Keffâret

Keffâret Nedir?

Keffâretlerin Çeşitleri Nelerdir?

Keffâret Nedir?

Keffâret kelimesi, lügatte, silmek ve yoketmek mânalarına gelir. Fıkıhta ise, ibâdet ve amellerde yapılan bâzı kusur ve günahlardan dolayı, Allah Teâlâ'nın afvını, o günah ve kusurları silip yok etmesini istemek niyetiyle yapılan ve cezaî mahiyette olan bâzı ibâdetlere denir.

Allah Teâlâ kullarının işledikleri amellerde ve ibâdetlerde yaptıkları yanlışlık ve eksiklikleri tamamlamak ve düzeltmek için, keffâretleri vesile kılmıştır.

Keffâretlerin Çeşitleri Nelerdir?

5 çeşit keffâret vardır. Şimdi bunları sırayla görelim:

I - Keffâret-i savm (Oruç keffâreti):

Ramazan-ı şerîf'te özrü olmaksızın kasden orucunu bozan kimseye gereken keffârete denir.

Orucunu kasden bozan, bu yüzden kendisine keffâret gereken kimse, 2 ay aralıksız oruç tutmak mecburiyetindedir. Buna gücü yetmiyorsa, 60 fakiri, sabahlı-akşamlı doyurur. Yemek paralarını nakid para olarak da kendilerine verebilir. Bir fakiri 60 gün doyurmak da mümkündür.

* Keffâret oruçlarında devamlılık şarttır. Araya hiç fasıla girmemelidir. İki ay tamam olmadan özürsüz yere veya yolculuk veya hastalık gibi bir özre binaen bir gün bile oruca ara verilse, yahut da araya bayram günleri gibi kendisinde oruç tutulması haram olan bir gün girse, keffâret bozulur. Yeniden tutmaya başlamak gerekir. Ancak kadının hayız hâli bundan istisnadır. Hayız hâline girdiği için oruç tutmayı bırakan kadının keffâreti bozulmaz. Hayızdan kurtulur kurtulmaz, hiç ara vermeden kaldığı yerden keffâret orucunu tutmaya devam eder.

* Keffâret orucunun müddeti, iki kamerî aydır. Kamerî aylar ise, bâzan 29, bâzan 30 olabildiği için bu iki aylık müddet 58-60 arasında değişmektedir. Halk arasında 60 gün oruç tutmak sözünün yaygın oluşu, ekseriyetten kinâyedir.

Keffâret orucuna kamerî aylardan birinin başında başlanırsa, o ay ve o aydan sonra gelecek ay tamamiyle oruçlu geçirilerek keffâret yerine getirilmiş olur. İsterse bu müddet 58 veya 60 gün olsun. Fakat ayın başında başlanmayıp içinde bir gün başlanacak olsa bu durumda ilk ay, üçüncü aydan ikmâl edilmek üzere 30 gün hesap edilir. Ortadaki ikinci ay ise kâmilen tutulur. Bu görüş, İmam-ı Muhammed ile İmam-ı Ebû Yûsuf'un görüşüdür. İmam-ı A'zam'a göre ise, bu durumda 60 gün oruç tutulması îcab eder.

* Bir veya daha fazla Ramazan ayı boyunca keffâreti gerektirecek şekilde birden fazla oruç bozulmuşsa, bunların hepsi için bir keffâret yeterlidir. Herbiri için ayrı bir keffâret tutulması gerekmez.

II - Keffâret-i Yemin (Yemin keffâreti):

Ettiği yemini yerine getirmeyip bozmaktan dolayı lâzım gelen keffârettir.

Yeminin keffâreti olarak 10 fakiri akşam ve sabah olarak günde iki öğün doyurmak veya giydirmek cihetine gidilir. Buna güç yetirilmezse, 3 gün ardarda oruç tutulur. Bu oruçların arasına hiç bir mâni girmemelidir. Girerse keffâret bozulur, yeni baştan tutulması gerekir.

Şâfiîlere göre yemin keffâretini ardarda tutmak mecburiyeti yoktur.

Gerek yemin, gerekse oruç keffâretlerinde yapılacak ilk iş bir köle azâd edilmesidir. Ancak günümüzde kölelik kalktığı için bu maddenin tatbikına imkân kalmadığından zikretmeye lüzum hissetmedik.

III - Keffâret-i halk (Traş keffâreti):

Hacı olmak için ihrama girip de bir özür sebebiyle, saçlarını henüz haccını tamamlamadan vaktinden evvel kestiren kimseye terettüb eden bir keffârettir.

Hac için ihrama giren kimse, haccını tamamlamadan saçlarını kestiremez. Kestirdiği takdirde, keffâret olarak 3 gün oruç tutması gerekir. Bu orucu ardarda tutmak şart değildir. Ayrı ayrı günlerde de tutabilir.

IV - Keffâret-i katl (Adam öldürme keffâreti):

Bir müslüman veya bir zimmîyi (gayr-i müslimi) kasden değil, bir hatâ neticesinde öldüren bir müslümana lâzım gelen keffârettir. Ava atılan bir kurşunun, bir adama isabet edip onu öldürmesi gibi...

Böyle bir kimse, keffâret olarak, iki ay ardarda oruç tutmalı; ayrıca bir de maktûlün ailesine diyet ve tazminat ödemelidir. Maktûlün ailesi o diyeti katile bağışlarlarsa, bu takdirde diyet düşer. Aksi takdirde mutlaka diyet ödenmesi gereklidir.

V - Keffâret-i zıhar:

Erkeğin karısının vücudunun tümünü veya bir kısmını, kendisinin ebediyyen evlenemiyeceği bir kadının vücudunun tümüne veya bir kısmına benzetmesine zıhar denir.

Meselâ: Bir kişinin hanımına, "Sen bana anam gibisin" veya "Senin arkan bana anamın arkası gibidir" dese, zıhar yapmış olur.

Zıhar, keffâreti gerektirir ve keffâreti ödenmedikçe de kadınla cinsî temasta bulunmak haram olur.

Zıharın keffâreti ise, aynı oruç keffâreti gibidir.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun