İFLAS
Arayıp bulamamak, iflâs etmek. Bir kimsenin yanında veya tasarrufu altında kendisine ait hiçbir mal kalmadığı zaman "iflâs etti" denilir. Bunun anlamı, dirhemleri fels çeşidi değersiz madenî paralara dönüştü, demektir. Bir kimsenin yanında fels para bile kalmayınca, iflâsından söz edilir. Felsler, altın ve gümüş paraya göre, değeri çok düşük olan ve şehirler arasında bile satın alma gücü farkları bulunan madeni paralar olduğu için İslam`ın zuhuru yıllarında Hicaz bölgesinde bu paraya rağbet edilmemişti. Işte bu yüzden mal varlığını tüketen kimseye fels kökeninden gelen "müflis" ifadesi kullanılmıştı, (Ibnu`l-kesir, en-Nihâye, III, 407; R.S. Poole, W.H. Valentine,"Fels"mad., I.A; Hamdi Döndüren, Çağdaş Ekonomik Meselelere Islâmî Yaklaşımlar, Istanbul 1988, s. 20 vd.).
Hz. Peygamber çeşitli hadislerinde iflâs`ın ne olduğunu ve uygulama şartlarını göstermiştir. Bir gün çevresindeki sahabelere; "Müflis kimdir?" diye sormuş, ashâb-ı kiram; "bize göre müflis, kendisine ait hiçbir dirhemi (nakit parası) ve malı kalmayan kimsedir" cevabını vermiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden gerçek müflis şudur: Kıyamet gününde namazını, orucunu ve zekâtını getirir. Bu arada başkasına sövmesi, zina iftirasında bulunması, kan dökmesi ve başkasını dövmesi ile ilgili kötü amelleri gelir. Bunlara karşılık iyi amelleri (hasenâtı) verilir ve borçları (kul hakları) bitmeden iyi amelleri tükenir. Alacaklıların hataları kendisine yükletilir ve ateşe atılır" (Müslim, Birr, 60; Ahmed b. Hanbel, II, 303, IV, 372). "Bir kimse iflâs eden birisinin yanında kendi malınıbulursa, buna başkalarından daha fazla hak sahibidir" (Buhârî, Istikrâz, 14; Müslim, Müsâkât, 22; Ebû Dâvud, Büyû`, 74; Ibn Mâce, Ahkâm, 26)