Dünyanın ıssız bir köşesinde yaşayan ve İslâm dininden habersiz olan bir insan, âhirette nasıl sorumlu tutulabilir?

Tarih: 08.04.2006 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Aslında, bu sanıldığı gibi, yeni bir mesele değil. Asırlar önce tartışılmış ve halledilmiş. Şu kadar var ki, dünyanın öte ucu denmemiş de "ıssız bir dağda, toplum hayatından habersiz yaşayan bir adam" denmiş. Yahut buna benzer bir başka tip üzerinde konuşulmuş.

Kur’ân-ı kerîm’de bir âyet-i kerîme var. Meâli şöyle:

“Allah, hiçbir nefse gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmez.” (Bakara, 2/286)

Yani, her şeye taşıyabileceği kadarını yükler. Fertleri güç yetirebilecekleri işlerle mükellef kılar. Her gövdenin üzerine, götürebileceği kadar bir baş yerleştirir. Atom çekirdeğine gezegenleri bağlamaz.

Âlimlerimiz, bu âyet-i kerimeyi çeşitli yönlerden tefsir etmişler. Fıkıh âlimleri, bu âyeti fıkıh yönünden, kelâm âlimleri ise itikat yönünden incelemişler. Bu ikinciler, yani kelam alimleri âyette geçen “güç yetme” meselesini akıl yönüyle ele almış ve şu mânâda birleşmişler:

“Dünyanın ıssız bir köşesinde yaşayan ve cemiyet hayatından uzak bir insan, mücerret aklıyla, hangi hakikatleri bilmeye güç yetirebilirse, sadece onlardan sorumludur.”

Mücerret akıl denilince, “bir peygambere muhatap olmamış, kendisine ilâhî emirler ulaşmamış, rehbersiz kalmış” bir aklı anlıyoruz.

İşte, böyle bir aklın ulaşabileceği saha konusunda, değişik görüşler ileri sürülmüş: itikat imamlarından, İmam Mâturudî Hazretleri, “İnsanın, kendi aklını kullanarak bir yaratıcısının olduğunu bilmeye güç yetirebileceği” görüşündedir. Ve böyle bir insanın Allah’a inanmaktan sorumlu tutulacağını, diğer iman rükünlerinden ve ibadetlerden ise sorumlu olmayacağını ifade eder.

Bir diğer itikat imamı olan İmam Eşarî Hazretleri ise, "böyle bir insanın, peygamber olmaksızın, Allah’ı bilmesinin de mümkün olamayacağı" fikrini savunur ve bu adamın bir taşa bile tapsa “necat ehli” yani kurtuluşa erenlerden olacağını söyler.

Görüldüğü gibi, her iki imamın da ittifak ettikleri esas nokta şu: Kişi, içinde bulunduğu şartlarda, neyi bilmeye güç yetirebiliyorsa ondan sorumlu!..

Şüphesiz, hakikati en iyi bilen Allah’tır. Onun ilmine havale ederiz. 

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun