Nafile orucu bilerek bozmanın hükmü nedir?

Tarih: 27.11.2016 - 06:07 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Tirmizi’de 2 hadis şöyle geçiyor..
1) 731- Ümmü Hâni (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında oturuyordum bir meşrubat getirildi. Rasûlullah (s.a.v.) ondan içti ve bana da verdi ben de içtim ve: “Günaha girdim benim bağışlanmam için istiğfar et” dedim. “Neden?” buyurdular. “Oruçluydum orucumu bozmuş oldum deyince, sen bir borcunu kaza mı ediyordun?” buyurdular. “Hayır” deyince, O da: “Nafile ise zararı yoktur” buyurdular”
2) 735- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben ve Hafsa oruçluyduk, bize bir yemek getirildi. Yemek hoşumuza gitti ve ondan yedik. Rasûlullah (s.a.v.) geldi, Hafsa babasının kızı olduğundan benden erken davranarak dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! İkimizde oruçlu idik bize bir yemek çıkarıldı hoşumuza gitti ondan yedik” Rasûlullah (s.a.v.); “O orucunuzun yerine başka bir “gün oruç tutun” buyurdular.”
Farklı gibi görünen bu 2 hadisi nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu iki hadis rivayeti ve başka deliller, nafile orucu bilerek bozma durumda kazasının gerekli olup olmadığı konusunda farklı içtihatlara neden olmuştur.

Şimdi bu iki rivayeti ve bunlara göre yapılmış içtihatları görelim:

Nafile Orucu Bozana Kaza Gerekmediğini Söyleyenler

Ümmü Hânî (r.anha)'dan; nakledildiğine göre; Mekke fethi günündeydi. Fatıma gelip Rasûlullah (asm)'ın sol tarafına oturdu. Ümmü Hânî de sağında oturmakta idi.

Bir cariye, içerisinde içecek olan bir kap getirip Peygamber (asm)'e takdim etti. Rasûlulullah (asm) ondan içti. Sonra kabı Ümmü Hânî’ye verdi. Ümmü Hânî de içip şöyle dedi: Ya Rasûlallah, ben oruçlu idim, orucumu bozdum. Rasûlullah (asm), "Sen, bir borcunu mu kaza ediyordun?" buyurdu. Ümmü Hânî, Hayır, dedi. Rasûlullah (asm): "Eğer nafile ise zararı yok." buyurdu. (Dârimî, Savm 30; Ahmed b. Hanbel, VI, 424; Ebu Davud, Savm, 72; Tirmizi, Savm 35)

Tirmizî, hadisin senedinde kusur olduğunu söyler.

Ümmü Hâni'in, Hz. Peygamber'in kendisine uzattığı şeyi oruçlu olduğu halde içip bunu sonradan haber vermesi, Efendimizin artığını reddetmemek içindir. Fakat içtikten sonra yaptığının günah bir şey olduğunu zannetmiş ve durumu Peygamber (asm)'e arz etmiştir.

Nitekim Tirmizî'nin rivayetinde Ümmü Hânî meseleyi şu şekilde aktarmaktadır. "Sonra Peygamber (asm) kabı bana uzattı, ondan içtim ve; 'Ben günah işledim, benim için istiğfar et.', dedim..."

Hadis-i şerîf nafile oruca başlayan kişinin isterse orucunu bozabileceğine ve kendisine kaza gerekmediğine delâlet etmektedir. Çünkü Rasûlullah (asm) Ümmü Hânî'ye orucunu kaza etmesini emretmemiştir.

Hz. Ömer, Ali, İbn Mesud, İbn Ömer, îbn Abbas, Câbir, Huzeyfe, Ebu'd-Derdâ gibi meşhur sahâbîler ve İmam Şafiî ile Ahmed b. Hanbel'in görüşleri de bu istikamettedir.

Bu görüşe ışık tutan başka hadisler de vardır. O hadislerde Peygamber (asm)'in nafile oruçlu iken orucunu bozduğu ifade edilmektedir.

Ancak bu görüş sahiplerine göre, özürsüz yere orucun bozulması mekruhtur.

İmam Azam ve İmam Malik'e göre, nafile oruca başlayan bir kimsenin orucu tamamlaması gerekir. Özürsüz yere orucunu açması caiz değildir. Bunlar "Amellerinizi bozmayınız" (Muhammed, 47/33) manasındaki ayete dayanırlar.

Bu görüş sahiplerine göre, bir kimse özrü olmadığı halde başladığı nafile orucu bozarsa, günahkar olur ve kendisine kaza icab eder. Bir özürden dolayı bozarsa, günahkâr olmasa da Ebu Hanifeye göre kaza icâb eder. Malikilere göre kaza da gerekmez.

Hanefilerin bu konudaki delilleri biraz sonra nakledeceğimiz hadiste geçen "Onun yerine başka bir gün kaza ediniz." ifadesidir.

Hanefî âlimlerinden Kemal b. Hümâm ve Tacü'ş-Şeri'a başlanılan nafile orucu özürsüz yere de olsa bozmanın caiz olduğu görüşünü benimsemişlerdir.

Nafile Orucu Bozana Kaza Gerektiğini Söyleyenler

...Aişe (r.anha)'den; demiştir ki:

"Biz oruçlu iken Hafsa ile bana bir hediye getirildi. Biz de orucumuzu bozduk, sonra Peygamber (asm) odaya girdi. Kendisine:

Ya Rasûlallah! Bize bir hediye getirildi, onu canımız çekti ve orucumuzu bozduk, dedik. Rasûluliah (asm):

"Size günah yok (ancak) onun yerine başka bir gün oruç tutunuz." buyurdu. (Ebu Davud, Savm, 73; Tirmizî, Savm 35; Ahmed b. Hanbel, VI, 263; Muvatta', Sıyam 50)

Ahmed b. Hanbel'in bir rivayetinden anlaşıldığına göre Hz. Aişe ve Hz. Hafsa'ya hediye edilen şey bir koyundu. Oruçlarını bozduktan sonra durumu Peygamber (asm)'e arz eden, İmam Mâlik'in Muvatta'daki rivayetine göre Hz. Hafsa'dır.

İmam-ı Azam ve İmam Malik bu hadise dayanarak başladığı nafile orucu bozan kişiye kazanın vacip olduğunu söylemişlerdir.

Gerçi bu hadis zayıftır. Çünkü raviler arasında tenkide uğrayan Zümeyl vardır. Fakat bu hadis İbn Hıbbân, İbn Ebî Şeybe ve Taberânî tarafından başka senetlerle de rivayet edilmiştir.

Bu görüşte olanlar ayrıca önceki hadisin açıklamasında da işaret edildiği gibi "Amellerinizi bozmayınız.", ve "Orucu geceye kadar tamamlayınız.” (Bakara, 2/187) manalarındaki ayetleri de görüşlerine delil almışlardır. Çünkü bu son ayette, orucun geceye kadar tamamlanması emredilirken farz veya nafile olduğuna dair bir ayırım yapılmamıştır.

Şu manaya gelen hadis de bu gurubun delilleri arasındadır:

"Biriniz, bir yemeğe çağrıldığı zaman gitsin. Eğer oruçlu değilse yesin, oruçlu ise, yemesin, bereketlenmesi için dua etsin." (Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, IV, 52 Taberânî'den naklen)

Eğer orucu bozmak caiz olsaydı, davete gidenin orucunu bozması daha evla olurdu.

Her iki görüşün de delilleri vardır. Bir Müslüman hangi mezhebe göre amel ediyorsa ona göre hareket eder.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun