Âhirzamanla ilgili hadisler niçin açıkça anlaşılmamaktadır?

Tarih: 13.06.2007 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ahirzamanla alakalı hadisleri bir kısmı müteşâbihattır. Yani mânâsı açık olmayan bir kısım teşbih ve temsillerle anlatılan mecaz ifadelerden ibarettir. Derin ve geniş mânâları ihtiva etmektedirler. Onun için muhkemât (dinin kesin emirlerini ifade eden ayet ve hadisler) gibi tefsir edilmez ve mânâsı herkesce bilinmez. Ancak ilimde derinlik kazananlar tevillerini yapabilirler. Vukûundan sonra da tevilleri anlaşılır.

Sonra gaybla ilgili hadiselerin bir kısmı Peygamberimize ayrıntılarıyla, bir kısmı da kısaca bildirilmiş, Peygamberimiz de kendi içtihadına göre en uygun tarzda tasvir etmiştir.

Öte yandan Resûlullah, "Dünya öküzle balığın üzerindedir"(*) örneğinde olduğu gibi bazı hakikatleri de teşbihler ve temsillerle anlatmış, bunlar da zamanla avam tarafından hakikat telakkì edilmiştir.

Bazı hadisler sadece Müslümanları ilgilendirdiği, bazıları hilâfet merkeziyle sınırlandırıldığı halde, âlimlerce bütün dünyaya şâmil olacak tarzda değerlendirilmiştir. Zikirhânelerin kapatılacağı ve ezan ve kàmetten Allah kelimelerinin kaldırılacağını gösteren, "Bir zaman gelecek, 'Allah Allah' diyen kalmayacak'(1) rivayetinde olduğu gibi.

İşte bu ve buna benzer hususlar sebebiyledir ki, bu meselelerin içerisinden ancak ilimde derinlik kazanmış âlimler çıkabilir.

Müteşabih Hadisler

Kur'ân'ın da, hadisin de muhkemât ve müteşâbihatı vardır. Muhkemâtın mânâsı açıktır, kolayca anlaşılır; müteşâbihatın anlaşılabilmesi için ise tevile ihtiyacı vardır.

Gaybla ilgili bir kısım hadiseleri, Cenab-ı Hakkın, Resûlullaha detayları ile bildirdiğini, onun da hiçbir tasarrufa girmeden olduğu gibi naklettiğini biliyoruz. Kur'ân'ın ve hadisin muhkemâtında olduğu gibi.

Bir kısmını da kısaca bildirmiş, tafsilat ve tasvirlerini Resûlullahın içtihadına bırakmıştır. Îmanla ilgili olmayan kâinat hadiseleri ve istikballe ilgili vukûâtta olduğu gibi. Bu kısmı Peygamberimiz (a.s.m.) belâğatıyla, temsillerle, imtihan sırrına uygun tarzda açıklamış, tasvir etmiştir.(2)

Arap edebiyatında teşbih, temsil ve tasvirlere sıkça rastlandığını, Resûlullahın da, "İnsanlara akılları seviyesince konuş"(3) hakikati gereğince onların anlayacağı dilden konuştuğunu, yer yer bazı temsil ve teşbihleri kullandığını da burada kaydedelim.

Evet, Resûlullah zaman olmuş teşbih ve temsillere başvurmuştur. Meselâ birgün sohbet esnasındayken bir gürültü işitilmiş, ferman etmişlerdi: "Bu gürültü, yetmiş seneden beri Cehenneme yuvarlanan bir taşın, bu dakikada Cehennemin dibine yetişip düşmesinin gürültüsüdür." Bu garip hadiseden beş altı dakika sonra birisi gelmiş, "Yâ Resûlallah! Yetmiş yaşında bulunan filân münafık vefat etti, Cehenneme gitti"(4) demiş, Resûlullahın beliğâne kelâmının tevilini göstermişti.(5)

------------------------------
(*) Cevabı için http://www.sorularlaislamiyet.com/node/171337
(1) Tirmizî, Fiten: 35; Hakim, Müstedrek, 4:494, İbni Hıbban, Sahih: 8:299.
(2) Şuâlar, s. 498.
(3) Gazalî, İhyâü Ulûmiddin (Kahire: Müessesetü’l-Halebî ve Şürekâh nşr.: 1967), 1:82.
(4) Müslim, Cennet: 31 (H. 2844); Müsned, 2:271; 3:341, 346, 360.
(5) Şuâlar, s. 498, 499.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun