Kur'an ve Sünnet neden, beşer aklına imkan tanımıştır?

Tarih: 08.09.2017 - 00:15 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kur'an ve Sünnet neden ahkamda içtihada, beşer aklına imkan tanımıştır?
- Ateistler bunu neye isnaden eksiklik görüyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Esasen bu durum, Allah'ın, insana ve onun aklına verdiği önemi gösterir.

Bunun pek çok hikmetlerinden birkaçını şöyle sırlayabiliriz:

a) Bu dünya bir din imtihanı yeridir. Bu imtihan, insanların alacakları puana göre sınıf geçmeleri yanında, alacakları ödüllerin kalitesini de belirler. İmtihanı kazananlar arasında da yerden göğe farklar vardır. Bu farkların âdil bir şekilde tespit edilmesi için, bu imtihanı kazanmaya yönelik kimin ne kadar çalışıp gayret sarf ettiğini belirlemek gerekir.

Bu kriterin sağlanması ise, Kitap ve Sünnette yer alan konularda Allah’ın ve Resulünün muradını tespit etme yolunda gösterilecek farklı çabaların ortaya çıkmasına bağlıdır. Bu ise, farklı yorumlara açık ifadelerin bulunmasını gerektirir. Farklı yorumlar, farklı içtihatlar bu tablonun sonucudur.

b) Kitap ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır.

Bu din son din olduğu için, kıyamete kadar gelen bütün insanlara hitap eder. Bütün insanlara, bütün asırlara, bilgi ve görgü bakımından farklı seviyedeki bütün katmanlara hitap eden bir dinin temel kaynaklarındaki ifadeler, muhataplarının hepsini tatmin edecek geniş kapsama sahip olması gerekir.

Bu geniş kapsamın varlığı, zorunlu olarak ifadelerin farklı yorumlara müsait olmasını gerektirir.

c) Alemlere rahmet olarak gönderilen İslam dininin muhatapları arasında bulunan güçlü ve güçsüz insanlara bazı konularda farklı muamelede bulunması bu “alemlere rahmet” vasfının bir tezahürüdür.

Daha önce 12 adet olan, şimdi ise 4 mezhep olarak hayatiyetini sürdüren ehl-i sünnet ve’l-cemaatin içinde yer alan yüz binlerce asfiya ve evliyanın farklı yorumları, farklı içtihatları “iman ve amel teçhizleri bakımından güçlü ve güçsüz olanları ayıran” ilahi hikmetin tensip ettiği birer rahmet eseridir.

- Konunun burasında sözü, asrın söz sahibine bırakmak çok faydalı olur:

“Eğer desen: Hak bir olur; nasıl böyle dört ve (daha önce olduğu gibi) oniki mezhebin muhtelif ahkâmları hak olabilir?

Elcevab:

Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre nasıl beş hüküm alır; şöyle ki:

Birisine, hastalığının mizacına göre su ilâçtır, tıbben vâcibdir.

Diğer birisine, hastalığı için zehir gibi muzırdır; tıbben ona haramdır.

Diğer birisine, az zarar verir; tıbben ona mekruhtur.

Diğer birisine, zararsız menfaat verir; tıbben ona sünnettir.

Diğer birisine ne zarardır, ne menfaattir; âfiyetle içsin, tıbben ona mubahtır.

İşte hak burada taaddüd etti. Beşi de haktır. Sen diyebilir misin ki: "Su yalnız ilâçtır, yalnız vâcibdir, başka hükmü yoktur."

"İşte bunun gibi, ahkâm-ı İlahiye mezheblere hikmet-i İlahiyenin sevkiyle ittiba edenlere göre değişir, hem hak olarak değişir ve herbirisi de hak olur, maslahat olur."

"Meselâ, hikmet-i İlahiyenin tensibiyle İmam-ı Şafiî'ye ittiba eden, ekseriyet itibariyle Hanefîlere nisbeten köylülüğe ve bedeviliğe daha yakın olup cemaatı birtek vücud hükmüne getiren hayat-ı içtimaiye de nâkıs olduğundan, herbiri bizzât dergâh-ı Kadıyy-ül Hacat'ta kendi derdini söylemek ve hususî matlubunu istemek için, imam arkasında Fatiha'yı birer birer okuyorlar. Hem ayn-ı hak ve mahz-ı hikmettir. İmam-ı A'zam'a ittiba edenler, ekseriyet-i mutlaka itibariyle, İslâmî hükûmetlerin ekserisi, o mezhebi iltizam etmesiyle medeniyete, şehirliliğe daha yakın ve hayat-ı içtimaiyeye müstaid olduğundan; bir cemaat, bir şahıs hükmüne girip, birtek adam umum namına söyler; umum kalben onu tasdik ve rabt-ı kalb edip, onun sözü umumun sözü hükmüne geçtiğinden, Hanefî Mezhebi'ne göre imam arkasında Fatiha okunmaz. Okunmaması ayn-ı hak ve mahz-ı hikmettir."

"Hem meselâ, madem şeriat, tabiatın tecavüzatına sed çekmekle onu ta'dil edip nefs-i emmareyi terbiye eder. Elbette ekser etbaı, köylü ve nim-bedevi ve amelelikle meşgul olan Şafiî Mezhebi'ne göre 'Kadına temas ile abdest bozulur, az bir necaset zarar verir.' Ekseriyet itibariyle hayat-ı içtimaiyeye giren, nim-medenî şeklini alan insanlar, ittiba ettikleri mezheb-i Hanefîye göre 'Mess-i nisvan abdesti bozmaz, bir dirhem kadar necasete fetva var.'"

"İşte bir amele ile bir efendiyi nazara alacağız. Amele, tarz-ı maişet itibariyle ecnebi kadınlarla ihtilata, temasa ve bir ocak yanında oturmaya ve mülevves şeylerin içine karışmaya mübtela olduğundan; san'at ve maişet itibariyle, tabiat ve nefs-i emmaresi meydanı boş bulup tecavüz edebilir. Onun için, şeriat onların hakkında, o tecavüzata sed çekmek için, 'Abdest bozulur, temas etme; namazını ibtal eder, bulaşma.' manevî kulağında bir sadâ-yı semavî çınlattırır. Amma o efendi, (namuslu olmak şartıyla) âdât-ı içtimaiyesi itibariyle, ahlâk-ı umumiye namına, ecnebi kadınlara temasa mübtela değil, mülevves şeylerle nezafet-i medeniye namına kendini o kadar bulaştırmaz. Onun için şeriat, Mezheb-i Hanefî namıyla ona şiddet ve azimet göstermemiş; ruhsat tarafını gösterip, hafifleştirmiştir. 'Elin dokunmuş ise, abdestin bozulmaz; hicab edip, kalabalık içinde su ile istinca etmemenin zararı yoktur. Bir dirhem kadar fetva vardır.' der, onu vesveseden kurtarır. İşte denizden iki katre sana misal.. onlara kıyas et. Mizan-ı Şa'ranî mizanıyla, şeriat mizanlarını bu suretle müvazene edebilirsen et.” (bk. Sözler, s. 485-487)

Not:  

“Mizan-ı Şa'ranî”,  Abdulvahhab eş-Şarani adında Şafii mezhebine bağlı büyük bir alimin eseridir. Şa'ranî, bu kitabında ehl-i Sünnetin dört mezhebini karşılaştırmıştır.

Bu dört mezhebin hepsinin, Kitap ve Sünnete dayanan şeriat havuzundan fışkırdığını, hepsinin hak ve hakikat olduğunu belirtmiştir.

Yukarıda ifade edildiği gibi, mükellef olan insanların güçlü, güçsüz durumlarına göre mezheplerde azimet veya ruhsat tarafının dikkate alındığını hikmetleriyle açıklamıştır.

Onun özet ifadesiyle, Şeriat havuzundan fışkıran dört mezhep pınarlarının her biri, farklı konumda bulunan ve dini hükümlere susamış insanlara, azimet veya ruhsat akıtan hayat suyundan kana kana içirmektedir. Afiyet ve şifa olsun inşallah!..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun