Ahilik teşkilatına mensup olanlar, bağış yapmaya zorlanmış mıdır?

Tarih: 09.03.2014 - 11:19 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Malumunuz üzere, Selçuklu ve Osmanlı Devleti'nde uygulanan ahilik sisteminde her bir esnafın belli bir miktar para biriktirme hakkı var. Ben bu durumun ticari anlamda adil olup olmadığını sormak istiyorum. Bu sistemde fazla çalışanla az çalışan eşit tutuluyor ve bir anlamda kazancını bağış yapmaya zorlanmış oluyor. Bu usulün dini dayanağı var mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslâm, sosyal adaletin tahakkuku için bir çok prensipler koymuş, zengine karşı fakiri korumuş, iktisadi ve sosyal hayat için çok adilane bir siyasetin sahibi olmuştur.

İslâm dini, “İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olanlardır." diyerek, sosyal yardımlaşmaya ibadet ruhu kazandırmıştır.

Bütün prensiplerini dinin asıl kaynağından alan Ahîliğin nizamnâmelerine Fütüvvetnâme adı verilirdi. Ahîliğin esasları, ahlâkî ve ticarî kaideleri bu kitaplarda yazılı idi. Teşkilâta girecek kimse ilk önce bu kitaplarda belirtilen dinî ve ahlâkî emirlere uymak zorundaydı.

Fütüvvetnâmelere göre, teşkilât mensuplarında bulunması gereken vasıflar vefâ, doğruluk, emniyet, cömertlik, tevazu, ihvana nasihat, onları doğru yola sevketme, affedici olma ve tövbedir. Şarap içme, zina, yalan, gıybet, hile gibi davranışlar ise meslekten atılmayı gerektiren sebeplerdi.

Ahiliğin asıl amacı, insanların dünya ve ahirette huzur içinde olmalarını sağlamaktır. Bu anlayış ahilerin dünya için ahiretini, ahiret için de dünyasını terk etmeyen dengeli bir hayat anlayışı geliştirmesini sağlamıştır.

Ahiler çatışmacı değil, dayanışmacı bir ruh yapısına sahiptirler. Zengin ile fakir, üretici ile tüketici, emek ile sermaye, millet ile devlet kısaca toplumun bütün fert ve kurumları arasında iyi münasebetler kurarak herkesin huzur içinde yaşamasını sağlamak Ahi Birliklerinin başta gelen amacıdır.

Ahilik, güçlünün zayıfı ezmesine, haksız kazanç sağlanmasına şiddetle karşı çıkar. İnsanların birbirlerini kardeşçe sevmelerini sağlayan ortamın hazırlanmasını sağlamak için kurulmuş köklü bir teşkilattır.

Osmanlı toplumunda esnaflar Lonca adı verilen teşkilatlara sahiptiler. Her esnaf muhakkak bir loncaya kayıtlı olur, loncasının koruması ve denetimi altında bulunurdu. Bugünkü tabipler odası, mimarlar odası, şoförler odası gibi…  Dükkan açma hakkına Gedik denilirdi. Gedik’e sahip olmak için çıraklık, kalfalık yapıp, ustalık belgesini almak gerekirdi.

Loncaların başlıca görevleri şunlardı:

1. Üye sayısını, üretilen malların kalitesini, fiyatını belirlemek,

2. Esnaf arasındaki haksız rekabeti önlemek,

3. Esnaf ile devlet arasındaki ilişkileri düzenlemek,

4. Üyelerine kredi vermek.

Osmanlılar döneminde en önemli ve etkili lonca olarak Ahilik teşkilâtını görmekteyiz. Ahilik, Selçuklular döneminde ortaya çıkan, zaman içinde Anadolu’ya yayılan, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş ve gelişmesinde önemli katkılar sağlayan, dinî-ahlâkî, askerî, siyasî, ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitim amaçlı fonksiyonlar icra eden önemli bir kuruluştur. Ahiler, icra ettikleri fonksiyonlara göre bir yayılış tarzı göstererek, şehirlerden kasabalara, köylere hatta dağ başlarına kadar uzanmışlardır. Ahiler, hizmet edebilecekleri her yere zaviyeler kurup, teşkilâtlarını en ücra köşelere kadar yaymışlardır.

Ahilik, Osmanlı Devletinin kuruluşu tamamlandıktan ve devlet müesseseleri oluşturulduktan sonra, bilhassa II. Murat ve Fatih dönemlerinden itibaren bazı fonksiyonlarını kısmen veya tamamen kaybederek bir esnaf teşkilâtına dönüşmüş, geleneklerini ve eğitimini bu kesimde devam ettirmiştir. Böylece Ahilik, küçük esnaf, usta, kalfa ve çırakları içine alan, onların dayanışmaları kadar, mesleklerini dürüstçe ve özenle yapmalarını, ayrıca eğitilmelerini amaçlayan bir lonca teşkilâtı olarak yararlı hizmetler vermiştir.

Ahiliğin bir meslek kuruluşu olması bu birliklerde doğruluk ve sadakate dayanan meslekî ahlâkı da önemli kılıyordu. Müşteriyi aldatmamak, malı överek yalan söylememek, hileli ölçüp tartmamak, karaborsacılık yapmamak, müşteriyi kızıştırmamak, alışverişte iyi muamelede bulunmak, işinde dikkatli olmak ve işini savsaklamamak gibi ahlâki ilkelere önem veriliyordu.

Ahilik teşkilâtının en önemli fonksiyonlarından biri de başta mensupları olmak üzere insanlar arasında yardımlaşma ve sosyal dayanışmayı sağlamak olmuştur. Bunun için her esnaf zümresi, yönetim giderleri ile aralarında yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak üzere bir sandık oluşturmuştur.

Esnaf Sandığı

Çok eskiden beri Anadolu’da ve Osmanlı Devletinde her esnafın bir yardım sandığı vardır. Buna, “Esnaf Vakfı” , “Esnaf Sandığı” ve daha önceleri “Esnaf Kesesi” derlerdi. Sandık, mütevelli veya sandık vakfı yöneticisinin yönetiminde faaliyetini sürdürürdü.

Sandığın başlıca gelir kaynaklarını, esnafın teberruları, çıraklıktan kalfalığa ve kalfalıktan ustalığa yükselirken ustanın çırağı ve kalfası için verdiği teberru, haftalık veya aylık olarak esnaftan gücüne göre toplanan paralar, nemadan ve toplanan paranın işletilmesinden elde edilen gelirler oluştururdu.

Sandık gelirlerinin harcandığı başlıca yerler ise şunlardı:

Ticaret veya işlerini genişletmek isteyen esnafa verilen borçlar, Ramazan aylarında ahali için yapılan masraflar, hali vakti yerinde olmayan esnafa yapılan karşılıksız yardımlar, vefat eden esnaf için yapılan cenaze giderleri, felakete uğrayan esnafa yapılan yardımlar, esnaftan fakir olanların hastalık masrafları, evlenecek olan fakir ve kimsesiz gençlere yapılan yardımlar, müteferrik masraflar, onarım giderleri, alimlere ve diğer din adamlarına yapılan yardımlar, vergiler, yaz aylarında kullanılan sebil sular ve kar bedelleri.

İlave bilgi için tıklayınız:

AHİ, AHİLİK

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun