İsraf, sefahat ve sorumluluk
“Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan da Rabbine karşı çok nankördür. Eğer sen kendin dahi rabbinden umduğun bir lutfu beklemek durumunda (ihtiyaç içinde) olduğun için onlara ilgi gösteremiyorsan, hiç değilse kendilerine rahatlatıcı bir söz söyle! Eli sıkı olma, ölçüsüzce eli açık da olma; sonra kınanacak, kendi kendine hayıflanacak duruma düşersin! Rabbin rızkı dilediğine bol bol verir de kısar da. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları görmektedir. Fakirlik korkusuyla çocuklarınızın canına kıymayın! Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.” (İsra, 17/26-31)
Ahmed b. Hanbel Müsned’inde aktarıyor.
Ebû-Useyd (ra) anlatıyor:
Bir gece Peygamberimiz (asm) evime gelip beni çağırdı hemen çıktım, sonra Ebu Bekir’e gidip seslendi o da çıktı, sonra Öner’e gidip çağırdı o da çıktı; hep beraber ensârdan birinin hurma bahçesine gittik; sahibini çağırdı ve “karnımızı doyur” dedi; bahçe sahibi derhal bir hurma salkımı getirip ortaya koydu; Peygamberimiz (asm) ve arkadaşları hurmadan yediler; sonra soğuk su istedi ve içti; sonra da “Kıyamet gününde kesin olarak bunlar size sorulacak” dedi. Ömer (Allah ona rahmetini esirgemesin) hurma salkımını alıp yere vurdu, hurmalar Peygamberimize doğru dağılıp yuvarlandı; sonra “Ya Resulullah, biz kıyamet gününde bunlardan sorumlu muyuz” dedi; Peygamberimizin cevabı şöyle oldu:
“Evet; ancak üç şeyden sorgu olmaz: Örtülmesi gereken yerlerini örtecek bir giysi, açlığını giderecek bir parça ekmek, soğuktan sıcaktan korunmak için başını sokacak bir hücre (oda).”
Başa koyduğum ayetlerin ve hadisin meali apaçık, herkes kolaylıkla anlar; israfı, saçıp savurmayı yasaklıyor; israfçıların şeytanların kardeşleri olduklarını ifade ediyor; cimrilikle savurganlık arasında orta bir noktada olmayı emrediyor; gerekli harcamaları ve yardımları yapmamızı istiyor; yardım ve iyilik yüzünden yoksulluğa düşmekten korkmamızı ayıplıyor; asgari ihtiyaçlarımızı karşılayan mal varlıkları dışında kalan bütün varlıklarımızdan “nereden ve nasıl kazandın, nasıl harcadın, hakkını verdin mi.. diye” sorguya çekileceğimizi bildiriyor.
İsrafçılar ve saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir, ifadesi bana reklamcıları hatırlattı.
Benim anladığım İslam ticaret ahlakına göre, yalnızca ürünü tanıtmak vardır; tanıtırken de yalan, düzen, abartı, hile olamaz; ürün ne ise, özellikleri nelerden ibaret ise bunlar açıklanır, o kadar.
Şimdi soruyorum:
“Siz böyle reklamlara ne kadar rastlıyorsunuz?”
Eğer bazı reklamcılar bunu yapıyorlarsa bu meşru bir hizmettir.
Ama gerçek şudur ki, çoğu “açgözlü kapitalistlerin davulcularıdır.” Yalan söylerler, abartırlar, reklamda insanların zaaflarını sonuna kadar kullanırlar, insanları israfa tahrik ve teşvik ederler, elde bulunan ve pekâlâ işi gören alet ve araçları atıp yenisini almaları için âdeta insanları hipnotize ederler…
Şüphesiz israfın, saçıp savurmanın tek sorumlusu reklamcılar ve gözü doymaz kapitalistler değildir; belki de baş sorumlu terbiye edilmemiş, İslam ahlakı ile yoğurulmamış nefislerdir.
Dünya âlem (özellikle zengin ülkelerin halkları) israftan kaçınırken, tasarruf ederken ve tasarruflar ile ülkeyi güçlendirirken, İslam ülkeleri ve biz israfın “parlak” örneklerini veriyor, tasarruf konusunda da yarışın arkasında nal topluyoruz.
Müslüman müsrif olmamalıdır
Müslüman edepsiz, yalancı, hırsız, yolsuz, zalim, iftiracı, gıybetçi, hasetçi, açgözlü, pis, düzensiz, tembel, bencil.. de olmamalıdır; ama bunların hepsi bugünün Müslümanlarında bolca var. İsraf ve savurganlık ise ülkeye ve topluma felaket getirecek boyutlara doğru ilerliyor.
Peygamberimiz (asm), “İktisadlı davranan yoksulluğa düşmez” buyuruyor.
İktisatlı davranmak hem makul, meşru ve dengeli tüketmek hem de gelir ve kazançtan bir miktarını biriktirmekle gerçekleşir.
Bu bir miktarını biriktirme işine “tasarruf” deniyor.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca yapılan bir araştırmaya göre tasarrufta dünyanın hayli gerisinde bulunuyoruz; dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip Çin’in % 50’nin üzerindeki tasarruf oranıyla beşinci sırada bulunması tasarruf yapmanın sadece yüksek gelire bağlı olmadığını gösteriyor. Bu bir eğitim meselesi olarak karşımıza çıkıyor.
İsraf ise her ne kadar göreceli olsa da en zenginimizden en yoksulumuza kadar kendi durumu içinde ve durumuna göre israfın bulunduğu bir gerçek.
En yaygın israf çeşitlerini hatırlayalım:
Su israfı
Peygamberimiz (asm), “Nehrin yanında bile olsanız suyu israf etmeyin” buyurduğu halde suyu israf ediyoruz. Musluk icat edildi su israfı kolaylaştı; yıkanırken, abdest alırken, bir şeyi yıkarken musluk devamlı açık kalıyor, kullanılan suyun birkaç misli boşa akıyor. Zirai sulamada mümkün olan yerlerde damlama sistemi kullanılmazsa suyun çoğu boşa, hatta zarara gidiyor.
Ekmek israfı
Türkiye Fırıncılar Federasyonu verilerine göre Türkiye’de günde üretilen 91 milyon ekmekten 5 milyona yakını tüketilmeyip çöpe gidiyor.
Açık büfe yiyecek sunan tesislerde kullanıcıların çoğu yiyeceğinden fazla ekmek, yemek, tatlı ve meyve alıyorlar, ortalama yarısını artırıp tabaklarda bırakıyorlar ve bunlar da çöpe gidiyor.
Elektronik alet ve motorlu taşıt israfı
Türkiye’de akıllı telefon kullanımı yüzde 84’e ulaşmıştır. Araştırmada, ortalama akıllı telefon değişim süresinin ise 3,2 yılda bir olarak hesaplandığı vurgulanmıştır.
Bu akıllı telefonların büyük ölçüde akılsızca kullanıldığını, gereksiz, faydasız ve üstelik zararlı oyunlarla en değerli nimet olan vakitlerin heba edildiğini hepimiz biliyoruz.
Araştırmaya göre, Türkiye’nin yüzde 27’si otomobil sahibi. Otomobil sahiplerinin yüzde 10’u 2-3 yılda bir otomobilini değiştiriyor. Otomobil ortalama değişim süresi ise 6,2 yılda bir olarak kayıtlara geçmiştir. Toplu ulaşım araçlarının kullanılabileceği yerlerde hem de bir kişi için bir araba ile yola çıkmak da hesabı zor verilecek bir israf örneğidir.
Biz nasıl Müslümanlarız Allah aşkına! Kitapta ve Sünnette ne varsa çoğumuzda onun zıddı var; işte bu yüzden hem İslam’ın imajına zarar veriyoruz, hem de ümmet olarak izzetden zillete düşüyoruz!
İsrafın dünyadaki zararları yanında ahirette de hesabı ve sorumluluğu olduğunu unutmayalım!
BENZER SORULAR
- MÜSRİF
- MÜSRİF, İSRAF
- İsraf, Tasarruf ve Dolar
- İsra Sûresi, 26. ve 27. ayette; "... saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir..." buyrulmaktadır. Bu ayeti nasıl anlamalıyız?
- Bir evde üçten fazla yatak bulunması günah mı?
- İsrafın haram veya mekruh olduğu durumlar nelerdir?
- TÜKETİM
- Peygamberimizin israf karşısındaki tutumunu açıklar mısınız?
- İKTİSAD
- İKTİSAD