onlar insanları Kitabullah'a çağırırlar, fakat Kitap'tan zerre kadar nasipleri yoktur."

Yanında bulunan Ashab: "Ey Allah'ın Resûlü onların alâmeti nedir?" diye sordular da:

"Tıraş olmak!" buyurdular." (Ebu Dâvud, Sünnet 31, 4765)

Benzer bir rivayet Buhari ve Müslim’de de geçmektedir. (Buhâri, Fezailu'l-Kur'ân 36, Menâkıb 25, Edep 95, İstitabe 6, 7; Müslim, Zekât 143-148, 1064)

Hz. Enes'ten gelen bir rivayette (Resûlullah şöyle) buyurmuştur: "Onların alâmeti tıraş ve saçın yolunmasıdır. Onları gördüğünüz zaman öldürün."

- Bu hadis, önceki hadiste geçen sapık fırkayla ilgili tamamlayıcı bir bilgi sunmaktadır. Dinden çıkan bu yaşça genç, aklı kıt, lafı güzel, ameli kötü gürûhun bir daha kazanılamayacağı ifade edilmektedir. Onların geri gelmesi, okun kirişine geri gelmesine bağlanmıştır. Yani olması muhal olan şeye dilimizde böylesi makamda "balık kavağa çıkınca" deyimini kullanırız. Maksad muhal olan şeyi ifade etmektir.

Yine  bunların okuduğu Kur'ân'dan zerre miktar bir tesir, bir iz kalmayacağı, kalplerine hiçbir şey inmeyeceği hakikati de, okuduklarının köprücük kemiklerinden aşağı gitmeyeceği tabiriyle ifade edilmiştir. Başka rivayetlerde köprücük kemiği yerine boğaz, hançere, gırtlak gibi başka tabirler kullanılmıştır. Hadisi şerh eden alimler bu tabiri "Kıraatleri Allah'a yükselmez. Allah kabul buyurmaz." şeklinde de anlamıştır.

- Hadis, böylesi insanlarla cihad gereğine dikkat çekmektedir. Çünkü, dinî sloganlarla, Kur'ân tilavetiyle meydana çıktıkları için müminler arasında tereddüt çıkabilecektir. Aleyhissalâtu vesselâm bu tereddütü yenmek ve yok etmek maksadıyla onları öldüren gazi, onlar tarafından öldürülen şehit olur mânasında olmak üzere "Onları öldürene ve onlar tarafından öldürülene ne mutlu!" buyurmuştur.

- Onların alâmeti başı tıraş etmek olarak belirtilmiştir. Nevevî der ki: "Alimlerden bazıları bu hadisten hareketle başı tıraş etmenin mekruh olduğuna hükmettiler. Ancak, hadiste buna delalet yoktur, tıraş onların alâmetidir. Alâmet, bazen da mübah ve helal olan bir şey olabilir.

Ayrıca Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) başının bir kısmı tıraş edilmiş bir çocuk görmüştü: "Ya tamamını tıraş edin ya tamamını kesmeyin." buyurdu.

Bu rivayet başın tıraş edilmesinin mübahlığı, helalliği hususunda açıktır. Önemli olan başı tıraş etmek değil, hadiste geçen kötü ahlakın bulunup bulunmadığıdır.

- Tıraş olarak tercüme ettiğimiz tahlik kelimesini tekîden tesbîd, (bazı nüshalarda tesmîd şeklindedir) kelimesi gelmiştir. Lügatte aynen deriden saçın tıraş edilmesi mânasına gelirse de Ebu Dâvud, saçın kökten yolunması diye açıklar.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun