Kur’an ve sünnette geçen hitabet ilkeleri nelerdir?
- Örneklere açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz,
Dinî hitabetin amacı, Allah’ın emir ve yasaklarının insanlara öğretilmesi, İslam dininin iyi anlatılıp benimsetilmesidir.
Kur’an-ı Kerim ve hadislerde tebliğ ve irşat görevi, inananlara yüklenmiş ve bu konuda yapılması gerekenlerin neler olduğu bildirilmiştir. Bu da iyi bir hitabetle gerçekleşebilir.
Dinin temel kaynakları, dinî hitabetin de kaynağıdır. Dinî hitabetin nasıl olacağı, insanlara nelerin anlatılması gerektiği ve bu konuda uyulması gereken kurallar temel kaynağımız Kur’an-ı Kerim ve sünnette yer alır.
Kur’an’da Hitabet İlkeleri
Sözlerin en güzeli Kur’an-ı Kerim’dir. İslam dininin prensipleri ve uyulması gereken kurallar, en güzel şekilde bu kitapta sunulmuştur. Kur’an-ı Kerim’in muhatabı tüm insanlardır. Onu en güzel şekilde tebliğ eden ise Hz. Muhammed (asm)’dir. Din görevlisinin, tebliğ ve irşatta benimseyeceği metot Kur’an’ın ve Peygamberimiz (asm)'in yaklaşımı olmalıdır.
Kur’an-ı Kerim’de hitabetle ilgili birçok ilke yer almaktadır. Bu ilkelerin başında; güzel bir sözle hitap, yerinde ve zamanında konuşma (hikmet), ikna edici konuşma, konuşurken nazik olma, muhatabın anlayışına göre ölçülü ve dengeli olma, akla ve vicdana hitap etme, düşünmeye sevk etme, duyguları harekete geçirme gibi özellikler yer alır.
Kur’an-ı Kerim’den çıkarılabilecek hitabet ilkelerinden bazıları şunlardır:
Hakkı batıldan ayıran söz söyleme: Kur’an-ı Kerim’de doğrular, bütün açıklığıyla ortaya konulmuş ve yanlış olanlar gösterilmiştir. Bir ayette, “O Kur’an, elbette (hak ile batılı) ayırt edici bir sözdür.” (Târık, 86/13) buyrulmuştur.
Din görevlisi vermek istediği mesajı doğru, anlaşılır ve açık bir şekilde vermelidir.
Etkili ve güzel konuşma: Kur’an-ı Kerim’de, “…Onlara öğüt ver ve onların içlerine tesir edecek söz söyle!” (Nisâ, 4/63) buyrularak hitabette öğüt vermenin esas olduğu ve konuşmanın tesirli olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu nedenle hatip konuşmasında samimi olmalı, akıcı ve etkileyici bir üslup kullanmalıdır.
Ayrıca Kur’an-ı Kerim farklı yerlerde, farklı ifadelerle insanlara hitap etmiştir. Örneğin, Kur’an-ı Kerim’de muhataplar dikkate alınarak, “Ey insanlar!”, “Ey inananlar!”, ve “Ey Nebi” diye hitapta bulunulmuştur.
Kırıcı olmama, saygılı olma: Hatip konuşurken kırıcı ve itham edici olmaktan sakınmalıdır. Kendi görüş ve düşüncelerini güzel bir şekilde anlatmalı, muhataplarının görüşlerine de saygılı olmalıdır. Bu konu bir ayette şöyle belirtilmiştir:
“Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır yahut korkar.” (Tâhâ, 20/44)
Delillerle konuşma: Anlatılanların inandırıcı olması ve kabul görmesi için delillerle konuşmak gerekir. Bu konuda bir ayette şöyle buyrulmaktadır:
“…Eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin delilinizi.” (Bakara, 2/111)
Ayrıca bilgimiz olmayan konularda görüş bildirmekten kaçınmalıyız. Bu konuda bir ayette şöyle belirtilmektedir:
“İşte siz böyle insanlarsınız! Hakkında bilginiz olan konuda tartışmaya girdiniz. Peki, hakkında hiçbir bilginiz olmayan konularda neden tartışmaya giriyorsunuz?..” (Âl-i İmrân, 3/66)
Konuşurken birleştirici olma, dışlayıcı ifadelerden kaçınma: Din görevlisi konuşurken birleştirici olmalı, toplumda ayrılıklara sebep olacak ifadelerden kaçınmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyrulmuştur:
“Allah ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl, 8/46)
Anlatılacak konuyla ilgili bilgileri güvenilir kaynaklardan alma: Hatip, vereceği mesajı sağlam kaynaklara dayandırmalıdır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurât, 49/6)
Söz ve davranışların birbirine uygun olması: Hatibin sözlerinin etkili olabilmesi için davranışlarının sözleri ile çelişmemesi gerekir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Siz kitabı okuduğunuz hâlde insanlara (başkalarına) iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Bunun yanlış olduğunu düşünemiyor musunuz?” (Bakara, 2/44)
İnsanları düşündürmeye yöneltme: Kur’an-ı Kerim bu konuya birçok yerde değinmiştir. Birçok ayette, “Düşünmezler mi?” ve “Bilmezler mi?” şeklindeki ifadelerle insanların düşünmesi ve aklını kullanması istenmiştir. Bu nedenle hatip, öncelikle insanları düşünmeye sevk etmelidir. Bir ayette, “Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler…” (Âl-i İmrân, 3/191) buyrulmuştur.
Sünnette Hitabet İlkeleri
Hz. Peygamber (asm), kendisine nazil olan ayetleri insanlara tebliğ etmiş, İslam dininin esaslarını açıklamış ve insanlara örnek olmuştur. İnananlar da onu örnek alarak İslam’ı yaşamaya çalışmışlardır. Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimiz (asm)'in örnekliği konusunda şöyle buyrulmaktadır: “Gerçekten Allah Resulü, sizin için güzel bir örnektir…” (Ahzâb, 33/21)
İnanan insanlar her konuda Peygamberimiz (asm)'in görüşlerine başvurarak fikir danışmışlar ve onun söylediği şeyleri aynen uygulamaya çalışmışlardır. Peygamberimiz de değişik vesilelerle insanlara hitap etmiş, onlara dini doğru bir şekilde ulaştırmıştır.
Peygamberimiz (asm)'in tebliğ, irşat ve hitabette takip ettiği yollardan çıkarılan prensiplere din hizmetlerinde sorumluluk taşıyan herkesin önem vermesi gerekir. Sünnetteki ilkeler ışığında yapılacak bir hitabet, dinî konuları anlatmada en etkili yol olacaktır. Peygamberimizin hitabeti, Kur’an-ı Kerim’in prensipleri doğrultusunda idi. Kur’an-ı Kerim, Peygamberimize, insanlarla nasıl konuşması gerektiği konusunda şöyle tavsiyede bulunmuştur:
“Rabbi’nin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et. Onlarla en güzel tarzda mücadele et...” (Nahl, 16/125)
Peygamberimiz (asm) bu prensipler doğrultusunda çevresindekilerle iletişim kurmuş ve dine ait prensipleri insanlara ulaştırmıştır.
Peygamberimizin sünnetinden çıkarılabilecek hitabet ilkelerinden bazıları şunlardır:
- Peygamberimiz (asm), dürüst ve olgun bir tavır içinde konuşur, sözcükleri özenle seçer, muhataplarının ilgi ve ihtiyaçlarını gözetirdi. O, edebî bir konuşma üslubuna sahipti. Konuşmasında topluluğun durumunu dikkate alır, ona göre sesini ve duruşunu ayarlardı. Sözcükleri tane tane söyler, dinleyenlerin onun sözlerini ezberleyebileceği şekilde net konuşurdu.
- Peygamberimiz (asm), konuşurken muhatabın anlayış ve kavrayış seviyesine göre konuşurdu. Bir hadisinde, “Halkın seviyesine ininiz.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 20) buyurarak, bunu dile getirmiştir. İnsanların anlayabilecekleri bir üslup kullanırdı.
- Peygamberimiz (asm)'in en önemli konuşma özelliği; az ve öz konuşma anlamına gelen, cevamiü’l-kelim olmasıydı. Birçok hadisinde iki veya üç sözcükle önemli hakikatleri ifade ederdi. Peygamberimizin hutbeleri de insanları usandırmayacak derecede kısa idi. O, kısa, öz ve samimi konuşmayı uzun konuşmalara tercih ederdi. Bu konuda Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Ben cevamiü’l-kelim ile gönderildim…” (Buhârî, Ta’bîr, 22)
- Peygamberimiz (asm), konunun daha iyi anlaşılması için çeşitli örnekler verir, hikâye diliyle insanlara hitap ederdi. Böylece anlatılması ve anlaşılması güç konuların daha kolay kavranılmasını sağlardı. Peygamberimizin pek çok hadisinde bu usulü kullandığı görülmektedir.
Örneğin, arkadaş seçiminde dikkat edilecek hususları anlatırken şöyle bir benzetme yapmıştır:
“İyi bir kimseyle dostluk kuran adamla, kötü birisi ile arkadaşlık yapanın benzeri, yanında güzel koku bulunduran bir şahısla demirci körüğü çeken kimse gibidir. Yanında güzel koku bulunan arkadaşın ya sana güzel koku verir veya onun güzel kokusundan faydalanırsın. Körük çekene gelince o, ya senin elbiseni yakar veya körüğün çıkardığı pis kokudan rahatsız olursun.” (Buhârî, Zebâih 31)
- Peygamberimiz (asm), konuşurken insanların dikkatini çekmek için farklı metotlar kullanırdı. Bazen soru-cevap yöntemini kullanır, insanları düşündürür ve onların dikkatini çekerdi. Bir defasında sahabilerden birine, “Yezid b. Esed! Cennete girmek ister misin?” O da "Evet, Ya Resulullah!" deyince Peygamberimiz ona, “Kendin için istediğini kardeşlerin için de iste.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/70) buyurmuştur.
Bir konuyu anlatırken konunun daha iyi anlaşılması ve dikkatleri toplamak için jest ve mimiklerini kullanırdı. Bazen yüzünün şekliyle bazen de elleriyle ifadeye canlılık katardı. Bir defasında, “Müminler birbirine kenetlenmiş bir bina gibidir.” (Kenzu’l-Ummal, 1/147) derken parmaklarını birbirine kenetlemiş ve ne demek istediğini elleriyle de ifade etmişti. Bazen de şekiller çizerek konuyu anlatmaya çalışırdı.
Örneğin, kader konusunu yere şekiller çizerek anlatmıştır.
- Peygamberimiz (asm), konuşmalarında zamanlamaya dikkat ederdi. Dinleyenlerin dikkatlerinin yoğun olduğu ve istekli oldukları zamanlarda konuşurdu. Abdullah b. Mesud, bu konuyu şöyle anlatıyor: “Sahabiler usanıp sıkılır düşüncesiyle Hz. Peygamber bize her gün değil, ara sıra vaaz ve nasihat ederdi.” (Buharî, İlim, 11-12) İnsanların hatalarını söylemez, onları küçük düşürmez, onlara olumlu ve yapıcı bir üslupla hitap ederdi. Bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! ” (Buharî, İlim, 11)
O, konuşmalarında hep sevdirmeyi ve müjdelemeyi tercih ederdi. Hiçbir kimseyi suçlamaz, insanların hatalarını yüzlerine vurmazdı. Örneğin, Hz. Muhammed, hata yapanı, “Sana ne oluyor.” diyerek uyarmazdı. O kişinin bulunduğu bir toplumda, “Size ne oluyor ki...” gibi genel uyarılarda bulunurdu. (Müslim, Fedail, 35)
- Peygamberimiz (asm), sorulara verdiği cevaplarda şahısların durumlarını dikkate aldığı kadar, zaman ve mekânın şartlarını da göz önünde bulundururdu. Örneğin, “Amellerin en hayırlısı hangisidir?” diye soran birine, “Vaktinde kılınan namazdır.” (Buharî, Mevakit, 5) derken aynı soruyu soran bir başkasına ise, “Ana, babaya iyilik etmektir.” (Buharî, Edep, 2) şeklinde farklı cevaplar verirdi.
Ayrıca barış zamanlarında en değerli amelin vaktinde kılınan namaz olduğunu açıklarken, savaşta Allah yolunda cihadın en değerli amel olduğunu vurgulamıştır.
Kaynak:
- İmam-hatip liseleri Hitabet ve Mesleki Uygulama, Heyet, MEB, 2012.
- Ömer Demir, İmam Hatip Liselerinde Hitabet ve Mesleki Uygulama Dersi Öğretimi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversite Sosyal Bilimler, 1997.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Nesh / nesih ve tarihsellik nedir, aralarında bir ilişki ve bağlantı var mı varsa nasıldır?
- "Ağabeyin / abinin kardeşi üzerindeki hakkı, baba hakkı gibidir." ifadesi hadis midir; açıklar mısınız?
- Türkçe ibadet yapılabilir mi?
- Allah neden, Kur’an ayetleri bitti, onu kitap haline getir, demedi?
- Kuran'da çocuk yetiştirme geçmiyor mu?
- 1400 sene öncesinden hadisler nasıl geldi?
- Namazı huşu içinde kılmak için ne yapmalıyız?
- Allah ve Resûlü'nün Tavsiye Ettiği Gıdalar
- Peygamberimizin israf karşısındaki tutumunu açıklar mısınız?
- Bir kadının, erkeklerin de olduğu bir ortamda şiir okuması doğru mudur?