Bazı insanlar, hayat felsefelerini ölümü unutma üzerine kurmuşlar. Bu görüşe ne dersiniz?
Değerli kardeşimiz,
Önümüzde hiç unutmamamız gereken, ama aksine, unutmak için ne lâzımsa yaptığımız büyük bir hakikat var: Ölüm.
Bu gafletimizin en büyük ilacı:
“Lezzetleri acılaştıran ölümü çok zikrediniz.” (Nesai, Cenâiz, 3) hadis-i şerifidir...
Bu hadis-i şerifte ölümü çokça hatırlamamız ve üzerinde önemle durmamız tavsiye ediliyor. Bu tavsiyeye kulak tıkamak akıl kârı değil. Zira göz kapamak hiçbir hakikati gizleyememiştir. Ölüme sırt çevirip yarını düşünmekten kaçan insanlar, kabre geri geri gitmekten başka bir şey yapmıyorlar.
Akıllılık, ölümü unutmak değil, dünya yolculuğunun kabre doğru olduğunun ve ölümle bittiğinin şuuru içinde, ölümü aşmanın, onu geride bırakmanın yollarını aramaktır.
Derdini unutan bir hasta kısa bir süre rahat edebilir. Ama bu gaflet, hastalığın daha da ilerlemesine yol açar. Bu kısa sefanın cefası çok uzun sürer..
İmtihanları unutmak, öğrenciye, geçici bir eğlence fırsatı verebilir. Ama bu gafletin neticesi; sıkıntılar, çileler ve ıstıraplar olur. Sermayesini ölçüsüzce harcayan bir tüccar, bir süre aldatıcı bir sefa sürer. Ama bu sefanın sonu iflâsa varır..
Ölümü unutmaya çalışanların hâli, şuna benzetilebilir: Odanızda otururken, yahut bir parkta dinlenirken, yalnız kalmış bir böceğe gözünüz takılıyor. Biraz vakit geçirmek niyetiyle eğiliyor ve elinizi ona doğru yaklaştırıyorsunuz. Böcek hemen gerisin geri dönüyor ve -kendisine göre- büyük bir süratle kaçmaya başlıyor. Siz onun bu kaçışını zevkle seyrediyorsunuz. Gidiyor ve meselâ yere atılmış bir kibrit kutusunun arkasına saklanıyor.
Başınızı biraz uzatıyor, onu seyre koyuluyorsunuz. Heyecanla soluduğunu hisseder gibi oluyorsunuz.
Derken bir başka böcek onun yanına geliyor. Sizden kaçan böceğin, diğerine: “Az önce büyük bir tehlike atlattım. Bir karartı çıktı karşıma. Hemen kaçtım. Çok şükür kurtuldum.” dediğini duyar gibi oluyorsunuz...
Bizim, ölüm meleği karşısındaki durumumuz da bundan pek farklı değil. Nereye gitsek, neyin arkasına saklansak, hangi eğlenceye dalsak, onu unutmak için nelerle oyalansak netice hiç mi hiç değişmiyor. O bizi her an süzmede ve ruhumuzu almak için Rabbinden emir beklemede.
O hâlde ölümden kaçmak akıllılık değil. Akıllılık ölümü sevmek ve ruhumuzu ölüm meleğine kirsiz, lekesiz teslim etmeye çalışmaktır. İleriyi düşünmemek, ölümü unutmak insana yakışan bir hayat felsefesi olmasa gerek...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ölmeden Ölenler
- Ülfetten nasıl kurtulabiliriz? Bu sosyal hayatta, stres içinde, İstanbul gibi yerde, nasıl tefekkür etsek de Allah'ın rızasına nail olsak?..
- Ölümü Çok Hatırlamak Lazımdır
- Ruhlarımızı aldığı için ölüm meleği olan Azrail Aleyhisselama kızmak doğru mudur?
- Ruhlarımızı aldığı için ölüm meleği olan Azrail Aleyhisselama kızmak doğru mudur?
- Azrail suratlı adam, demenin imana zararı olur mu?
- Bir kadın vefat edince kocasının yanına gömülür mü?
- Refah ve Saadet
- ?Ruhumuzu Allah?a ulaştırmayı dilemeyen, ölümü isteyip de bir an önce ahirete gitmek istemeyen cennete giremez? sözü doğru mudur?
- Aile mezarlığında bir kabre birden fazla kişi konur mu, karı koca aynı kabre konur mu?