Yazdığım öyküyü de mi Allah yaratıyor?

Sesli dinle

- Tatilim devam ediyor... Dedem, ninem ve annemle birlikteyiz... Hafta sonları babam da katılıyor aramıza...

- Annemin kendine özgü bir dünyası, arkadaşları var... Bir araya gelip çay içiyor, kâğıt oynuyor, dedikodu yapıyorlar...

- Bazen babamla şehre dönüyor, hafta sonunda tekrar geliyorum... Özel haberler bu kadar…

- Şimdi odamdayım... Işıkları söndürdüm, pencereden dışarıyı seyrediyorum...

- Bir yandan da öyküler kurguluyorum hayalimde... Her şey birbirine karıştı... Derken, bir soru geldi aklıma...

- Allah her şeyi yaratıyor, tamam... Peki, benim öykümü de mi yaratıyor yani? Ya da bir ressamın resmini?

İnsan, dünyadan malzemeler alır, onları bir araya getirerek yeni bir eser yapar...

Her ne kadar ona “Benim eserim.” derse de bu sahiplenme bir mecazdan öteye gidemez...

Dünya galerisindeki güzel eserlere bir yenisi eklenmiştir ve onun da gerçek yaratıcısı Allah’tır...

Toprağın bitkiyi, ağacın meyveyi, arının da balı yaratamayacağını anlamak zor olmasa gerek. Akılları, bilgileri, bilinçleri yok onların...

İnsan ise, üstün yetenekleri olan bir canlı... Onun şuurlu eliyle ortaya çıkıveren eserlere bakarak gerçek yaratıcıyı hatırlamak zor olabiliyor... İnsanın üstün meziyetleri akıl gözünü perdeliyor...

Hâlbuki insan da bir araç. Dikkatle düşününce anlıyoruz bunu...

Eserini bir düzene göre kurarken hiçbir malzemeyi yoktan var etmiyor. İşi, yaratılmış, var edilmiş olanları bir araya getirmek...

Bunu yaparken de kendisine verilen donanımları, yetileri, duyguları kullanıyor. Akıl, kalp, hafıza, göz, kulak, el gibi... Tümü o merhametli Yaratıcı’nın verdikleri...

Onun evreninde, onun verdikleriyle eserler üreten sanatçı asla bir yaratıcı olamaz...

Elbet, o eserlerden dolayı yapılan övgüler de gerçek ustaya gidiyor, onun hakkı çünkü...

“Sâni” isminin tecellisidir sanat. Sanatçının rolü bu isme ayna oluşunda, tercihlerinde...

Önemli olan, iradesini iyi yönde mi yoksa kötü yönde mi kullandığı...

Balarısı eliyle balı, ipekböceği eliyle ipeği, ağaç vasıtasıyla meyveyi yaratan Rabbimiz, bizim elimizle de sanat eserlerini yaratıyor.

Fark, iradenin söz konusu olup olmamasında...

İnsan “Eserimi ben yarattım.” diyemez, buna hakkı yok... “Bu eser benim elimle yaratıldı.” diye düşünebilir...

Gerçek sanatkârı tanımakla birlikte “Bu eser benimdir.” demesinde bir sakınca yoktur elbette...

Sanat eserleri için geçerli olan bu durum teknik ürünler için de söz konusu...

Bir şiir, bir tablo, bir heykel, bir bestenin gerçek yaratıcısı kim ise bir masa, bir halı, bir bilgisayar, bir makineninki de o...

Tüm ürünler, insan eliyle ama onun yaratmasıyla var olurlar...

Sanatçı gibi, teknikçi de dünyadaki malzemeleri kullanır. Bilimlerin bütün yasaları evrende var...

Bilim adamının yaptığı iş, bu yasaları bulup uygulamaktan ibaret...

Bütün bilimler, kâinat kitabının incelenmesi, içindeki yasaların bulunmasıyla oluşur.

İnsanların “Bu yasayı ben buldum, şu makineyi ben yaptım.” demeleri, onların birer yasa koyucu, birer yaratıcı olmalarını gerektirmez. Eylemin gerçek öznesi, yegâne ilah olan Rabbindir...

Bunları söylerken insan iradesini reddetmiyorum elbet. Evet, insana özgür bir irade verilmiş, nasıl isterse öyle kullanır. Fakat ona iradeyi veren de Allah...

Nasıl düşünmüyoruz ki, sürekli olarak “benim” diye sahip çıktığımız bedenimizin bile gerçek sahibi değiliz...

Kalbimiz çalışır, kanımız temizlenir, hücrelerimiz yenilenir, vücudumuzda milyarlarca olay meydana gelir, fakat bunların çoğundan bizim haberimiz bile olmaz...

Organlarının nerede olduğunu, ne iş yaptığını, nasıl çalıştığını bilenimiz pek azdır...

Saçlarımız dökülür, yüzümüz kırışır, belimiz bükülür, dişlerimiz dökülür, nihayet üstüne titrediğimiz hayatımız elimizden alınır, ama biz olup bitenlere seyirci kalmaktan başka bir şey yapamayız...

“Ben, ben” deyip duruyoruz, ama o benliğe takılan donanımların gerçek sahibi değiliz...

Hiçbirini biz yapmadık, başkasından satın almadık, yollarda da bulmadık...

Yaratan yaratmış, elimize vermiş... “İstediğin gibi kullanmakta özgürsün fakat şunu unutma, her yaptığından hesaba çekileceksin.” demiş...

Bedeninin, organlarının, duygularının bile gerçek sahibi olmayan insan, nasıl kendi eliyle yaratılan eserleri sahiplenir de “Ben yarattım.” der!..

Nasıl olur da kendisine verilen nimetlerle gurura kapılıp “Her şeyi ben yaptım, ben kazandım, ben buldum.” diyerek Rabbini unutur!

Elhâsıl, cansızlar, bitkiler ve hayvanlar aracılığıyla nice eserler yaratan zat, insanlar eliyle de eserler yaratıyor...

Zira o her türlü yaratmayı bilendir... (Yasin, 36/79)

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun