"Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle..." Bu ayeti açıklar mısınız?

Tarih: 29.07.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Allah'a verdikleri sö­zü ve yeminlerini az bir bedelle satanlara gelince, işte onların âhirette hiç na­sipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak,..."
- Al-i İmran Suresi 77. ayeti açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Al-i İmran suresi, ayet 77:

"Allah'a verdikleri sö­zü ve yeminlerini az bir bedelle satanlara gelince, işte onların âhirette hiç na­sipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmaya­cak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem veren bir azap vardır." 

Ayetin Tefsiri:

Râzî, âyetin Yahudıler hakkında olduğunda tereddüt bulunmadığı kana­atindedir. Zira ona göre Yahudiler hakkında olduğunda şüphe bulunmayan 78. âyet bu âyete atfedilmiştir. (Râzî, VIII, 106-107)

Tefsir ve hadis kaynaklarında bu âyetin nüzul sebebi açıklanırken, ehlikitaptan bazılarının, yeminin kutsallığını hiçe sayarak menfaat elde etmeye çalıştık­larını ortaya koyan olaylara yer verilir. (Meselâ bk. İbn Atıyye, I, 459-460) Bu olaylar âyetin anlaşılmasında canlı birer örnek teşkil etmekle beraber, esasen bu­rada âhiret inancına sahip olan herkese, Allah'ı kendi sözüne kalkan yaparak hak gaspetmeye çalışmanın ağır sonuçları üzerinde düşünme çağrısı yapılmaktadır. 

Bu âyette Allah'a verilen sözü ve onun yüce adı ortaya konarak yapılan beyanları dünyevî çıkarlar uğruna satma eylemi hakkında yer alan ifadeler dikkatle incele­nirse, bunun haram kılmanın diğer birçok fiile göre çok daha vahim sonuçların oldu­ğu anlaşılır. 

Gerçekten, İnsanoğlu nefsinin tutkularına esir düşerek günah ve ceza­yı mucip olduğunu bildiği halde bazı yasak eylemlerden uzak duramasa bile, bu âyetteki ikaza rağmen, âhiret hayatının varlığına inanan hiçbir akıl ve iz'an sahibi geçici bazı dünyevî çıkar ve hazlar uğruna ebedî âhiret nimetlerinden yoksun kal­mayı, üstelik Allah'ın kendilerini muhatap kabul etmeyip yüzüne bile bakmayaca­ğı kimselerden olmayı, dolayısıyla O'nun engin af ve mağfiretinin kapılarını ken­di eliyle kendi suratına kapatmayı, sonunda da elem verici bir azaba çarptırılmayı göze alma anlamına gelen bu çirkin yola tevessül etmez. 

Allah'ın bu kimselerle konuşmaması ve onlara bakmamasından maksat, on­ların Allah Teâlâ nezdinde hiçbir değerlerinin ve itibarlarının olmaması, onun ga­zabına müstahak olmaları; Allah'ın onları temize çıkarmaması (tezkiye etmeme­si), onları bağışlamaması ve günahlardan arındırmaması ya da sâlih kullarına lâyık gördüğü övgüden onları yoksun bırakmasıdır ki bunlar kulluk bilincine sahip kişi için gerçekten çok vahim sonuçlardır. (İbn Atıyye, 1,460; Zemahşerî, 1,197) 

Kurtubî bu âyetten, -bazı hadislerde de açıkça belirtildiği üzere- lehine hü­küm verilen kişinin gerçeği bilmesi halinde, hâkimin objektif delillere binaen ver­diği kararın haksız kazancı helâl hale getirmeyeceği hükmünün çıktığını belirtir. (Râzî, IV, 120; Ayetin Tefsiri için bk. Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu: I, 450.) 

Ayette geçen "az bir paha -semen-i kalîl-, ne demektir?

Ayetteki "az bir paha ile satmayın" ifadesinin mefhum-u muhalifi düşünülürse, "çok paha ile satın" anlamı çıkar. Ancak Kur'ân naslarının "mefhum-u muhalifinin" alınamayacağını, başta Hanefiler olmak üzere, birçok Islâm Hukukçusu söylemiştir. Ayrıca tefsirciler de bunu şu şekilde açıklamışlardır: 

1. "Ayetlerimizi az bir paha ile değişmeyin." ifadesinin anlamı, açıklama, izah etme ve faydalı ilmi gizlemeyip, insanlara yayma karşılığında bir şey almayın, demektir... Nitekim Ebû Dâvûd'un Sünen'inde Ebû Hureyre'den nakledilen bir hadîs-i şerifte şöyle denir:

"Rasûlüllah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

"Her kim Allah'ın rızası için öğrenilmesi gereken bir ilmi, sadece bir dünya metaı elde etmek için öğrenirse; Kıyamet Günü'nde Cennet'in kokusunu duyamaz." [Ebu Davud, Ilim 12; Ibn Mace, Mukaddime 23; Müsned N/338: ayrıca bk. Ibn Kesîr, Tefsîr'u Kur'ânı'I Azîm. Beyrut, I388 (l969) (Ofset) I/83-84; Sehzade, Hâsiye ‚alâ-Tefsîri'I-Kâdi'l Beydavi,1 I288.]

2. Allah'ın bunu "semen-i kalîl" diye isimlendirmesi, bu karşılıkların ya aslında az olduklarından, ya da verdikleri zarara oranla az olduklarındandır.(Fahrüddin er-Râzî, Mefatihu'l-gayb. Ist. l307, IV, 33.)

3. Hasan el-Basri'ye âyetteki "semenen kalîlen"in manasını sordular da "Semen-i kalîl, her şeyiyle beraber dünyadan ibarettir" dedi. (Ibn Kesîr, I, 83-84.)

4. Sâîd b. Cübeyr: "Ayetlerimizi semen-i kalîl ile değişmeyin" meâlindeki âyet-i kerîmede geçen "Ayât" tan maksat, Allah'ın onlara indirdiği kitabıdır. "semen-i kalîl" ise, dünya ve lezzetlerinden ibarettir" demiştir.(a.y.)

5. Ebu'l- Aliye, "Ayetlerimizi semen-i kalîl ile değişmeyin" meâlindeki âyet-i kerime için, "yani karşılığında ücret almayın, demektir." demiştir. (a.y.)

6. Diğer bir âyet-i kerimede: "Allah'ın indirdiği kitaptan (Peygamberin vasıflarına dair) bir şeyi gizleyip de onunla az bir pahayı (âdî bir menfaati) satın alanlar (yok mu?) onlar karınlarına ateşten başka (bir şey) yemiş olamazlar." buyurulmaktadır. (Bakara, 2/174). 

Bu âyet-i kerime ile ilgili başka bir rivayet daha vardır: Ibn Abbâs diyor ki: "Bu âyet-i kerime Yahudi liderlerinden Kâ'b b. el-Eşref, Kâ'b b. Esed, Mâlik b. es-Sayf, Hayy b. Ahtab ve Ebû Yâsir b. Ahtab haklarında nâzil olmuştur: Taraftarlarından hediyyeler alırlardı. Muhammed (s.a.v.) Peygamber olarak gönderilince bu menfaatlarinin kesilmesinden korktular da, Allah Rasulü'nün (s.a.v.) ve getirdiği şerîat'ın mahiyetini gizlediler. Bunun üzerine bu âyet-i kerime nâzil oldu. (Râzî, a.ge. N/l32.)

İlave bilgi için tıklayınız: 

Al-i İmran Suresi 78. ayette bahsedilen "dini kötü yönde kullanan kişiler" hakkında bilgi verir misiniz?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun