Düşünen Aldanmaz

LOKANTA, MÜŞTERİLERİNE ticarî amaçla yemek servisi yapan bir müessesedir. İnsanlar lokanta ve benzeri mekânlarda beslenme ihtiyaçlarını giderirler. Her yaştaki insanın besini aynı nitelikte değildir. Lokantaya bebeğinizle gitseniz kendiniz için sipariş verdiğiniz yemeği, bebeğiniz için sipariş vermezsiniz. Bebeğiniz de insandır, ama sindirim organları her besini sindirebilecek konumda değildir. Bu bir gerçek... Bir gerçek de şu:

Zemin sofrası bitki, sebze ve meyvelerin bir lokantası, bir mutfağı hükmündedir. Bu zemin sofrasında bir çınar ağacı ile yerdeki bir çimenin yiyeceği elbette ki aynı değildir. Biz bebeklerimize, küçük çocuklarımıza istedikleri her yemeği yedirmeyiz. Çünkü biliriz ki bebekler, küçük çocuklar her yemeği kolaylıkla hazmedemezler. Bunu neyle biliriz? Aklımızla, ilmimizle, tecrübelerimizle...

Toprağa ekilen sebze ve meyveler başlangıçta bir tohum veya küçük bir fidedir. Bu kadar küçük varlıklar, kendilerine rehberlik yapacak, yol gösterecek tecrübeli biri olmadan, toprağın içinden kendisine uygun elementi nasıl seçebiliyor?

İnsanlar yavrularının yiyip içtiklerini kontrol edip gözetirler. “Nebatat” denilen bitkilerin, meyvelerin, sebzelerin yavruları hükmünde olan tohumlarının, fidelerinin yiyip içtiklerini kim gözetiyor, kim kontrol ediyor? İnsan, yavrusunu zararlı olan yiyip içmelerden korur. Bitkilerin yavruları olan tohum, çekirdek ve fideleri koruyup gözeten kimdir? Yararlı olanla zararlı olanı birbirinden ayırmak için bir ilim, bir akıl gerekmez mi?

Lütfen bu konuyu atlamayalım... Etrafında olup bitenler hakkında düşünen insanlar kesinlikle pişman olmazlar. Bu da bir gerçek...

İnsan ölünce yok olmayacak. Varlığı devam edecek, yani hayatı devam edecek. Hayatı devam ettiği için, ölümle gittiği yerde düşünebilecek. Bu durumda, dünya hayatını yaşarken etrafında olup bitenler hakkında düşünmüş olduğundan kat’iyen pişman olmayacak. Zira etraf hakkında detaylı düşünmeler ki, düşünen insanı “Varlığın Sahibi”ne ulaştırır. “Hayatı kendisine veren”i bulan bir insanın pişman olması mümkün değildir. Demek ki düşünen bir insan asla zarar etmeyecek.

Bir saat düşünmenin, diğer bir deyişle bir saat tefekkürün bir sene nafile ibadete bedel olduğu”nu, İslâmî kaynaklardan öğreniyoruz. Nafile ibadet nedir? Senede bir ay ramazan orucunun farz olduğunu herkes bilir. Senenin geri kalan 11 ayını oruç tutsanız nafile ibadet yapmış olursunuz. Günde beş vakit namazın farz olduğunu herkes bilir. Günün geri kalan tüm vakitlerinde sabahtan akşama kadar namaz kılsanız ve bir yıl, yani 365 gün aynı şekilde namaz kılsanız, farzlar dışında kalan, nafile ibadettir. Malınızın zekât miktarı 40’ta birdir. Siz malınızın tamamını verseniz 40’ta 39’u nafile olur.

Nafile ibadetin ne olduğunu hatırladık. Şimdi varlık hakkında düşünme, yani tefekkür hakkındaki hadisi şerifi bir daha tekrar edelim: “Bir saat tefekkür, bir yıl nafile ibadetten daha üstündür.” İnsanı diğer canlılardan (bitkilerden, hayvanlardan) ayıran en büyük özellik, düşünen bir varlık olmasıdır. Üstelik düşünmek için herhangi bir ücret ödememiz gerekmiyor.

Evet, ben neyim, bu âlem neyin nesi?
Yetiş, yetiş ey sonsuz varlık muhasebesi!

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun