Hayatımın En Mutlu Günü

“ABD`NİN Philadelphia eyaletinde doğdum. Annemle her Pazar kiliseye gider âyine katılırdık.



Kiliseden pek hoşlanmazdım. Çünkü burası moda şovu yapılan bir yermiş gibi gelirdi bana. Buraya gelirken en iyi kıyafeti giymeli ve yerinize oturup kapıdan giren herkesi kontrol etmeliydiniz. Bazılarının âyin sonrası insanların kendileri hakkında konuşacaklarını tahmin ettiklerinden üzerlerindeki giysilerle rahat olamamaları dikkatimi çekiyordu. Açıkçası bu ağır, kötü, acımasız havadan hiç hoşlanmıyordum.



Kiliseyle ilgili bu şekilde düşünmem nedeniyle evde kendi başıma İncil okumaya karar verdim. Judas isimli havarisinin ihanetine uğrayan İsa`nın bir dağın ardına giderek dua ettiğini okuduğumu hatırlıyorum. O zaman kendisinin Tanrı olduğuna inandığımız İsa`nın, kime dua ettiği sorusu aklıma takılmıştı. Böyle bir durum söz konusu ise bize anlatılanlarda bir yanlışlık olmalıydı. Anneme ve büyükanneme bu soruyu sorduğumda, onun, Baba`ya dua ettiğini söylediler. Böyle bir cevap kafamı daha da karıştırdı ve gençlik yıllarıma geldiğimde kilisenin bana göre olmadığına karar verdim. Bundan sonra dinden son derece uzak bir insan olarak yaşamaya başladım.



Daha sonraları yolda veya otobüste karşılaştığım tesettürlü Müslüman hanımlar dikkatimi çekmeye başladı. Onları ve hayatlarını çok merak etmeme rağmen kendilerine nasıl yaklaşacağımı bilmiyordum. Bir arkadaşım onların birbirleri ile “Esselâmün aleyküm” diyerek selâmlaştıklarını söyledi. Bir dahaki sefere onlarla karşılaştığımda bu şekilde selâmlaşmaya karar verdim. Ayrıca Müslümanların Kur`an adlı kutsal bir kitapları olduğunu ve domuz eti yemediklerini öğrenmiştim. Arkadaşım ve ben onların niçin başlarını örttüklerini anlayamıyorduk. Ancak bu halleri bizde olumlu ve güzel şeyler çağrıştırmaktaydı.



Bir gün otobüste Müslüman bir hanıma “Esselâmün aleyküm” diyerek selâm verdim. O da aynı şekilde karşılık verince, kendisine nereden Kur`an temin edebileceğimi sordum.



Ertesi günü tarif ettiği yere gidip bir Kur`an aldım. Okuduklarım anlamlı geliyor ve kendimi iyi hissediyordum. Bundan sonra okumayı hiç bırakmadım ve orduda görev yapmaya başladığım zaman da, buna aynı şekilde devam ettim. Üç yıl sonra Teksas`a gittim. Birlikte kaldığım arkadaşım Budist idi. Onun kendince yaptığı ibadetleri izliyordum. Ona İslâm`la ilgilendiğimden ve Kur`an okuduğumdan bahsettim. Bir gün elindeki bir kâğıdı bana uzatarak ilgimi çekeceğini düşündüğünü söyledi. Bu, Müslümanların Cuma günü bir araya geleceklerine dair bir duyuruydu. Ben de bu toplantıya gidip İslâm`ın nasıl yaşandığını yakından görmeye karar verdim. O gün Cuma hutbesini dinledim ve anlatılanlar çok hoşuma gitti. Bu hutbede insan davranışları, kadınların giyim tarzı ve evlilik öncesi beraberlik konularına değinilmişti. Duyduklarımdan etkilenmiştim. Burada tanıştığım hanımlar da çok kibardılar. Beni kesinlikle yargılamadılar, hayatımı değiştirmeye çalışmadılar. Bir sonraki toplantıya tekrar davet ettiler. Ben de kabûl ettim. Yine çok güzel bir Cuma toplantısına tanık oldum. Bir sonraki hafta yapılacak pikniğe beni de davet ettiler. Bu teklifi tereddütsüz kabûl ettim tabi ki.



Bir hafta sonra piknikte beraberdik. Piknik yapacağımız yere vardığımızda, erkeklerin yere büyük beyaz bir çarşaf serdiklerini gördüm. Kendi kendime burada oturup yemek yiyeceğimizi düşündüm. Hanımlarla birlikte banklarda otururken, erkeklerden biri ayakkabılarını çıkarıp çarşafın ortasında durdu. Sonra ellerini kulaklarına götürerek şarkıya benzer bir şeyler mırıldanmaya başladı. “Bu adam ne yapıyor?” diye şaşkınlıkla sormuştum. Yanımdaki hanım da onun insanları namaza çağırmak için ezan okuduğunu söyledi. Sünnet namazını kılarken onları izledim. Biri ayakta dururken, diğeri eğiliyor, bir başkası alnını yere koyuyordu. Hepsi bitirdikten sonra başka biri geldi ve tekrar namaz çağrısı yaptı. Fakat bu kez herkes tıpkı bizim orduda yaptığımız gibi düzgün sıralar oluşturmaya başladı. Bir kişi en önde duruyordu, diğerleri ise onun arkasında sıralanmışlardı. Kadınlar da daha arkada yerlerini almışlardı. Ve namaz kılmaya başladılar. Tüm hayatım boyunca böylesine etkileyici bir sahne görmemiştim. Bu insanların inançlarıyla ilgili içimde karşı konulmaz duygular oluşmuştu. Orada anladım ki, ben Müslüman olmak istiyordum.



Bir sonraki Cuma ise kendilerine Müslüman olmak istediğimi ifade ettim ve o gün Müslüman oldum.



Ne kadar mutlu bir gündü.



Hanım kardeşlerim beni tek tek kucaklayıp tebrik ettiler.



Bu inançla yeni bir dünyaya yükseltildiğimi hissediyordum. Bu gün de aynı inancı taşıyorum. Elhamdülillahi Rabbil Âlemin.”

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun