Allahı inkar edene saygı gösterilir mi? Kafir olan anne babayla dost olmak caiz midir?

Tarih: 20.12.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Lokman suresi 15. ayetinde ana ve babanla iyi geçin denirken, Mücadel suresi 22. ayeti, onlarla dost olma, der.
- Nasıl hem iyi geçinip hem de dost olmayacağız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ayetteki yasaklama, onların dinsizlik yönleriyle ilgilidir. Yani onların din konusundaki fikirlerini duygu ve düşüncelerini, örf ve adetlerini dost edinmek yasaklanmıştır.

Yoksa Ehl-i kitapla veya dinsizlerle ticaret yapmak, onların faydalı sanatlarını ve ilmi buluşlarını almak ve onlarla iyi ilişkiler kurmak elbette gerekli ve zaruridir. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm) “İlim Çin’de de olsa gidip alınız.” buyurarak bu gerçeği ifade etmektedir.

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin şu tespitleri konuya ışık tutacak ve yanlış değerlendirmelere engel olacaktır:

“Ehl-i kitabdan bir haremin olsa elbette seveceksin.”

“Binaenaleyh onlarla dost olmamız, medeniyet ve terakkilerini istihsan ile iktibas etmektir. Ve her saadet-i dünyeviyenin esası olan asayişi muhafazadır. İşte şu dostluk, kat`iyyen nehy-i Kur`anîde dâhil değildir.”(bk. Münazarat, s.32, 33)

Nitekim onlardan kız almak ve onların kestiğini yemek caizdir. Ehl-i kitaptan bir hanımla evlenen bir Müslüman, onu hanımı olduğu yönüyle sever. Ama o hanımının Yahudiliğini veya Hristiyanlığını sevemez.

Dinsiz olan anne babaya da elbette saygı duymak gerekir. Aksi halde nasıl tebliğ yapılabilir.

Lokman suresi, 14 ve 15. ayetler:

"Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana şükret." diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır."

"Bununla beraber eğer her ikisi de bilmediğin bir şeyi, bana ortak koşman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüşünüz ancak banadır. O zaman ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim."

Bununla beraber, yani anaya babaya da şükrü insana tavsiye etmiş olmamızla beraber, onlar seni bana şirk koşasın diye zorlarlarsa sence hakkında hiçbir bilgi olmayan, yani hiçbir ilimde yeri olmayıp, imkansız olan şirki isnad ettirmek üzere seni sıkıştırırlarsa o hususta ikisine de itaat etme de onlara normal şekilde yardımcı ol. Yani günaha iştirak etmeksizin şeriatın razı olacağı iyilik ve insanlığın gerektireceği şekilde beraberlerinde bulun.

Mesela yemek, içmek, giymek gibi ihtiyaçlarını düzene koymak, eziyet etmemek, ağır söylememek, hastalıklarına bakmak, vefatlarında defnetmek gibi dünyaya ait yardımlarını yap. Din işine gelince bana yönelmiş olan samimi, ihlâslı tek Allah'a inanan kimsenin yolunu tut. Sonra hepinizin dönüşü banadır, o zaman ben size neler yaptığınızı haber vereceğim.

Mücadele suresi, ayet 22:

"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir."

Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavmi Allah'a ve Resulü'ne karşı düşmanlık eden kimselerle sevişir bir halde bulamazsın. Öyle kimselerle sevişmek Allah'a ve ahirete imanın gerekleriyle taban tabana zıttır. Zira, onlara o durumda dostluk yapmak küfre sevgi göstermektir. Çünkü Allah ve Resulü'ne düşmanlık etmek, küfrün en şiddetlisidir. Küfre muhabbet ise, iman ile bir arada bulunmaz. Âyetin zahirî anlamı için bu mânâ daha uygundur.

Mamafih müfessirlerin bir çoğu kelâmi bir nükte üzerine oturtarak bunu şu mânâ ile tefsir etmişlerdir. "Sevmemeleri gerekir, sevmemelidirler." "İsterse onlar, babaları veya oğulları veya kardeşleri, yahut hısımları olsun..." Bu âyetin anlamı ile ilgili olarak Mümtehine Sûresi'nin 8 ve 9. âyetlerini de burada düşünmek gerekmektedir:

"Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve âdil davranmanızı yasaklamaz. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa, işte zalimler onlardır." (Mümtehine, 60/8 ve 9)

İşte onlar, o Allah ve Resulü'ne karşı yarışa kalkışan kimseleri sevmeyen müminler yok mu, Allah onların kalplerine iman yazmıştır. Yalnız lisanlarında değil, kalplerinde de tesbit etmiş ve yerleştirmiştir. Bundan anlaşılır ki asıl iman kalp işidir. Ve kendilerini tarafından bir ruh ile güçlendirmiştir. Kalplerine hayat veren ilâhî bir irfan nuruyla kuvvetlendirmiştir. Onun için Allah'ı unutmazlar. Ahiret yolunu görür, sevilecek ve sevilmeyecek kimseleri tanırlar. Allah ve Resulü'ne itaat eder ve Allah yolunda her fedakârlığa katlanırlar. Hem Allah onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. O suretle ki içlerinde sonsuza dek kalmak üzere öyle ki Allah onlardan hoşnut, onlar da Allah'tan hoşnut oldular, hem kendilerinden razı olunmuş hem de kendileri ondan razı olmuş olarak Allah'ın rızasına erdiler.

İşte bu özelliklerini işittiğin müminler, Allah'ın partisidir. Allah'ın askerleri, Allah dininin yardımcıları ve Allah yolunda cihad eden mücahidlerdir. Uyanık ol ki Allah'ın partisi, taraftarları, muhakkak hep felah bulanlardır. Dünya ve ahirette hayır ve isteklerine kavuşanlar ancak onlardır. "Allah'ım bizi de onlardan kıl."

(bk. Elmalılı M. Hamdi  YAZIR, İlgili ayetlerin tefsiri)

İlave bilgi için tıklayınız:

Maide suresi 51. ayette geçen, "Yahudi ve Hristiyanları dost tuttmayınız." ifadesi nasıl anlaşılmalıdır?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun