"Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve (Allah azabıyla) korkutucu olarak gönderdik." (Sebe, 34/28) Ayette geçen müjdeleyici ifadesini açıklar mısnız?

Tarih: 02.11.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Konuyla ilgili ayetler şöyledir:

"Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve (Allah azabıyla) korkutucu olarak gönderdik." (Sebe, 34/28).

"Biz seni başka bir maksatla değil, âlemlere rahmet olmak üzere gönderdik." (Enbiyâ, 31/107);

"Ey Peygamber! Biz seni, bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı, Allah'ın izniyle Allah'a davet eden bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak gönderdik." (Ahzâb, 33/45-46).

Diğer bazı ayetlerde de nûr, ahirette dünyadaki iyi amelleri yüzünden mükafatlandırılacak kimseler için bir mükâfat olarak zikredilir. Yani o kimseler kıyamet gününde onları bütün endişelerden sıyıran bir nûr'a sahip olacaklardır. Allahuteâlâ şöyle buyurmaktadır:

"O gün mümin erkeklerin ve mümin kadınların nurlarının önlerinde ve sağlarında koştuğunu görürsün. Melekler onlara 'Bugün sizin müjdeniz altından ırmaklar akan cennetlerdir.' denilir. İşte büyük kurtuluş budur." (Hadid, 57/12).

"Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, işte onlar gerçekten doğru olanlar ve şehitlerdir. Bunların Rableri katında mükafatları ve nurları vardır..." (Hadid, 57/19).

"Şüphesiz bu Kur'an, insanları en doğru yola götürür. Salih amel isleyen müminlere büyük bir mükafat olduğunu, ahirete iman etmeyenlere de can yakıcı bir azap hazırladığımızı müjdeler." (İsra, 17/ 9-10).

"Kendilerinden sonra, insanların Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın diye (liellâ yekûne) peygamberleri müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik." (Nisâ, 4/165)

"Hâ mim. Bu kitap, bilen bir topluluk için Allah'ın rahmetiyle müjdeleyici ve Onun azâbından sakındırıcı olmak üzere, âyetleri açıklanıp ayırd edilmiş Arapça bir Kur'ân olarak Rahmân ve Rahîm olan Allah tarafından indirilmiştir. Fakat onların çoğu yüz çevirdiler; artık hakka kulak vermezler..." (Fussilet, 41/ 1-4)

Beşir: Müjdeci ve müjde veren, güleç yüzlü insan. Bu kelime korkutucu ve tehlikeyi haber verici anlamına olan "nezîr" ifadesiyle beraber Kur'an-ı Kerîm'de sekiz yerde geçmekte olup peygamberler hakkında kullanılmaktadır. (Bakara, 2/119; Mâide, 5/19; A'râf 7/188; Hud,11/2; Sebe', 34/28; Fâtır, 35/24).

Çünkü peygamberler insanlara Allah'ın rahmet ve nimetini müjdelerler, inanmayanları ise Allah'ın azabıyla korkuturlar. Bu ayetlerden birinde Allahuteâlâ şöyle buyurur:

"Ey kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiğinde, 'Bize müjdeci ve uyarıcı gelmedi.' dersiniz diye, size (Allah'ın dinini) açıkça anlatacak peygamberimiz geldi. Şüphesiz o, size müjdeci ve uyarıcı olarak gelmiştir. " (Mâide, 5/19).

Beşîr sıfatını taşıyan peygamberler, Allah'a iman edip onun hüküm ve emirlerine itaat edenlere verilecek mükâfaatları bildirir ve mümin kitleyi Cennet nimetleriyle müjdelerler. Allah'ın dinine davet eden beşîr, peygamberlik görevini yerine getirirken nefret ettirmeden ve en güzel hikmetle, yumuşaklık ve nezaketle davetini yapar. (Nahl, 16/125). Dolayısıyla peygamberlerin getirdiği hükümlere ve akideye davet yapan tebliğcilerin de, davet görevini aynı tavırla bir "beşîr" olarak yerine getirmeleri gerekir.

Peygamberler zorlayıcı, baskı kullanan değil, sadece "(azabı) haber verici ve (cennet nimetleriyle) müjdeleyici (beşîr)"dir. (Ahmed Ağırakça, Şamil İslam Ans.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun