ASHÂBU'L-HİCR

El-Hicr bölgesinde yaşamış olan Semûd kavmi. El-Hicr, Suriye ile Hicaz bölgesi arasında kalan Vâdiu'l Kurâ'yı yurt edinen Hz. Nûh (a.s.)'un oğlu Sâm'ın neslinden geldiği söylenen Semud kavminin ülkesine verilen isimdir. Semûd kavmi, nesilleri devam etmiş olan Arab-ı Âribe'den gelmektedir. Yaşadıkları bölgeyi son derece mamûr bir hâle getiren ve birçok sanat dalında bir hayli mesafe almış bulunan Semûd kavmi, Allah yolundan uzaklaşmış, ondan başkasına tapınmağa başladıkları için onları uyarsın ve tevhîd akîdesine yeniden davet etsin diye Cenâb-ı Allah, Hz. Salih (a.s.)'ı peygamber olarak göndermiştir.

Ashâbu'l-Hicr tabiri Kur'an-ı Kerîm'in el-Hicr suresinde bir defa geçmektedir. "Ashâbu'l-Hicr de peygamberleri yalanlamışlardır. " (el-Hicr, 15/80) Bu sure adını bu ayette geçen "el-Hicr" kelimesinden almıştır. Hz. Salih (a.s.), bu Semûd kavmini Allah'ın vahdaniyetine iman'a ve yalnız ona kulluğa davet edip durduğu hâlde onlar bir türlü iman etmeye yanaşmadılar. "Semûd kavmine kardeşleri Salih'i (peygamber olarak) gönderdik. Ey kavmim Allah'a ibadet edin, sizin ondan başka (İbadet ve uluhiyete lâyık olan) hiç bir ilâhınız yoktur... ' (el-A'râf, 7/73). ayetiyle imana davetleri dile getirilmektedir. Hz. Salih onlara Cenâb-ı Allah'ın kendilerine verdiği sayısız nimetleri hatırlatıp durdu. (el-A'râf, 7/74). Fakat bu zalim kavim, peygamberlerini son derece sert bir tepki ile yalanlayarak ona iman etmediler. Hatta bu kaba davranışları yetmiyormuş gibi onu sihirbazlık ve delilikle de suçladılar. "Dediler ki: Sen aşırı bir şekilde büyülenmiş (aklî dengesi bozulmuş)lardansın. " (eş-Şuâra, 26/153). Semûd kavmi diğer bütün azgın topluluklar gibi Hz. Salih'e vahiy geldiğini kabul etmediler. Bu batıl anlayış ve inançlarından vazgeçmediler.

Semûd kavminin bu aşırı inadları üzerine Hz. Salih'e mucize olarak bir dişi deve gönderildi. ...İşte Semûd kavmine de istekleri üzerine gözleri göre göre o dişi deveyi verdik. Bu yüzden kendi nefislerine zulmettiler... " (el-İsrâ, 17/59). Fakat bu azgın topluluk Allah'ın gönderdiği dişi deveyi öldürdü. (eş-Şems, 91/14). Sonra Hz. Salih'e meydan okurcasına: Eğer sen gerçekten bir Peygamber isen bizi tehdit edip durduğun azabı getir" (el-A'râf, 7/77) dediler. Hz. Salih, Hicr halkının bu tavırları karşısında üç gün beklemelerini söyledi. Bu üç günün sonunda gelmesini hiç de beklemedikleri şiddetli azap geliverdi. Korkunç bir sarsıntı ve zelzele onları yeryüzünden silip süpürdü. "Bunun üzerine (gökten inen) şiddetli bir sarsıntı onları yakalayıverdi. Yurtlarında (kalpleri korkudan parçalanıp) diz üstü (yere) çöken kimseler oldular. " (el-A'râf; 7/78).

Küfrün mantığı, her zaman ve her yerde bütün dünya tarihi boyunca aynı olmuştur. Dünya hayatını tercih eden ve dünyada kurdukları müstekbir düzenlerini bozmak istemeyenler ve onlara tâbi olan halk kitlesi her zaman peygamberleri ve onların yolundan giden mü'minleri yalanlamışlardır. Fakat kâfirlerin akibeti de her zaman Semûd ve benzeri kavimlerin başına gelen felâket olmuştur.

Ahmed AĞIRAKÇA

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun