Müşrikleri ateşe salmak ne demektir?

Müşrikleri ateşe salmak ne demektir?
Tarih: 05.05.2017 - 00:33 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hadisin şerhini yapabilir misiniz?
- Efendimizin bu emri zahiren reddeder gibi konuşması ne anlama gelir? Sıhhati nedir?
- Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki:
"Rabbim, bugün bana öğrettiği şeylerden bilmediklerinizi size öğretmemi emretti. (Ve buyurdu ki): "Benim bir kula verdiğim bir mal helaldir. Ben bütün kullarımı Hanif (Müslüman, hakka taraftar) olarak yarattım. Ancak şeytanlar onlara gelip, (fıtri) dinlerinden alıp götürdüler, kendilerine helal kıldığım şeyleri haram kıldılar. Kendisine bir güç vermediğim şeyi bana şirk koşmalarını emrettiler."
- Allah Teala hazretleri arz ehline baktı ve Ehl-i Kitap'tan bir kısmı hariç onların Arap, acem hepsine öfkelendi ve dedi ki: "Ben seni imtihan etmek ve seninle de (başkasını) imtihan etmek üzere gönderdim. Sana, suyun yıkayıp (yok edemeyeceği) bir kitap gönderdim. Ta ki sen onu uyurken de uyanıkken de okuyasın!"
- Allah Teala hazretleri bana, Kureyş'i ateşe vermemi (onlarla savaşmamı) emretti. Ben: "Ey Rabbim, bu durumda onlar başımı yararlar ve bir ekmek parçasına çevirirler!" dedim. "Öyleyse, seni çıkardıkları gibi sen de onları (Mekke'den) çıkar! Onlara karşı gazada bulun da biz de sana yardım edelim, infakta bulun biz de sana infak edelim. Sen bir ordu gönder, biz de sana onun beş misli (yardımcı melek ordusu) gönderelim. Sana itaat edenlerle birlik ol, isyan edenlere karşı savaş!" buyurdu.
Cennetlikler üç kısımdır:
1- Kuvvet sahibi, adaletli, sadaka veren ve muvaffak olanlar.
2- Bütün yakınlarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve yumuşak kalpli olanlar.
3- İffetli, namuslu ve çoluk çocuk sahibi olanlar."
- Resulullah devamla dedi ki: "Cehennem ehli de beş kısımdır:
1- Aklı olmayan zayıflar. Bunlar, aranızda tabi olarak bulunurlar, hiçbir ehle ve mala tabi değildirler.
2- Tamahkarlığını izhar etmeyen hain kişiler. Böylesi, bir kapıyı çalsa mutlaka ihanet eder.
3- Akşam, sabah her fırsatta malın ve ehlin hususunda seni aldatan adamlar.
4- Cimrilik ve yalanı da zikretti.
5- Bir de kötü huylu kaba sözlü insan." . . .
Kaynak: Müslim, Cennet 63, (2865)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Bu hadis Müslim’in sahihinde (Müslim, Cennet 63/2865) yer aldığına göre, bu sahih hadisin “tashihi” bize düşmez.

- Bu hadiste şu noktaların açıklanmasında fayda olabilir:

a) "Benim bir kula verdiğim bir mal helaldir.” manasındaki ifadenin hedefinde şu düzeltme vardır. Müşrikler, develerden (saibe, bahîre, vasîle gibi) bazılarını kendilerine haram etmişlerdi. Hadisin bu fıkrasında, bunun yanlış olduğu, Allah’tan başka kimsenin bir şeyi helal veya haram kılma yetkisinin olmadığına işaret edilmiştir.

b) “Ben bütün kullarımı Hanif olarak (İslam’ı kabul edebilecek bir fıtratta) yarattım. Ancak şeytanlar onlara gelip, (fıtri) dinlerinden alıp götürdüler…” manasındaki fıkrada, insanların yaratılışları itibariyle bir fıtrat dini olan İslam’ım emir ve yasaklarına uygun hareket etme kabiliyetinde yaratıldıkları, ancak şeytan onları hak yoldan saptırarak dalalete düşürdüğüne işaret edilmiştir.

Bu ifade, “Her doğan İslam fıtratı üzerinde yaratılır. Fakat anne-babası, çevresi onu Yahudi, Mecusi ve Hristiyan yaparlar.” manasındaki hadisle aynı manayı ifade etmektedir.

Ancak burada, özellikle müşriklerin kendilerinde gördükleri “helal-haram”la ilgili hüküm vermek yetkilerinin olmadığına, bu düşüncenin fıtratlarına ve vicdanlarına da ters düştüğüne vurgu yapılmıştır. 

c) “Kendisine bir güç vermediğim şeyi bana şirk koşmalarını emrettiler.”

Hadisteki bu fıkranın daha doğru tercümesi şöyledir: “(İlah olduğu) hakkında herhangi bir delil indirmediğim şeyi bana şirk koşmalarını emretti.”

Bazı ayet ve hadislerde -meal olarak- yer alan “sultanın indirilmesi” ifadesi, (gücün değil) delilin indirilmesi anlamına gelir. “Vermek” ile “indirmek” arasındaki fark bir tarafa, şirkin kötülüğü putların güçsüzlüğüne bağlanması durumunda, Firavun gibi güçlü figürlerin putlaştırılmasına bir ruhsat verilmiş olur ki, bu tamamen yanlıştır.

- Bu hadisteki ifade şu ayetin bir nevi açıklamasıdır:

“Allah'ın, kendileri(nin ilah oldukları) hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştukları için, küfre sapanların kalplerine korku salacağız. Barınakları ateştir onların. Ne kötüdür o zalimlerin varacakları yer!” (Âl-i İmran, 3/151)

Çok az bir kısım meallerde “sultan” kelimesi, güç olarak tercüme edilmişse de bu isabetli değildir. Meallerin büyük çoğunluğunda bu kelime “delil, belge, hüccet” olarak tercüme edilmiştir.

- Tefsir kaynaklarında -misal olarak-  “Onlar ise Allah'tan gayrı şeylere kulluk ediyorlar ki, onlar hakkında ne Allah bir delil indirmiştir, ne de kendilerinin bir bilgisi vardır. O zalimlerin hiçbir yardımcısı olmayacaktır.” (Hac, 22/71) mealindeki ayet, şöyle açıklanmıştır:

Yani müşrikler, öyle şeylere ibadet ediyorlar ki, onların gerçekten ilah olduklarını gösteren hiç bir dayanakları yoktur; ne vahiy ve semiyyat bakımından bir semavi burhan, ne zaruri ilim açısından bir dayanak, ne de aklı ikna edecek bir delil vardır. Hiç kimse, bu desteksiz, dayanaksız, delilsiz düşüncenin doğru olduğunu savunamaz. (bk. Zemahşeri, Razi,  Beydavi, Kurtubi, Meraği,  ilgili ayetin tefsiri) 

d) Allah, yeryüzü halkına baktı ve Ehl-i kitap'tan bir kısmı hariç onların Arap, acem hepsine öfkelendi.” manasındaki ifadenin anlamı şudur:

Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasında geçen süreçte -Ehl-i kitap'tan bir kısmı hariç- hak dine bağlı insanlar kalmamıştı. Bir fetret dönemi başlamıştı. Yeni bir peygambere, bir dine ihtiyaç hasıl oldu. Bu sebeple “Seni ey Resulüm! Peygamber olarak gönderdim. Seni (tebliğ, cihad ve inkârcılardan gelen sıkıntılarla); onları da senin (getirdiğin din)le imtihan edeceğim.”

e) “Sana, suyun yıkayıp (yok edemeyeceği) bir kitap gönderdim.” Yani, bundan sonra bir daha ne bir kitap ne de bir peygamber gönderilmeyecektir.

Bu sebeple, senin dinin kıyamete kadar devam edecektir. Dininin kaynağı olan Kur'an da Allah’ın himayesindedir, hiçbir güç onu ortadan kaldıramayacaktır.

f) “Sen onu uyurken de uyanıkken de okursun." Yani ne uyanıkken ne de uyurken Kur'an senin kalbinden çıkmaz, sen onu asla unutmazsın.

Bu ifadeyle, aynı zamanda, Kur'an’ın yalnız satırlarda olan bir kitap olmayıp, aynı zamanda sadırlarda da (insanların özellikle hafızların kalbinde de) muhafaza edileceğine işaret edilmiştir. (krş. Nevevi, Şerhu Müslim,17/197-98; Mirkatu’l-Mefatih, 8/ 3366-67; Suyuti, Şerhu Müslim, 6/202)

g) Kureyşlilerle ilgili “onları yak ifadesi, “onların kâfirlerini, yok et, helak et” manasına gelir. Nitekim bazı rivayetlerde “Allah Kureyşlileri yakmamı emretti” yerine, “onlarla savaşmamı emretti” ifadesi kullanılmıştır. (bk. Mirkatu’l-Mefatih, a.g.y)

h) “Onlar seni çıkardıkları gibi sen de onları çıkar.” ifadesinden anlaşılıyor ki, bu hadis-i şerif Medine’de varid olmuştur. Burada maddi cihadın olacağı, korkmamaları gerektiği, Allah’ın yardım edeceğine söz verdiği hususlara işaret edilmiş ve savaş konusunda cesaretlendirilmişlerdir.

Cennet veya cehenneme gidenlerin bazı vasıflarına işaret edilmiştir. Bunlar zaten malumdur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun