Müslüman olmayanlarla barış nasıl ve hangi şartlarda yapılabilir?
Değerli kardeşimiz,
İslamiyet, cihan-şümul (evrensel) esaslar getirmiştir. Bunu, barışla ilgili ayetlerde de görmek mümkündür. Şöyle ki:
"Onlar için gücünüzün yettiğince kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." (Enfal, 8/60)
ayetinin peşinden şu esas emredilir:
"Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de yanaş ve Allah'a dayan..." (Enfal, 8/61).
Zira, asıl maksat savaş değil, barıştır. (1)
Müslümanlar, en muazzam güce sahip olmalıdırlar. Fakat bu güç, düşmanları imha için değil, onları caydırmak için kullanılmalıdır. Karşı taraf barışa meylederse, Müslümanlar da meyletmelidirler. "Fırsat bu fırsat" deyip onları toptan imha etmek asla uygun görülmemiştir.
Emredilen barış, izzetli bir barıştır. Yoksa, zillet içinde barış istemek, Müslümana yakışmayan bir harekettir:
"Gevşeklik edip de barış istemeye mecbur kalmayın..." (Muhammed, 47/35)
Bu ayetten maksat, merhum Hamdi Yazır'ın da işaret ettiği gibi, barışı reddetmek değil, gevşeklik edip de, zillet ile barışa talip olmamaktır. (2)
Savaşı emreden ayetlere bakıp da, barışı teşvik eden ayetleri görmemek, İslam'ı bir bütün olarak tanımamak demektir. "İslamiyet kılıçla yayılmıştır" iddiasında olan bazı Batılı araştırmacılar (müsteşrikler), bu hataya düştüğü gibi, zaman zaman bazı Müslümanlar da düşmektedirler. Böyle bir hataya düşmemek için, bazı ayetler gözden uzak tutulmamalıdır. Mekke'nin fethi öncesi nazil olan Mümtehine Sûresinde, Müslümanlara şu müjdeli haberler gelir:
"Olur ki Allah, sizinle düşmanlarınız arasında bir sevgi meydana getirir. Allah Kadir'dir. Ve Allah bağışlayıcıdır."
"Allah, din hususunda sizinle savaşmamış, sizi yurdunuzdan çıkarmamış kimselere iyilik yapmanızı ve adaletle muamele etmenizi yasaklamaz. Allah, adil olanları sever."
"Allah ancak din hususunda sizinle savaşan, sizi yurdunuzdan çıkaran ve çıkarılmanıza yardım edenlerin dostluğundan sizi meneder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." (Mümtehine, 60/7-9)
Görüldüğü gibi, bu ayetlerde, din düşmanı zalimlerle, böyle olmayanlar ayırt edilmiştir. Ayrıca, birinci ayette, Mekkeli müşriklerle Müslümanlar arasında bir dostluk meydana geleceğine işaret edilmiştir. (3) Zira, ayetteki "olur ki" kelimesi Cenab-ı Hakk'a nispet edildiğinde, kesinlik ifade etmektedir.(4) Va'dedilen bu sevgi, Mekke'nin fethiyle gerçekleşmiş, müşrikler İslam'a girerek Müslümanlarla kardeş olmuşlardır.
Kaynaklar:
1. Yazır, IV/2425.
2. Yazır, VI/4398.
3. Beydavi, II/486-487.
4. Razi, XXIX/303.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Sakın gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.(Muhammed 32) Bu ayet, Eğer barış isterlerse barışın, aşırıya kaçmayın, ayeti ile çelişkili değil mi?
- "Üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın." ayeti, barışı yasaklıyor mu?
- İslâm'da esas olan savaş mıdır yoksa barış mı?
- İslam'ın ilk yayıldığı yıllarda yapılan fetihler, dinde zorlama olduğunu göstermiyor mu?
- Kur'an'da savaş hukukuyla ilgili ne gibi esaslar vardır?
- Bazıları, "İslam savaş dinidir." diyorlar, öyle midir?
- İslam öldürmez, diriltir...
- İslam savaş hukuku, hangi uygulamalara dayanmaktadır?
- İslam savaş hukukunda üç gün yağma var mı?
- Tevbe suresi 29. ayete göre, gayri müslimlerin hepsine savaş açmak gerekir mi?