Çocukların verdiği zararı velisi ödemek zorunda mıdır?
- Eğer ödemezse, mağdur olan kimse zararı kimden alacak?
Değerli kardeşimiz,
İslam dininin fert ve toplum hayatını bir bütün olarak ele aldığını, bunun için de her iki alana ilişkin emir ve tavsiyelerinin bulunduğunu biliyoruz. Çünkü ferdin mutluluğu huzurlu, güvenli ve düzenli bir toplumsal hayat içinde mümkün olduğu gibi, toplumda kamu ve hukuk düzeninin sağlanabilmesinin yolu da insan unsurunun yetişkinliğinden gelmektedir.
Bu itibarla dinin fert ve toplum hayatına ilişkin emredici ve düzenleyici hükümlerinden önemli bir kısmı da sosyal ve siyasal hayatı, toplumdaki ticarî ve hukukî ilişkileri, insanlar arası münasebetleri sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir zemine oturtmaya yöneliktir.
İslam her türlü haksızlığı yasakladığı gibi, haksız filleri de yasaklamıştır. Haksız fiil denince, hukuka aykırı olarak bir kimsenin şahsına veya mal varlığına zarar veren fiil kastedilir. Şahsa yani bir kimsenin canına ve vücut bütünlüğüne yönelik olanlar, daha önce ifade edildiği gibi, hem büyük günahlardan sayılmış hem de ağır suçlar arasında görülerek bazı maddî müeyyidelerle cezalandırılmıştır.
Mala yönelik haksız fiillerin başında, bir kimsenin malını gizlice almak demek olan hırsızlık, zorla almak demek olan gasp ve eşkıyalık gelir. "Başkasının malını hukuka aykırı biçimde tahrip etmek" demek olan itlâf da bir diğer haksız fiil örneğidir. Başka konular üzerinde yeterince durulduğu için burada sadece itlâftan ana hatlarıyla söz edilecektir.
Başkasının malına haksızlıkla zarar vermek dinen günah, ahlâken ayıp, hukuken de suçtur. Kamu güvenliğini ve düzenini bozduğu için dünyada, dinin bir emrinin ve kul hakkının ihlâli olduğundan da âhirette ağır bir sorumluluğu gerektirir.
Başkasının malına dolaylı zarar verme, mesela küçük çocukların ve hayvanların zarar vermesi, hatta kuyu, inşaat vb. sebebiyle meydana gelen zararlar da itlâf kapsamındadır. Zarara uğrayan masum olduğu sürece, zarara doğrudan veya dolaylı şekilde zarar veren bu zararı ödemekle yükümlüdür.
Mesela küçük çocuğun velisi, hayvanın sahibi, kuyunun sahibi, belli durumlarda işçinin işvereni bunların sebep olduğu zararı öderler. Esnaf ve sanatkârlar da, müşterinin malını koruyup gözetmekle mükellef olup, doğrudan kusurları olsun veya olmasın, müşterinin malına ulaşan zararı tazmin etmekle yükümlüdürler.
Malın tazmininde mislî mallar, yani ölçü ve tartıya tâbi mallar misliyle, değilse kıymetiyle ödenir.
Haksız fiil ve sonuçları konusunda İslâm hukukçularının ana hatlarıyla ifade edilen bu görüşleri, toplumsal huzur, güven ve barış ortamının kurulabilmesi ve korunması, kul hakkı ihlâllerinin önlenmesi açısından uyulması gerekli tesbit ve önerilerdir. (bk. Diyanet İslam İlmihali, Şahıs ve Mal Aleyhine İşlenen Suçlar)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Şafi mezhebine göre hac ile ilgili hükümler nelerdir?
- "Müşteri kızıştırmayınız. Bir kimse kardeşinin satışı üzerine satış yapmasın... Hiçbir kadına, kız kardeşinin çanağındaki nimetin kendi kabına konması için, onun boşanmasını istemesi helâl olmaz." hadisi ne demektir?
- MÜKREH
- İTLÂF (BAŞKASININ HAKKINA TECAVÜZ VE ÖDEME DURUMU)
- RÜŞVET
- HELALLEŞMEK
- ZAYIF HADİS
- MEŞRÛ MÜDÂFAA
- Bazı sahabilerin cennetle müjdelenmeleri, "Hiç kimse Allah'ın azabından emin olamaz!" ayetine aykırı olmaz mı?
- Ahzab Suresi 57. ayette geçen "Allah'ı ve Peygamberini incitmek" tabiri ne anlama gelmektedir?