İhtiyaçtan fazlasını vermek gerekir mi?

İhtiyaçtan fazlasını vermek gerekir mi?
Tarih: 12.01.2022 - 08:41 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir hadiste, ihtiyacından fazla olan malını sadaka vermen senin için hayırlıdır, şeklinde bir ifade geçiyor.
- Buna göre ihtiyacından fazla olan malımı sadaka olarak vermem gerekir mi, vermezsem günah mı olur?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İhtiyacımızdan fazla olan malını sadaka vermemiz bizim için hayırlıdır, sevaptır, nice bela ve musibetlere kalkan olur. Ancak zekât, nafaka ve diğer görevlerimizle ilgili hakları verilmiş olan ihtiyaç fazlası mallarımızı vermemiz farz veya vacip değildir, sünnettir. Bu nedenle ihtiyacından fazla olan malını sadaka olarak vermeyen kişi günahkâr olmaz.

İlgili hadis-i şerif şöyledir:

“Ey Ademoğlu! İhtiyacından fazla olan malını sadaka vermen senin için hayırlıdır. Eğer vermeyip elinde tutarsan, senin için kötüdür. Yeterli miktarda mala sahip olmaktan dolayı Allah katında sorumlu tutulmazsın. Harcamaya, bakmakla yükümlü olduklarından başla.” (Tirmizî, Zekât 32)

İnsan tabiatının mala, mülke ve dünyalıklara ne kadar düşkün olduğunu biliyoruz.

İslam’ın çok önem verdiği hayırların başında infak, yani ihtiyaçtan fazla olan malı Allah yolunda sarfetmek gelir. Bu hayır, kişinin yapmakla yükümlü olduğu bazı günlük ibadetlerinden hem daha zor hem de daha faydalıdır. Çünkü insanın şahsını aşan, bütün beşeriyeti içine alan bir yönü vardır.

Esasen bütün ibadetlerin ferdi aşan bir boyutu varsa da sosyal dengeyi temin yönünden zekât ve sadaka çok farklıdır.

Malı mülkü biriktirip depolamak, altını, gümüşü ve parayı yığmak dinimizde caiz görülmemiştir. Bunları mutlaka toplumun istifadesine sunmak gerekir. Bu istifade sadece vermek suretiyle değil, helal yatırımlar yapmak ve iş sahaları açmakla olmalıdır. İş sahaları açmak, insanlara çalışma imkânı sağlaması yönünden daha da önemlidir. Hadisimizde açıkça belirtildiği gibi, malı mülkü ve parayı atıl bir şekilde elde tutmak vebaldir.

Şahsının ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak ve başkalarına muhtaç olmayacak derecede mala mülke, dünyalık servete sahip olmayı dinimiz sakıncalı görmemiştir.

Dinen üzerine düşen hakları yerine getirdiği takdirde, kişinin servet ve zenginlik sahibi olmasının yasaklanmadığını, bilakis teşvik edildiğini, zenginliğe bir hudut tayin edilmesinin de söz konusu olmadığını ifade edelim.

Bunun en çarpıcı örneklerini sahabe-i kiram arasında ve onlardan sonra gelen nesiller içinde bulunan meşhur zenginler teşkil eder. Onların hayatları bizim için iyi birer örnek oluşturur. Çünkü her birinin İslam’a ne kadar büyük faydası olduğunu ve ihtiyaç anında Müslümanların yardımına nasıl koştuğunu kaynaklarımız bize sayısız örnekleriyle açıklar.

İnsan yardıma ve vermeye öncelikle geçimini üstlendiklerinden, yani aile çevresinden başlamalıdır. Herkes bu kaideye uyduğu takdirde, bütün insanları kapsayan bir yardımlaşma gerçekleşmiş olur. Böylece toplumda yardımlaşma ve kardeşlik yayılır, huzurlu bir toplumun kurulması sağlanır. Buna göre:

- Malının ve servetinin ihtiyaçtan fazla olanını sadaka olarak vermek en büyük hayırlardandır.

- Mal ve serveti elde tutup hakkını vermemek ve cimrilik göstermek haram ve günahtır.

- Kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda malı biriktirip elde tutmak caizdir.

- Harcamaya ve infaka önce bakmakla yükümlü olduğu aile çevresinden başlamak gerekir. Çünkü onların nafakasını temin etmek kişinin üzerine farzdır. İhtiyaç sahibi olan başka fakirlere bakmak ise bazı kere farz-ı kifaye, genel olarak da sünnettir. (bk. Riyazü's Salihin - İmam Nevevi Tercüme ve Şerh).

İlave bilgi için tıklayınız:

Bakara Suresi 219. ayetinde geçen "ihtiyaç fazlasının harcanması ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun